Batı Trakya Türk toplumu temsilcileri, dini özerkliğe yapılan müdahaleyi eleştirdi, son dönemde dini liderlere yönelik adli kovuşturmaları gündeme taşıdı.
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), 22-23 Haziran 2017 tarihlerinde Viyana’da gerçekleştirilen “Din veya İnanç Özgürlüğü: Sorunlar, Fırsatlar ve Anti-Semitizm ile Hristiyanlar, Müslümanlar ve Diğer Din Mensuplarına Karşı Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılık ile ilgili Zorluklar” başlıklı Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Ek İnsani Boyut Toplantısı’na katıldı. AGİT alanında din veya inanç özgürlüğüne ilişkin olarak yeni beliren sorunların ele alındığı toplantıda Batı Trakya Türk toplumunu ABTTF Uluslararası İlişkiler Direktörü Melek Kırmacı Arık ve ABTTF Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu üyesi Funda Reşit Taştekin ile Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği (BTAYTD) üyesi Trakya Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu temsil ettiler.
AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi (ODIHR) Direktörü Michael Georg Link’in açılış konuşmasını yaptığı toplantının ilk oturumunda söz alan ABTTF Uluslararası İlişkiler Direktörü Melek Kırmacı Arık, Yunanistan’da Batı Trakya Türk toplumunun uluslararası antlaşmalar ile kendi dini liderlerini belirleme hakkına sahip olduğunu hatırlatarak 1991 yılında çıkarılan yasa ile bu hakkın Batı Trakya Türk toplumundan alınarak devlete aktarıldığını söyledi. Yunanistan’ın Batı Trakya Türk toplumunun din alanında sahip olduğu özerkliği tamamıyla ortadan kaldırmaya yönelik olarak adım atmaya hazırlandığı yönünde bölgeden bilgi geldiğini belirten ABTTF, Yunan hükümetinden Batı Trakya Müslüman Türk toplumunun dini özerkliğine müdahale etmeye son vermesini istedi. Bu oturumda yaptığı konuşmada BTAYTD üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu, Batı Trakya Müslüman Türk toplumunun din alanında yaşadığı genel sorunları dile getirerek son dönemde kapatılan dernek mescitleri sorununu gündeme taşıdı. İlk günün sonunda verdiği yanıtta ise Yunanistan, İslami geleneklere uygun olarak müftülerin şeffaf bir prosedüre bağlı olarak belirlendikten sonra atandığını belirtti. Yunanistan, Batı Trakya Türk toplumunun kendi dini liderleri olan müftüleri genel seçimle belirleme talebinin ise ülkede ayrıcalıklı bir statü talebi anlamına geldiğini söyledi. Ayrıca Yunanistan, Batı Trakya Türk toplumuna ait derneklerdeki mescitlerin kapatılması konusunda ise mescitlerin yasal olarak çalışma iznine sahip olmadıkları için kapatıldığını ifade etti.
AGİT taahhütlerinin yerine getirilmesinde karşılaşılan zorluklar başlıklı ikinci oturumda söz alan ABTTF Uluslararası İlişkiler Direktörü Melek Kırmacı Arık, devlet okullarında din veya inançların öğretilmesinde azınlık gruplarının çıkarlarına ilişkin olarak 240 İmam Yasası ile Yunanistan’da devlet okullarında İslam’ın öğretilmesine ilişkin eleştirileri dile getirdi. ABTTF, devletin Batı Trakya Türk toplumunun kendi din adamlarını belirlemesini engellediğini ifade etti, bu yasanın pratikte devletin atanmış müftüler aracılığı ile toplum üzerindeki kontrolünü artırmayı hedeflediğini dile getirdi. Bu oturumda yanıt hakkını kullanan Yunanistan, bölgede 1990’lı yıllardan bu yana Müslüman Çocukların Eğitimi Programı’nın uygulandığını belirterek ayrıca azınlık eğitimi kapsamında Türkçe ve Yunanca olmak üzere iki dilli eğitim imkanı olduğunu ifade etti. Devlet okullarında İslam’ın öğretilmesi konusunda ise Yunanistan, okullarda Ortodoks Hristiyanlık dersinin de din adamları/papazlar tarafından değil devlet tarafından karar verilen teologlar tarafından verildiğini belirterek seçmeli İslam din dersinin de aynı şekilde devletin belirlediği ilahiyatçılar tarafından verildiğini kaydetti.
Son oturumda söz alan ABTTF Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu üyesi Funda Reşit Taştekin, son dönemde Batı Trakya Türk toplumunun dini liderlerine yönelik adli kovuşturmaları dile getirdi. Bu çerçevede Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif’in 2017 yılı başından bu yana çeşitli gerekçeler ile ifade vermeye çağrıldığını belirten ABTTF, İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete’nin de 2016 yılında askerlik hizmeti sırasında vefat eden bir Türk gencinin cenaze namazını kıldırdığı için müftülük makamını işgal gerekçesiyle yargılanmasını gündeme taşıdı. Yanıt hakkını kullanan Yunanistan, hiçbir Yunan vatandaşının gerekçe olmaksızın yargılanmadığını belirterek Mete ve Şerif’e yönelik adli kovuşturmalara ilişkin olarak ortada bir suç yok ise ceza da olmayacağını belirtti.