Batı Trakya’nın Yunanistan’a verilmesinden önce tarihin tozlu sayfalarına şöyle bir göz atmamız gerekirse, Batı Trakya tarihinde belki de çok az kişinin bildiği bir gerçeği sizlerle paylaşmak açısından, tarih bilinci açısından özellikle Batı Trakya Türk gençlerinin bilmesi gerektiğine inanıyor ve bu haber-yazıyı sizlerin de okuması için yayınlıyoruz. Amacımız ülkemiz Yunanistan’a zarar vermek değil, tüm gençlerin hem Türk gençlerinin hem de Yunanlı gençlerin bu tarihi gerçeği bilmesinde bir sakınca olduğunu göremiyoruz. Aksine, her iki toplumun gençlerinin birarada yaşamasına katkı sağlayacağına inanıyor ve ülkemizi yönetenlerin her zaman söylediği gibi, Batı Trakya’da yaşayan Türklerle Rumlar bu bölgede bir örnek teşkil edeceklerdir. TARİHİN SAYFALARINDAN BATI TRAKYA BAĞIMSIZ HÜKÛMETİ Batı Trakya Bağımsız Hükûmeti (Osmanlıca: önce غربی تراقیا حكومت موقتهسی ; Garbî Trakya Hükûmet-i Muvakkatesi / Batı Trakya Geçici Hükûmeti, sonra غربی تراقیا حكومت مستقلهس ی; Garbî Trakya Hükûmet-i Müstakilesi / Batı Trakya Bağımsız Hükûmeti; günümüzde bazı kesimler tarafından “Batı Trakya Türk Cumhuriyeti” olarak adlandırılmaktadır), 31 Ağustos 1913 tarihinde Batı Trakya’da kurulmuştur. Balkan Savaşları sonrasında Batı Trakya’da „Türkler” ve „Pomaklar” başta olmak üzere çoğunluğu Müslüman ahali tarafından kurulan 3 ay süreyle mevcut olmuş bir devlettir. „Garbî Trakya Müstakil Hükûmeti” adıyla da anılan bu devleti, hem Yunanistan hem de Bulgaristan tanır. Kuvay-ı Milliye tabiri ilk defa Batı Trakya mücadelesinde kullanılır. Bu devlet, varolduğu kısa süre içinde henüz hiçbir başka hükûmet tarafından tanınamamıştı. Batı Trakya bölgesinin henüz kendine ait olmayan Yunanistan siyasi sebeplerden dolayı böyle bir devlete sıcak bakıyordu, hatta kendi iradesi ile Dedeağacı bu devlete teslim etmişti. Bulgaristan ve Osmanlı Devleti ise yine siyasi sebeplerden dolayı bu devletin sonunu istediler. Cumhuriyet sadece 56 gün yaşadı. Sınırlar Tüm Batı Trakya (Doğuda Meriç, batıda Makedonya, Kuzeyde Bulgaristan – Rodopların karlık dağları ve güneyde Ege Denizi (Ortaköy köprüsü – Kırcaali ?– Eğridere – Paşmaklı, Eşekkulağı geçidi – Makas – Mesta Karasu ve İskeçe üzerinden Akdeniz’e, Enez’den Gümülcine – İskeçe – Dedeağaç – Karaağaç – Fere’ye- Koşukavak- Mestanlı ile çevrilidir.) Tarihi Osmanlı Devleti, Balkan Savaşı ile ilgili olarak son antlaşmayı da 13 Mart 1914’de Sırbistan ile yapmıştı. İki devletin ortak sınırı kalmadığından, bu antlaşmada daha çok Sırbistan’da kalan Türkler’in durumu konusuna yer verildi ve “Batı Trakya Geçici Hükûmeti” kuruldu. Ancak 3 ay sürebildi. 29 Eylül 1913’de Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında yapılan İstanbul Antlaşması ile Edirne dahil Doğu Trakya’nın Osmanlı Devleti’ne verilmesine karşılık Batı Trakya Bulgaristan’a bırakılmıştı. “Batı Trakya Geçici Hükûmeti” bu duruma karşı çıktı ve antlaşmayı tanımadığını ileri sürdü. Aradan geçen süre içinde Geçici Hükûmet bütün bölgede teşkilatını kurdu ve 30000 kişilik bir de savunma gücü oluşturdu. Bağımsızlığını ilan eden yeni yönetim, ilk olarak ülkenin sınırlarını belirlemiş, bağımsız devletin sembolü olan ay yıldızlı, yeşil, beyaz bayrağı resmi binalara çekmiş, 29.170 kişilik ordusunu kurup, bütçesini hazırlamış, pul bastırarak, pasaport uygulamasına geçmiştir. Bu arada Osmanlı yasa ve tüzükleri aynen kabul edilerek davalara da Garbi Trakya Adliyesi bakmaya başlamıştır. Selanik doğumlu bir Yahudi olan Emanuel Karasu (Carasso) tarafından resmi bir haber ajansı kurulmuş; Fransızca ve Türkçe olarak Müstakil-Indépendant adında bir gazete çıkarılmıştır. Bu gelişmeler üzerine Bulgaristan, bölgede yığınak yapmaya başladı. Ancak o dönemde Osmanlı Devleti, yeni kurulan bu cumhuriyete dış baskıların da etkisiyle olumlu bakmıyordu. Buna ilaveten İstanbul’daki siyasi iktidar kavgası ve kargaşası Batı Trakya’da böyle bir bağımsız devletiyle ilgilenme olanağını ortadan kaldırmıştı. Bunun üzerine Sadrazam Sait Halim Paşa hükûmeti, “Batı Trakya Geçici Hükûmeti” üzerine baskı yaparak bölgenin boşaltılmasını sağladı. Nitekim 29 Ekim 1913 tarihinde imzalanan İstanbul Antlaşmasıyla Osmanlı hükûmeti, Batı Trakya’yı bütünüyle Bulgaristan’a bırakmıştır. “Batı Trakya Bağımsız Hükûmeti”‘nin toprakları, General Lazarof komutasındaki Bulgar kuvvetlerince 30 Ekim 1913 tarihine kadar tamamen işgal edilir ve bu devlet sona erer. Böylece Ağustos 1913’ün ilk günlerinde, Batı Trakya’da büyük ümitlerle başlayan bu kurtuluş mücadelesi de üç ay sonra Ekim sonlarında acı bir düşkırıklığı ile sona erdi. Bölgede bir yoğunluk oluşturan Türkler ve yüzyıllardır Türk hakimiyeti altında kalan bu topraklar da Makedonya gibi hudutlar dışında bırakıldı. 1912 Ekiminde başlayan, sonradan Romanya’nın da katılmasıyla bütün Balkanları kapsayan büyük kavga, Ağustos 1913’de yani 10 ay gibi kısa bir süre sonunda bitti. Bu büyük kavga neticesinde mirastan en büyük payı Yunanistan aldı. Osmanlı Devletinin Balkanlardaki 5 vilayeti, Selanik, Manastır, Kosova, Yanya ve İşkodra’nın paylaşılması sonucunda; ?• Yunanistan: 50. 000 km², toprak ve 1. 600. 000 nüfus; ?• Sırbistan: 30. 000 km², toprak ve 1. 200. 000 nüfus; ?• Bulgaristan: 18. 000 km², toprak ve 1. 000. 000 nüfus; ?• Karadağ: 5. 000 km², toprak ve 150. 000 nüfus kazandılar. Ayrıca Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti ve İşkodra’yı da topraklarına kattı. Balkanlı diğer uluslar, büyük mirası aralarında pay ederken ve Makedonya’yı adeta yutarlarken, buranın asıl sahibi olan Makedon halkından hiç bahsedilmedi. Ege adaları hakkında, büyük devletler Londra’da Şubat 1914’de şu esasları tespit ettiler: Meis hariç İtalya’nın işgal ettiği adalar onda; İmroz, Bozcaada hariç diğerleri Yunanistan’da kalacaktı. Ancak bu karar hukuki bir neticeye bağlanamadan Birinci Dünya Savaşı başladı. Bayraktaki siyah Balkanlardaki zulmü temsil etmektedir. Yeşil İslamı, Ay Yıldız Türklüğü temsil etmektedir.