İskeçe İli PASOK Milletvekili Çetin Mandacı, son döneme Sokratis Ksinidis’in Müftüler konusunda yapmış olduğu açıklamaların ardından, yayımladığı yazılı bir açıklamayla Hükümeti ve ilgili Bakanlıklar herkesi özellikle Azınlık konularında dikkatli davranmayı önerdiğini ifade ediyor.
Milletvekili Mandacı’nın açıklaması şu şekildedir:
Çetin Mandacı
İskeçe İli PASOK Milletvekili
BASIN BÜLTENİ
İskeçe, 20 Ocak 2011
Meslektaş milletvekili ve hemşehrimiz Sokratis Ksinidis’in yakın bir tarihte düzenlemiş olduğu basın toplantısını ilgiyle izledim. Kendisinin bu basın toplantısında, önceki ve bugünkü hükümetlerin azınlığın dini konularına çözüm bulma isteklerini dile getirdiğini ve özellikle müftü seçimi konusuna değindiğini gördüm.
Tabi ki, bu konudaki ilgi noktası da, 13 Aralık 2011 tarihinde Başbakan Yardımcısı Theodoros Pangalos’un bürosunda gerçekleşen ‘ilginç’ bakanlararası toplantının içeriği ile ilgili bugüne kadar herhangi bir bilgi alamamış olmam ve toplantıda görüşülen konuları, Kalkınma Bakan Vekili’nin basın toplantısından öğrenmiş olmamdır.
Yetkisi olmasa da, en azından, Bakan Vekili bu toplantıda görüşülen konularla ilgili azınlığı bilgilendirmeliydi, çünkü bu bakanlararası toplantı bugünkü hükümetin niyetlerini aydınlatmaktan çok kafalarda birçok soru işaretlerine neden olmuştur.
Yine yakın bir tarihte açıkladığım üzere, önceki hükümetin ve eski Başbakan Yorgo Papandreu’nun, azınlık sorunlarını çözme yönündeki niyeti kesin gibiydi ve bu da herkes tarafından bekleniyordu. Eski Başbakan azınlık sorunlarının çüzümünü Lozan Antlaşması’nı temel alarak, ilerici ve Avrupa standartlarına uygun bir şekilde çözme niyetindeydi.
Fakat tüm bu niyetlere rağmen, bugüne kadar, herhangi bir yasa tasarısı yada yasa, azınlık milletvekillerinin dikkatine sunulmamıştır.
Ayrıca, Bakan vekilinin söylediklerinin aksine, kendisi de pek bilgilendirilmiş değildi herhalde, bu söz konusu bakanlararası toplantıda konuşulanlarla ilgili olarak ne bu toplantı öncesi ne de toplantı sonrası herhangi bir bilgilendirme olmamıştır.
Hâlâ beklemekteyiz ve ısrar etmeye devam edeceğiz, ta ki bir yasa tasarısının var olup olmadığını ve var ise içeriğinin ne olduğunu öğrenene kadar.
Herhangi bir Yasa’nın tek algılayıcısının azınlığın kendi olduğunu düşündüğüm için, ve sonuçta, seçilmiş milletvekillerinin, yetkililerinin ve tek tek her vatandaşın aracılığıyla, kendisini ilgilendiren konuları şekillendirmede ana yetkinin sadece ve sadece azınlık insanında olduğunu düşündüğüm için,
Dini özgürlük konularında ve azınlık konularında bir şeffaflık olması gerektiğine inandığım için,
Vatandaşlık haklarını ilgilendiren konuların, ve özellikle de azınlığın dini özgürlüklerini konu alan meselelerin, küçük siyasi oyunlara alet edilmemesi gerektiğine inandığım için,
Belirli bir tartışma çerçevesinde gelişmeyen sızıntı haberler, açıklamalar, taraf tutmalar sadece kasıt amaçladığından, ve bu tür tavırların verimli bir diyalog sürecini teşvik etmediğini düşündüğüm için,
Konuyla ilgisi olan hükümet yetkililerine ve gönüllü her aracıya, tavırlarına hakim olmayı ve dikkatli davranmayı öneriyorum.
“İLGİLİ BAKANLARA DOLAPHAN CAMİ MESELESİ GİBİ KÜÇÜK GÜNLÜK MESELELERE DE EĞİLMELERİNİ TAVSİYE EDİYORUM”
Ayrıca, yetkili Bakanlara, önemli sorunların çözümüne paralele olarak, azınlık vatandaşını zor durumda bırakan Dolaphan cami meselesi gibi, küçük günlük meselelere de eğilmelerini tavsiye ediyorum.
Her tür gelişmede, eğer ve her ne zaman bu gelişme yaşanırsa, bugüne kadar yaptığım gibi sorumlulukla hareket edeceğim. Mesele her neyse, bunu önce halkımın dikkatine sunacağım ve sonra şahsi fikrimi ortaya koyacağım.
