ABD, Yunanistan’da2013 Din Özgürlüğü Raporunda bildiğini okuyor. Batı Trakya Türk Azınlığı’nın din alanında karşılaştığı sorunlara yer vermemekle birlikte tamamıyla hükümetin resmi tutumunu yansıtıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıkladığı 2013 Din Özgürlüğü Raporu’nun Yunanistan ile ilgili bölümünde Yunanistan’da anayasanın ve diğer yasaların dini özgürlüğü koruma altına almakla birlikte ülkede din özgürlüğünün bazı kısıtlamalara tabi tutulduğu ileri sürüldü. Yunanistan’da Ortodoks olmayan dini gruplara yönelik kısıtlamaların bulunduğu yer aldığı belirtilen raporda, Altın Şafak Partisi üyelerinin ve destekçilerinin anti-Semitik ve ırkçı söylemlerine devam ettiği, göçmen olarak algılanan kişilere yönelik saldırılar ile ilişkilendirildiği kaydedildi.
Cami ve ibadethaneler için inşa ve onarım izni
Batı Trakya Türk Azınlığı’na ilişkin olarak raporun özet bölümünde hükümetin Ocak 2013’te Yunan Ortodoks eğitimine alternatif olarak Trakya’daki(Batı Trakya’daki) devlet okullarında Kuran’ın öğretilmesi amacıyla 240 İslami din öğretmeninin işe alınmasını öngören yasada(240 İmam Yasası) değişiklik yaptığı değerlendirilmesinde bulunuldu. Ağustos’ta ise hükümetin Trakya’da cami ve ibadethaneler dahil ruhsatsız binalar için istisnalar getiren bir yasa kabul ederek böylelikle gayrimenkul mülkiyet hakkı bulunmayan ve imar mevzuatı ile uyumlu olmayan cami ve ibadethaneler için inşa ve onarım izni getirildiği ileri sürüldü.
240 İmam Yasası ve devlet okullarında İslam din dersi
Lozan Barış Antlaşması ile Trakya’da resmi olarak tanınan, 120 bin nüfuslu(toplam nüfusun yüzde 1.1’i) “Müslüman azınlığın” yaratıldığı kaydedilen raporda Yunanistan’da Ortodoks dini eğitiminin ilk ve orta dereceli okullarda zorunlu olduğu, Trakya’daki devlet okullarında Müslüman azınlık için getirilen İslami din dersi hariç Ortodoks olmayan dini gruplar için alternatif yaratılmadığı belirtiliyor. Buna karşılık raporda hiçbir aşamasında görüşüne başvurulmayan Batı Trakya Türk Azınlığı’nın “240 İmam Yasası”na ısrarla karşı çıktığına ya da niçin karşı çıktığına dair ifadelere yer verilmiyor.
Müftü sorunu
Lozan ile Trakya’daki Müslüman azınlığın cami ve vakıflarını yönetme, devlet tarafından maaşı ödenen müftülerinin (devlet tarafından atanmış) aile hukuku alanında yargısal yetkilerini kullanma, iki dilli eğitim hakkına sahip olduğu ileri sürülen raporda Trakya dışındaki Müslümanları bu anlaşma ile sağlanan haklara sahip olmadığı belirtiliyor. Hükümetin yalnızca hükümet tarafından atanan Müslüman din adamlarını tanıdığı ifade edilen raporda Trakya dışında hükümet tarafından atanmış Müslüman din adamları bulunmadığı, Onikiadalar’daki bazı Müslümanların da Lozan ile getirilen tanınma ve hakları talep ettiği kaydediliyor.
Hükümetin Müslüman azınlık öğrencileri için üniversiteye girişte binde 5 kotası ile Müslüman azınlık üyeleri için devlet memuriyetinde binde 5 kotası getirdiğine değinilen raporda 240 İmam Yasası ile haftada iki kez, iki saat İslami din dersi aldıkları kaydediliyor. Raporda Müftülerin devlet tarafından 10 yıl süreli olarak atandıkları ve Şer’i yetkilerini kullandıkları not ediliyor. Müslüman azınlığın bazı üyelerinin müftülerin yargısal yetkileri saklı kalmak kaydıyla doğrudan seçilmesi için lobi yaptığı belirtilen raporda buna karşılık hükümetin müftülerin yargısal yetkilere sahip oldukları için müftüleri atama hakkına sahip olduğu tutumunu sürdürdüğü ifade ediliyor. Bazı Müslümanların devlet tarafından atanmış müftüleri tanırken diğerlerinin ise “resmi olmayan” iki müftü seçtikleri, ayrıca resmi imamların doğrudan seçilmesi için baskı yaptıkları kaydediliyor. Raporda ayrıca Ulusal İnsan Hakları Komisyonu’nun ve bazı insan hakları örgütlerinin özellikle kadınların boşanma ve miras konularındaki haklarını kısıtladığı gerekçesiyle müftülerin(atanmış) yetkilerinin yalnızca dini yetkileri ile sınırlandırılmasını savundukları belirtiliyor.
Türk Azınlığı’nın din alanında karşılaştığı sorunlara yer vermiyor
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu(ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “ABD Din Özgürlüğü Raporu, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın din alanında karşılaştığı sorunlara yer vermemekle birlikte tamamıyla hükümetin resmi tutumunu yansıtıyor. 2007 yılında kabul edilen ve 2013 yılında değişiklik yapılan ve Batı Trakya Türk Azınlığı’nın büyük tepkisine sebep olan “240 İmam Yasası” raporda tamamıyla olumlu ve azınlığın lehine bir gelişme olarak aktarılıyor. Azınlığımızın bu yasaya neden, hangi gerekçeler ile karşı çıktığına yer verilmezken müftü sorunu konusunda ise azınlığımızın devlet tarafından atanmış müftüleri tanımayarak resmi olmayan iki müftü seçtiği denilmekle yetiniliyor. ABTTF olarak özellikle müftü sorunu ve 240 İmam Yasası konusunda neden azınlık olarak kendi müftülerimizi seçme hakkına sahip olduğumuzu ve neden 240 İmam Yasası’nın din ve vicdan özgürlüğünü ihlal eden bir yasa olduğunu hazırlayacağımız paralel raporda dile getireceğiz.” açıklamasında bulundu.