Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, vefatının 81. Yıldönümünde 10 Kasım 2019 Pazar günü sabah saat 09:05’te Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosluğu’nda düzenlenen törenle rahmet, minnet ve hüzünle anıldı.
Anma törenine Başkonsolos Murat Ömeroğlu ve eşi Aslı Ömeroğlu, Konsoloslar Neslihan Altay, İbrahim Sakli, Muavin Konsoloslar ve Başkonsolosluk çalışanları, Seçilmiş Müftüler Ahmet Mete, İbrahim Şerif, Milletvekilleri Burhan Baran, Hüseyin Zeybek, İlhan Ahmet, sabık milletvekilleri Ahmet Hacıosman ve Mustafa Mustafa, DEB Partisi Başkanı Çiğdem Asafoğlu, BTAYTD Başkanı Hüseyin Baltacı, BTTÖB Başkanı Ahmet Aydın, GTGB Başkanı Sedat Hasan, İTB Başkanı Ozan Ahmetoğlu, BAKEŞ Başkanı Hüseyin Bostancı, Belediye başkanları, T.C. Ziraat Bankası Gümülcine Şube Müdürü Hüseyin Tolga Gür, Rodop-Evros İlleri Selanik Öğretmenler Derneği Başkanı Salih Ahmet ve soydaşlar katıldı.
Anma töreni Mustafa Kemal Atatürk anısına 1 dakikalık saygı duruşuyla başladı. Akabinde İstiklal Marşı okundu.
Ardından konuşmalara geçildi.
“Atatürk’ün hemşehrisi olmaktan daima gurur duyduk.”
10 Kasım gününün anlam ve önemini belirten ilk konuşmayı Batı Trakya Kültür ve Eğitim Şirketi (BAKEŞ) Başkanı Hüseyin Bostancı yaptı. Bostancı konuşmasında, büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili şunları dile getirdi.
“Bugün 10 Kasım Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının yıl dönümü. Bizler de manevi huzurunda onu anmak için toplanmış bulunuyoruz. Milletimizin bir kez daha başı sağolsun. Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı mensupları olarak Atatürk’ün hemşehrisi olmaktan daima gurur duyduk. Atatürk’ü anmak salt bir tören değildir. Onun fikirlerini, Türk milleti için ideallerini anlayabilmek ve bu doğrultuda çalışmalar yapabilmektir. Türkiye Cumhuriyeti anavatanımız, O’nun Türk milletine ve bizlere en büyük armağanıdır. Bu nedenle daima kalbimizde ve zihnimizde yaşamaya devam edecektir. O’nun cephelerdeki fikir sanat ve diploması alanlarındaki başarıları, geleceğe ışık tutan görüşleri tüm dünyaya örnek ve umut olmuştur. Gençliğe onun kadar değer veren bir başka dünya lideri yoktur. Çocuklarına, gençlerine bayram armağan eden bir lider. Mustafa Kemal Atatürk, yaşadığı her dönemde genç nesillere önem vermiştir. Hedefleri olan ve bu hedeflere emin adımlarla yürüyen genç nesiller inşa etmeyi arzulamıştır. Bu noktada bizlere hepimize düşen görev, onun ilke ve değerlerine sahip çıkarak çalışkan, dürüst, ahlaklı birer birey olmak ve böyle yeni nesiller yetiştirmektir. Atatürk, fikirleri ve yaptıklarıyla her zaman örnek olmuştur. O, zafere olan inancını milletine aşılamıştır. İnsanları hepimizi dimdik ayakta tutan inançlarımızdır. İnandığımız doğrultuda varlığımızı sürdürür ve biz oluruz. Dolayısıyla Batı Trakya Müslüman Türk toplumu olarak, bu topraklarda varlığımızın devamı inandığı yolda emin adımlarla ilerleyen evlatlar yetiştirmek olacaktır. Bizler, gençliğimize sahip çıkarak çocuklarımızın ellerinden tutarak, onlara dini ve milli değerleri aşılayarak güçlü bir azınlık toplumu yaratabiliriz.
Sayın Başkonsolosum, kıymetli büyüklerim, sözlerime burada son verirken, bizlere Anavatanımızı armağan ederken Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsında vatan uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnetle anıyorum. Hepinizi selamlıyorum. Yüce Allah Anavatanımızı korusun.”
Sırasıyla konuşmasını yapmak üzere kürsüye Konsolos Neslihan Altay geldi. Konsolos Altay konuşmasında şunları dile getirdi.
“Mirasçıları olmaktan büyük onur duyuyoruz.”
“Sayın Başkonsolosum, kıymetli dernek temsilcileri, değerli soydaşlarımız, sayın mesai arkadaşlarım. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 81 yıl önce ebediyete intikal ettiği elim 10 Kasım gününün yıldönümünde, yüksek şahsiyetini ve çok yönlü dehasıyla özümsediği medeniyle ve insani hasretlerini anmak için bugün bir kez daha bir araya toplanmış bulunuyoruz. Ulu Önder tüm yaşamı boyunca tutkuyla inandığı hürriyet ve vatan ilkesinin peşinden gitmiştir. Ancak vatanseverliği saldırgan, istilacı, yakıp yıkıcı bir mahiyette değildi. İçinde doğduğu tarihsel karmaşanın olumsuz tezahürlerine ve şahsiyetinde birleştirdiği siyasi ve askeri deha sana rağmen “savaş zaruri ve hayatı olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir. Biz kimsenin düşmanı değiliz, yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız”, diyecek kadar hümanist ve hoşgörülü bir devlet adamıydı.
Bütün dünyanın hayranlığını seçkin bir saygınlıkla üzerine çeken Atatürk’ün çok önemli bir hasreti vardı. Zorluklarla dolu mütevazi ve kısa yaşamında milli ve batılı fikir üstadlarınca ilkesel çerçevede kaleme alınmış olan, dilden uygarlığa, sosyolojiden psikolojiye, felsefeden ekonomiye kadar geniş bir sahada dört bini aşkın eserini içselleştirerek okumuş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun temellerini bu birikimin sentezi üzerine gerçekçi bir perspektifle inşa etmiştir.
Ayrıca dış politikaya ilişkin görüşlerini ifade ederken, dile getirdiği Türkiye’nin güvenliğini gaye tutan hiçbir milletin yayında olmayan bir barış istikameti bizim daima prensibimiz olacaktır. Dünya milletleri arasında huzur, anlaşma ve iyi geçinme olmazsa bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan yoksundur, sözleri ile ortaya koyduğu makul istikrarlı ve barışçı doktrin tüm dünya uluslarının hafızasında, 10 yılları aşan süredir derin iz bırakan sarsılmaz saygınlığının en önemli sebebidir.
Atatürk’ün, barışçı önemi Alman Tarihçi Profesör Mrsic; “Izdırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi değil manevi gelişmesini sağlamak isteyen insanlar, Atatürk’ün iman verici ve yön gösterici derslerinden örnek ve güç alsınlar” sözleri ile vurgulamıştır.
Gazi Mustafa Kemal, istikrarlı yaşamında kaderin şahsına biçtiği yüce vazife doğrultusunda, nihayetinde uğruna varlığını seve seve armağan edecek yurttaşlardan müteşekkil bir ulusu şahlanış ve yıkıcı 1. Dünya Savaşı’nın ardında bıraktığı yeni dünya düzeninde saygı ve nüfuzlu bir yer edilmesinin yolunu açmıştır.
Vefatından sonraki günlerde de Amerika Birleşik Devletleri’nden Çin’e kadar dünya gündemi, Ulu Önder’in kaybına ilişkin birçok çarpıcı ve tarihi değerlendirme ile sarsılmıştır. Macar basını, “dünya buhar ve barış kahramanı büyük adamın ölümü ile fakir düşmüştür” diye yazmış, İran basınında ise, “Atatürk yalnız kahraman bir milletin şefi olmakla kalmamıştır. O, aynı zamanda insanlığın da en büyük evladı olmuştur” ifadelerine yer verilmiş, dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Roosevelt ise, “benim üzüntüm bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır. Sovyet Rusya harici ve nazırıyla görüşürken kendisine onun fikrince bütün Avrupa’nın en kıymetli ve en ziyade dikkate değer devlet adamının kim olduğunu sordum. Bana, Avrupa’nın en kıymetli devlet adamının Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal olduğunu söyledi” şeklindeki beyanı tarihe not düşülmüştür.
Bizler de burada açı kaybının seney-i devriyesinde atamızın şahsında hayat bulan istisnai meziyetlerinin milli ve milletlerarası birliğimize feyiz veren yüce hatırası önünde bir kez daha derin hasret ve teessürle eğiliyor ve bu yüce hatıranın mirasçıları olmaktan büyük onur duyuyoruz.
Sözlerimi bitirirken, geçmişten günümüze dek ülkemiz ve dünya barışı için vermekte olduğumuz haklı milli birlik ve bütünlük mücadelemizde başta Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm aziz şehitlerimize Allah’tan bir kere daha sonsuz rahmet diliyor, kalpten minnetlerimi sunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”
Son olarak günün anlam ve önemine yönelik konuşmasını yapmak üzere kürsüye Başkonsolos Murat ömeroğlu geldi. Başkonsolos Ömeroğlu konuşmasında şu ifadeleri kullandı.
“Bugün bu anlamlı güzel günde bizi yalnız bırakmadığınız için hem sayın Müftülerimize, hem sayın Milletvekillerimize, aramızda hem İskeçe’den hem Rodop’tan hem mevcut dönemde hem daha önceki dönemde görev yapmış olan milletvekillerimiz hem Belediye başkanlarımız var. Derneklerimizin, kurum ve kuruluşlarımızın başkanları, vatandaşlarımız var. Siz değerli soydaşlarımız burada bizimlesiniz, hepinize tekrar tekrar teşekkür ediyorum” dedi.