Sabık Milletvekili Avukat İlhan Ahmet yayınladığı yazılı bir bildiride Batı Trakya’daki soydaşlarına seslenirken, Azınlığın seçtiği Milletvekillerinin neye hizmet ettikerini sordu. İlhan Ahmet, “Azınlıkta eski ve yeni vekiller sanki gündemde kalmak için kavga edermiş gibi göstermek, olayları saptırmaktır ve olayları örtmektir. Ben bir defa İlhan Ahmet olarak halkın menfaatinin TAKİPÇİSİYİM, kimse ile kavgam yok, ama bu millete de DOĞRULARI söylemeye kararlıyım ve mecburum. Halk bana binlerce oyu evde oturup susmak için vermedi, takip etmek için verdi” ifadelerine yer verek yeni bir tatışmayı gündeme getirdi.
İLHAN AHMET’İN AÇIKLAMASI:
“Rodop ilinde kongrede yaşanan Türkçe yasaklama girişimi ile ilgili düşüncelerim“
“Sevgili Soydaşlarım;
DIMAR milletvekili MARİA Giannakaki, Vilayet binasında yaşanan “Türkçe konuşmayın“ yasağını daha başında kınadı. Genel Sekreteri bu yasağı koyduğu için ilk anda kınadı, ancak bizim mebuslarda ses seda yok.
Ses çıkarmak zorunda kalan bitanesi de (Αyhan) sonra yayınladığı bir Yunanca makale ile tepkisini resmen geri alıyor ve adeta Genel Sekreteri Yunanlılara hitap eden makalesinde olan olaydan, yani bu Türkçe yasağından hiç söz etmeyerek adeta bir kriz yokmuş gibi davranarak KASTEN Sekreteri siyasi olarak aklıyor.
Eğer yazısında hastane için söz etmese idi, belki sorun az olurdu, ancak hastane müdürü için ver yansın ediyor. Fakat Genel Sekreterin yasağı için tek bir laf yok. Ancak Hastanede yasağı koyan, hatta şu anda görevde dahi olmayan basit bir müdür ancak burada yasağı koyan belki de devlet idi. Bu önemli bir ayrıntı galiba.
Peki neden soydaşlarım, Vekillerimiz bu olayı kınayamıyor?
Ben elbete sorgu hakimi değilim. Ben sadece sorgulayan bir soydaşım.
Ama açıkça sebebini bilmek istiyorum. Neden ?
Partilerinden korkuyorlar mı?
Yunan devletinden baskı mı görüyorlar?
Genel Sekreter ile şahsı dostlukları mı var?
Bu işler ile uğraşmayı, yani kimlik konusunu “BOŞ“ bir konu mu görüyorlar?
O zaman onlar için önemli olan konular da ne?
Yoksa Genel Sekreterin fikirleri onlara göre doğru mu?
Peki, azınlığın temsilcisi olarak ne düşündüklerini söylemek zorunda değiller mi?
“Millete hesap vermeyiz, size ne ya millet“ mi diyorlar?
Bu soruları halk sorarken bizim bunları sormamız ayıp mı?
Peki bu davranışları sade azınlık konularında mı?
Halkımızın ekonomik ve diğer sorunlarının bu bakış açıları ile ve bu tutumları ile çözüleceğini mi sanıyorlar?
Azınlıkta eski ve yeni vekiller sanki gündemde kalmak için kavga edermiş gibi göstermek olayları saptırmaktır ve olayları örtmektir.
Kimsenin kimse ile kavga etmeye niyeti yok, ama tutulan yol yanlış, halk bunu çok pahalıya ödüyör, çünkü direniş YOK.
Bu olayların önemini anlamayan zaten YOK.
Ben bir defa İlhan Ahmet olarak halkın menfaatinin TAKİPÇİSİYİM, kimse ile kavgam yok, ama bu millete de DOĞRULARI söylemeye kararlıyım ve mecburum. Halk bana binlerce oyu evde oturup susmak için vermedi, takip etmek için verdi.
Buğün bunlar, yarın başka alanda, ben her zaman haktan yanayım.
Artık ideolojik ve sahte partili kılıflar ile saklanmak ve azınlığa boş ümitler satmak YOK artık.
Herkes ve en başta da siyasiler bundan sonra HANGi SAFHADA YER ALDIKLARINI azınlığa açıkça söyleyecekler, zira eğer toplum olarak taraf olmaz isek çok yakında BERTARAF oluruz.
Bizim Kıblemiz de,
Safhamızda,
2004 yılından bu güne kadar AÇIK ve ŞEFAFTIR.
Bunu şöyle ifade etmiştik “ÖNCE AZINLIK“.
Av. İlhan Ahmet
