Ana Sayfa Batı Trakya Haber Azınlığın Üzerine Koronavirüs’ten Daha Tehlikeli Geliyorlar!

Azınlığın Üzerine Koronavirüs’ten Daha Tehlikeli Geliyorlar!

2
0

Yunanistan’da Miçotakis hükümeti başta olmak üzere, Yunanistan ulusal ve yerel medyası, Koronavirüs pandemisi baş gösterdiği andan itibaren Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk Azınlık insanının üzerine öyle bir şekilde geliyorlar ki ayrımcılık, ırkçılık, aşağılamak, hor görmek, günah keçisi olarak damgalamak yapılan muamele ve sinsi uygulamalar ve atılan çamur anlaşılır değil.

Ancak durumu başından beri takip eden bir gazeteci olarak, bu güne kadar ülkemiz Yunanistan’ın sağlıkla ilgili kurum ve kuruluşların aldığı kararları bir kuruş destek almadan halkımıza yalansız ve abartısız bir şekilde aktardık.

Bunu burada özellikle Biraz açmak istiyorum. Miçotakis hükümeti ki bunu üzerine basarak yazıyorum, ayrımcılık uygulaması yaparak Batı Trakya’da sadece Yunanca basına Koronavirüs önlemleri duyurularını yayınlamak üzere maddi destek yapması ve Azınlık basınının tamamını yok sayarak dışlamasını ben bir yayın organı sahibi olarak doğru bulmuyorum.

Hatta ve hatta daha ileriye gidiyorum. Avrupa Birliği’ndeki kurum ve kuruluşlara yönelik insan hakları savunucularına, Batı Trakya’da dilini, dinini, gelenek ve göreneklerini korumak ve yaşatmak üzere yayın yapan medya kuruluşlarının, Yunan hükümeti tarafından dışlandığını, ayrımcılığa tabi tutulduğunu görmeleri için de gerekli başvuru ve çalışmayı başlattığımı da belirtmek istiyorum.

Miçotakis hükümeti, ulusal ve yerel medya da bu süreçte sadece bununla da yetinmedi. Koronavirüsü bahane olarak gösterdi ve bakın neler yaptılar.

Koronavirüs önlemleri kapsamın öyle akıl almaz uygulamalar ve yasakları devreye koydular ki, başta Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Din İşleri Genel Sekreteri Yorgos Kalancis denilen ve Azınlığın dini konuları üzerinde yetkili olan bürokrat, Batı Trakya’da tayin ettikleri Müftü Naiplerinin yaptığı (yaptırıldığı) açıklamalardan yola çıkarak, Batı Trakya’da camilerde ezanın kısık sesle okunması yönünde karar aldı, Yunan devleti ortalıkta görünmeden suçu Azınlığın üzerine atmayı başardı. Buna maşayla el kırmak denir. Sayın Kalancis de bunu anlamadığımızı zannediyorsa eğer o koltukta oturmasın.

Yeri gelmişken şunu da yazmalıyım diye düşündüm, çünkü Koronavirüs fırsatında Batı Trakya’da bu da yaşandı. Yasakların uygulamaya konulduğu dönemde bazı din görevlilerimiz camiye ezan okumak üzere giderken yolda Yunan polisi tarafından durduruldu, sorguya çekldi, bazı bölgelerde polis karakollarına çağrıldılar ve bazılarına da para cezası uygulandı. Bunu da yazmadan edemezdim. Batı Trakya’da dini özgürlük, yasalar karşısında eşitlik, her taraf güllük gülistanlık olarak gösterilirken, bu yukarıda yazıya döktüklerim de tarihe bir not olarak düşmelidir. Bunları yazmaya korkan ve dile getiremeyen kalem sahibinin safı da yolu da bellidir zaten.

Ne dersiniz, devam edeyim mi?

Evet, İskeçe’ye bir uzanalım ve seçtiğimiz Müftümüz Ahmet Mete’den başlayarak, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığın hak arama mücadelesinde başı çekmiş ve halen üzerinde oynanan oyunlar ve baskılara vede kasıtlı (bana göre) uygulamalara göğüs geren ve direnen “GAZİ” Şahin kasabamıza gelelim. Koskocaman İskeçe ilinde sanki başka bölgelerde, ilin güneyi, doğusu ve batısında hiç mi ama hiç Koronavirüs vakası görülmemiş gibi “karalama kampanyası”nın merkezine Şahin ve onunla birlikte dolaylı yoldan Azınlık ve Azınlık insanı çekildi ve oturtuldu.

Yanlış hatırlamıyorsam Şahin tam olarak iki kez karantinaya alındı. Şahin’de ikamet eden insanlar maddi ve manevi açıdan mağdur olmuş olmamış Atina’da “Maksimu Sarayı”nın umurunda değil. Yunanistan’ın başka bir bölgesinde yaşanan ufacık bir sorunda hükümet derhal devreye giriyor ve mağdur olanlara başta maddi yardım olmak üzere para yağdırıyor. Ama gelin görün konu Azınlık olursa hele hele Şahin olursa kuruş kaptırmıyorlar. İnsanlar şu an zaten kendi kaderlerine terk edilmiş durumda. Herkes işine dönmeye çalışıyor.

Gelelim İskeçe Müftümüz Ahmet Mete’ye. Şahin bölgesinde ikinci kez Koronavirüs telaşı ve karantina uygulaması başlamasıyla birlikte, Müftü Ahmet Mete’ye karşı da planlı bir saldırının başladığına şahit oldum. İskeçe’de yayımlanan aşırı sağ eğilimli “Mahitis” gazetesi başta olmak üzere, diğer medya organlarında okuduğum yazılarda, İskeçe Müftüsü Mete’nin telkinleri sonucunda Şahin ve bölge halkının evlerinde toplu şekilde ibadet etmesi nedeniyle de Koronavirüsün yayıldığını okudum. Sizler de muhakkak okumuşsunuzdur.

Burada şunu izah etmeye çalışıyorum; Koronavirüs fırsatı döneminde Müftülüklerimiz ve Müftülerimize yönelik de saldırıların yapıldığını gördüm. Yazılıp çizilenler bunun bir kanıtıdır. Bir Metropolitin üzerinde durulduğunu görmedim, Tayinli Müftü Naipleri aleyhinde yazılan çizilene rastlamadım. Ama Seçilmiş Müftülerimizle her gün, her an uğraşmaktan geri kalmadılar.

Bölgemizdeki Kurumlara gelince, okuduğum Yunan basınında, DMT Bölgesi Sağlıktan Sorumlu Bölge Başkan Yardımcısı Kostas Venetidis, DMT Bölgesi’ndeki Koronavirüs vakalarının %90’ının Şahin köyünde görüldüğünü söylemesi de manidar. O da Şahin üzerinde dolaşıp durdu.

Şahin Sağlık Ocağı Müdürü Dimitris Petridis de, Şahin’e yurtdışından gelenlerin sayısının çok olmadığını ileri sürerek, Yunan devletinin ve dolayısıyla da Miçotakis hükümetinin sorumluluklarını yerine getirmemesinin üstünü örtme çalışmaları da çıplak gözle aynen görüldü.

Gelelim Türkiye’den gelen öğrencilere. Batı Trakya’ya dönen öğrenciler ve diğer vatandaşlar hükümetin kararıyla İskeçe, Gümülcine ve Dedeağaç’ta otellerde günlerce karantina altına alındı. Oysa Almanya, Hollanda gibi AB ülkelerinden gelen diğer vatandaşlara aynı uygulama yapılmadı, burada bir hatalı uygulama söz konusu. Kısacası değerli okurlar, doğru düzgün bir karantina uygulaması yapılmadı, işin kolayına kaçılarak yine Azınlığımız günah keçisi yerine konulmuştur.

İşte burada şuna dikkat çekmek istiyorum. Şahin’de ikinci kez karantina uygulaması, hükümetin ve yetkili birimlerin gereken önlemleri almakta işi sıkı tutmadığını gevşek tuttuğunu göstermiştir.

Son olarak şunu yazayım ve sizleri daha fazla yormayayım. Koronavirüs gibi tüm dünyayı etkisi altına alan bir felaket döneminde bile bir kısım medya tarafından Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’na karşı takınılan ayrımcı, faşist ve ırkçı tutum, eşitlik kavramının halen pek de idrak edilmediğini açıkça göstermektedir. Yunan devleti “korona morona” demeden Azınlık üzerinde planlarını ince ince uygulamaya, hata payına yer vermeden Azınlığı yok etme politikasına harfiyen devam ediyor.

Son bir cümle ile aklımı karıştıran soruya cevap arıyorum; bu KORONA BELASI Batı Trakya’da hep Türkleri mi seçiyor YAV, KORONA’ya yakalanan Yunanlı hiç mi yok?

Sağlıcakla kalın.

İlhan TAHSİN AHMET

BİRLİK Gazetesi

Genel Yayın Yönetmeni.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz