Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Birleşmiş Milletler ınsan Hakları Konseyi 15. Oturumu’na (13 Eylül-1 Ekim 2010) “Yüksek Kaliteli Azınlık Eğitimi Sorunu ve SÖPA” başlıklı yazılı bir bildiri sundu. Yazılı bildiride ABTTF, BM ınsan Hakları Yüksek Komiseri’nin raporunda yer verildiği kadarı ile BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi’nin (CERD) Yunanistan ile ilgili sonuç gözlem raporunda bulunan unsurlar ile ilgili açıklama yapmakla birlikte özelde yüksek kalitede eğitim hakkı ve Selanik Özel Pedagoji Akademisi (SÖPA) sorununu gündeme taşıdı. Batı Trakya Türk Azınlığı’nın yapısı ve kendini tanımlama hakkı sorunsalı Yazılı bildiride ABTTF, ınsan Hakları Konseyi 15. Oturumu’nda görüşülecek BM ınsan Hakları Yüksek Komiseri’nin raporunda yer aldığı kadarı ile CERD’nin sonuç gözlem raporunda Batı Trakya Türk Azınlığı ile ilgili yer alan ifadelere açıklık getiriyor. Raporda Batı Trakya Türk Azınlığı’nı (raporda “Trakya’daki Müslüman azınlık” ifadesi kullanılıyor) oluşturan grupların yapısı ile Hükümet’in bu grupların kimlikleri ile insan haklarını korumak amacı ile atmış olduğu adımlar ile ilgili bilgi talep edilmesi karşısında ABTTF, Yunanistan’da nüfus sayımının etnik köken ile ilgili bir sınıflandırma içermemesi nedeni ile Batı Trakya Türk Azınlığı’nın etnik-dilsel yapısı konusunda kesin bir bilgiye ulaşılamayacağını not ediyor. Bununla birlikte Trakya’daki Müslüman azınlığın Türk olarak tanımlanması ile ilgili olarak tarihi belgelere atıfta bulunan ABTTF, kendini tanımlama hakkı konusunda ise Yunanistan’ın bireysel anlamda bu hakkın kullanılması karşısında bir itirazının bulunmamasına rağmen kolektif anlamda buna izin vermediğini kaydediyor. Daha da ilginç bir noktaya dikkat çeken ABTTF, Batı Trakya Türk Azınlığı içerisinde iddia edildiği üzere bulunan diğer grupların kendilerini tanımlama hakkı karşısında destekte dahi bulunan Yunanistan’ın Türkler söz konusu olduğunda bu hakkın kolektif anlamda kullanılmasına karşı çıktığını belirtiyor. Bu konu ile ilgili olarak dernek kurma özgürlüğünün de ayrı bir sorun haline dönüştüğünü söyleyen ABTTF, Avrupa ınsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına rağmen hala isminde “Türk”, hatta “azınlık” kelimesi bulunan derneklerin kurulmasına izin verilmediğini hatırlatıyor. SÖPA sorunu CERD’nin Türkçe konuşan kişilerin istihdam, barınma, sağlık ve eğitim alanlarında problemler ile karşılaştığını ifade ettiği sonuç gözlem raporu konusunda ABTTF, özel olarak Batı Trakya Türk Azınlığı’nın yüksek kalitede eğitim sorunu ve son günlerin en çok tartışılan konusu SÖPA sorununu gündeme taşıyor. Bildiride ABTTF, ağırlıklı olarak Yunanca eğitim veren SÖPA’dan mezun olan kişilerin yeterli düzeyde Türkçe’ye hakim olmamaları nedeni ile azınlık okullarında görev alması sonucunda eğitim kalitesinin de düştüğünü belirtiyor. Yunanistan’da cunta rejimi döneminde, 1968 yılında anlaşmalara aykırı olarak kurulan SÖPA’nın varlığını bugüne dek devam ettirdiğini belirten ABTTF, Türkiye’deki öğretmen okullarında yetişmiş öğretmenlerin bugün azınlık okullarında görev almamaları nedeni ile azınlık eğitiminde ağırlıklı SÖPA mezunu kişilerin öğretmenlik yaptığını not ediyor. ABTTF, bu kötü eğitim stratejisinin Azınlık’ın insan hakları ile çıkarlarına zarar verdiğini kaydediyor. SÖPA sorununun Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ınsan Hakları ve Hukuk ışleri Komisyonu’nda Michel Hunault tarafından kaleme alınan raporda de yer bulduğunu belirten ABTTF, Türk Azınlık’ın SÖPA’nın kapatılarak yerine daha yüksek düzeyde eğitim veren bir fakülte ya da bölüm oluşturulmasını talep ettiğini ifade ediyor. Konu ile ilgili olarak 26 Haziran 2010 tarihli “SÖPA: Geçmiş, Bugün ve Gelecek” konulu panel düzenlendiğini not eden ABTTF, 30 Temmuz 2010 tarihinde Eğitim, Yaşam Boyu Öğrenim ve Din ışleri Bakanlığı Eğitim Planlama ve Kültürlerarası Eğitim Özel Sekreteri şalia Dragona’nun bir mektup ile SÖPA’ya bu yıl öğrenci alınmayacağını bildirdiğini kaydediyor. Buna karşılık ABTTF, SÖPA ile ilgili belirsizliğin hala devam ettiğini kaydederek Batı Trakya Türk Azınlığı’nı doğrudan ilgilendiren konularda Türk Azınlık’ın doğrudan söz sahibi kılınması gerektiğini belirtiyor.