Ana Sayfa Batı Trakya Haberler ABD VE BATI TÜRKİYE’YE KARŞI YUNANİSTAN KARTINI DEVREYE SOKTU, ‘TÜRKİYE, KRİZİ DİPLOMASİ...

ABD VE BATI TÜRKİYE’YE KARŞI YUNANİSTAN KARTINI DEVREYE SOKTU, ‘TÜRKİYE, KRİZİ DİPLOMASİ İLE ÇÖZDÜ

32
0

Kardak krizinin, ABD Dışişleri Bakanının ziyareti öncesinde yaşanmış olmasının bir rastlantı olmadığını savunan Arı, ”Uluslararası aktörler, ‘Belki biliyorsunuz ama biz yine de hatırlatalım; size karşı kullanabileceğimiz bir kartımız var. Ege’yi karıştırabiliriz, Kıbrıs’ı karıştırabiliriz’ mesajı vermek istediler.” dedi.

Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, Türkiye ve Yunanistan arasında Ege Denizi’nde Kardak kayalıkları açıklarında yaşanan gerginliğe ilişkin, “Uluslararası aktörler, ‘Belki biliyorsunuz ama biz yine de hatırlatalım; size karşı kullanabileceğimiz bir kartımız var. Ege’yi karıştırabiliriz, Kıbrıs’ı karıştırabiliriz’ mesajı vermek istediler.” değerlendirmesini yaptı.

Uzmanlar, iki ülke arasında yaşanan gerginliği değerlendirdi. Bazı uzmanlar, gerginliğin, Türkiye’nin Afrin operasyonundan rahatsız olan bazı aktörlerin “Yunan kartını” devreye sokmasından kaynaklandığı görüşündeyken, bazılarıysa Yunanistan’ın başka ülkelerle koordineli bir eyleme girdiğini düşünmüyor.

Prof. Dr. Tayyar Arı, yaşanan krizin, Yunanistan’ın kendi iradesinden çok uluslararası aktörlerden kaynaklandığını ileri sürdü.

Krizin, ABD Dışişleri Bakanının ziyareti öncesinde yaşanmış olmasının bir rastlantı olmadığını savunan Arı, ”Uluslararası aktörler, ‘Belki biliyorsunuz ama biz yine de hatırlatalım; size karşı kullanabileceğimiz bir kartımız var. Ege’yi karıştırabiliriz, Kıbrıs’ı karıştırabiliriz’ mesajı vermek istediler.” dedi.

ABD’nin ve Batı’nın Türkiye karşı kullanabileceği Yunanistan kartı dışında bir de Ermeni sorunu kartı olduğunu anlatan Arı, ”Ermeni sorunu konusunda Rusya ile iş birliğimiz devam ettiği ve Ermenistan’ın kaderi Rusya’ya bağlı olduğu için oradaki hareketlilik biraz daha zayıf kalabilir. Ama ABD’deki Ermeni diyasporası üzerinden harekete geçebilirler. ABD’nin elindeki diğer kart ise PKK/PYD kartı bunu da zaten kullanıyor. Dolayısıyla Türkiye’ye karşı kullanabilecekleri çok fazla enstrümanları yok. Olanları da sahaya sürüyorlar.” değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Tayyar Arı, Yunanistan tarihinin dış destekler üzerinden yaşanan acı tecrübelerle dolu olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:

”Yunanlar, Batı’nın kendilerini sahaya sürdükten sonra geri çekilip nasıl denize döküldüklerinin seyrine baktığını biliyorlar ve hatırlıyorlar. İşler biraz kritik noktaya gelince kimse kimse için ölmez, eğer ordun varsa çıkarsın meydana, ordun yoksa başkasına güvenerek başlattığınız savaşların sonuçları hüsran olur. Dünya tarihi de Yunanistan tarihi de bu örneklerle doludur. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında İngiltere’nin Kıbrıs’taki üslerinde konuşlu olan uçaklar ‘Türkiye düşürür’ diye Güney Kıbrıs’a yardım yapmak için kalkmadı, kalkma cesaretini bile gösteremedi ki o dönemde Türkiye’nin askeri gücü tamamen dışarıya bağımlıydı. Türkiye 2000’li yılların başına kadar savunma gücü yüzde 20’lerde bir yerlilik oranını geçmiyordu. 2002 AK Parti iktidarından sonra Türkiye’de askeri sanayi yüzde 70 millileşti. Dolayısıyla Türkiye artık 70’li yılların 80’li yılların Türkiyesi değil, bunu herkes görüyor. Yunanistan ise borç içinde yüzen bir devlet. Avrupa silah verirse savaşır, vermezse sopa ile savaşmak zorunda kalır.”

”ABD’nin gazıyla harekete geçti”

Prof. Dr. Arı, Yunanistan’ın ABD ve Batı’ya güvenerek böyle bir macerayı daha ileriye taşıyamayacağının altını çizdi.

ABD’nin PYD meselesini Türkiye’ye kabul ettirebilmek için Yunan kartını devreye soktuğunu ileri süren Arı, ”Pokerde buna blöf denir. Yani eli zayıftır ama elini güçlü göstermeye çalışır. Yunanistan ABD’nin gazıyla harekete geçmiştir diye düşünüyorum. Yunanistan da Türkiye’nin Ege’deki gücünün farkında. Türkiye’nin Ege’deki gücü karşı konulamaz bir güç. Ayrıca deniz gücü itibarıyla da güçlü bir pozisyonda. Yunanlar son yüz yıla baktıkları zaman iş ciddiye binince Avrupa’nın kendisini nasıl yalnız bıraktığını görecektir. Yunanistan it dalaşı dediğimiz bir kaç harekette bulunuyor. İş ciddiye binince geri adım atar. Türkiye’nin eli hem Ege’de hem Kıbrıs’ta oldukça güçlü bunu görmemiz lazım.” ifadelerini kullandı.

“Ege adalarında başlatılan gerilimle Türkiye’nin gücü sınanamaz”

İstanbul Ticaret Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın ise Türkiye’nin Afrin’e yoğunlaştığı bir dönemde Ege adalarında başlatılan gerilimle Türkiye’nin gücünün sınanamayacağını söyledi.

Türkiye’nin bütün askeri gücünü Afrin’e yığmadığının altını çizen Yalçın, ”Çünkü Türkiye belli sayıda ve özel kuvvetlerle Afrin’de bu operasyonu gerçekleştiriyor. Türkiye’nin farklı sayılarda orduları var. Ama Türkiye’nin dikkatinin bu yönde olduğu doğru. Geniş ve hiç de kolay olmayan bir arazide askeri bir operasyon gerçekleştiriyor. Dolayısıyla Türkiye’nin dikkatinin bir tarafa yoğunlaştığını fark eden Yunanistan veya Yunanistan gibi bir aktör bunu fırsata çevirebilir. Bu fırsatlar aslına bakılırsa çok önemli şeyler değil.” diye konuştu.

Yalçın, Yunanistan’ın Ege Denizi’nde yıllardır ”it dalaşı” olarak nitelendirilen ufak çaplı manevralar yaparak kriz çıkarmaya çalıştığını kaydetti.

Türkiye ile Yunanistan arasında 1990’larda yaşanan ”Kardak krizi”ni anımsatan Yalçın, ”Yunanistan, Ege Denizi’nde yaptığı bir takım manevralarla adaları ele geçirmiş olmayacak. Ufak tefek manevralarla bir sonuç da çıkmaz. Yunanistan bunu bir yere kadar götürür ve sonra ilerlemez. Bunlar Türkiye ile Yunanistan’ın Ege Denizi’nde çok alışık olduğu şeylerdir. Yıllardır yapılan ‘İt dalaşı’, ‘FIR hattı’, ‘Kıta sahanlığı’ meseleleri üzerinden sıkça yapılan bir şeylerdir. ” ifadelerini kullandı.

Bu olayların çoğu zaman küçük çaplı krizlere evrildiğini anlatan Yalçın, “En ciddi kriz ise 1990’larda yaşanan Kardak sorunuydu. Ama Kardak krizinde olduğu gibi bir durum şu an itibari ile yok. Tarafların birbirlerini bir adanın üzerinden test etme gibi bir eğilimlerinin olduğunu da zannetmiyorum. Zaten bu sorunla ilgili siyasi iradeler telefon görüşmeleri gerçekleştirdi. Muhtemelen mesele yatışır. Ama Yunanistan arada bir zorlamaya devam edecektir.” şeklinde konuştu.

”Yunanistan durumdan fırsat çıkarmak istedi”

Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın, Yunanistan’ın kendi iç sorunlarıyla uğraşırken böyle bir krize neden olmayacağını, ABD ve Batı tarafından özellikle Almanya tarafından teşvik edilmiş olabileceğine dair yapılan yorumları da değerlendirdi.

Yunanistan’ın, Türkiye’nin Batı kamuoyu ile yaşadığı sorunu fırsata çevirmek istemiş olabileceğini belirten Yalçın, bunun arkasında başka bir aktör beklemenin reel karşılığı olmadığını söyledi.

Yunanistan’ın ABD, Rusya veya Almanya ile koordineli bir eyleme girdiğini düşünmediğini aktaran Yalçın şöyle konuştu:

”ABD birçok sorunla uğraşırken Ege adalarında iki NATO müttefiki ülkenin karşı karşıya gelmesini istemez. Rusya böyle bir şey tercih etmiş olabilir ama Rusya’nın da Yunanistan-Türkiye ilişkileri çerçevesinde böyle bir işe kalkışma kapasitesi yok. Avrupa Birliği yapmış, destek vermiş olabilir mi diye baktığımızda; AB’nin şu anda kendine bakmaktan başka çok fazla yapacağı bir şey olmadığını görüyoruz. Geriye Almanya kalıyor. Almanya’nın da bu konuda çok baskın bir siyaseti olduğunu sanmıyorum. Bu olayın arkasında çok şey aramamak lazım. Yaşanan şey rutin bir olaydır yani Yunanistan ile Türkiye’nin Ege’de birbirlerinin egemenlik alanlarını tanımama üzere sergiledikleri rutin tavrın bir sonucudur. Oraya bir bakan geliyor ve gövde gösterisinde bulunuyor, yani bir anlamda iç siyasete yansıtılmaya çalışılan bir şovdur. Yunanistan’ın ısrarla gerilimi tırmandırmaya çalışması durumunda Türkiye, adaya bir kaç asker çıkarır, Yunanistan da bir kaç asker. Başka bir şey çıkmaz bu krizden.”

”Türkiye, krizi diplomasi ile çözdü”

ANKASAM Türk Dış Politikası Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Emre Ozan ise, Doğu Akdeniz’de petrol, doğalgaz arama ve mülteci sorundan dolayı Türkiye ile Yunanistan arasında halihazırda gerginlik olduğunu söyledi.

Akdeniz’in Kıbrıs adasını çevreleyen bölümlerindeki yer altı kaynaklarının kullanımı sorunun ilk olarak 2011 yılında gündeme geldiğini hatırlatan Ozan, ”Türkiye ve KKTC’nin tüm uyarılarına rağmen, Kıbrıs Rum Yönetimi, Doğu Akdeniz’de hidro karbon ve doğalgaz sondajına başlamıştı. Bu gerginlik devam ederken 2015’te Ege’de mülteci krizi patlak verdi. Dolayısıyla bu nedenlerden dolayı sık sık Türkiye ile Yunanistan arasında gerilimler yaşandı. Dolayısıyla Türkiye son dönemde Afrin meselesine yoğunlaşmışken bu sorunun yeniden ısınması beklenmedik bir gelişme değil.” diye konuştu.

Ozan, Atina’nın uluslararası aktörlerin yönlendirmesi ile böyle bir harekete kalkışmış olabileceği iddialarıyla ilgili şunları aktardı:

”Böyle bir akıl yürütme ve komplo teorisi kesin olmamakla birlikte her zaman söz konusu olabilir. Türkiye Afrin’de bir operasyon yürütüyor ve bu herkesi memnun etmiyor. Dolayısıyla Afrin operasyonunundan rahatsız olan bazı bölgesel ve kürsel aktörlerin bu kozu Türkiye’nin karşısına çıkarması beklenebilir. Hatta buna Rusya’yı da dahil edebiliriz. Türkiye Rusya ile koordinasyon halinde bu operasyonu gerçekleştiriyor ama Rusya bu operasyonun çok kapsamlı ve uzun sureli olmasını da istemiyor. Türkiye’ye çok geniş bir hareket alanı vermek istemiyor. Dolayısıyla Afrin’de yanımızda olan müttefiklerimizin bile Türkiye’yi sınırlandıracak, Türkiye’nin hareket alanını daraltacak hamleler yapması, beklenen bir şey. Buna Rusya, ABD hatta AB ülkeleri de dahil. Biliyorsunuz AB’den özellikle Almanya’dan Yunanistan’a destek açıklaması geldi.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz