29 Ocak 1988 tarihi birlik ve beraberlik içerisinde Batı Trakya Türk Azınlığı’nın yapılan haksızlıklara hep bir ağızdan “Dur!” dediği, demokratik tepkilerini bütün dünyaya duyurduğu bir gündür. Bu önemli gün, toplumumuz için bir dönüm noktasını oluşturmaktadır. Yıllar geçse de unutulmaması ve unutturulmaması gereken bu günde Batı Trakya Türkleri dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar bu günü bird aha yaşamamak için demokratik bir şekilde tepkilerini dile getirmelidirler. Batı Trakya Türkleri, demokrasi ve insan haklarına inanan ve saygı duyan, aynı zamanda da kendisine uzatılacak bir saygılı eli sıkmak için halen haber bekleyen bir sakin toplumdur. Saygısı sergilemiş olduğu sakinliğinde ve uysallığında gizlidir. Uzun yıllar hakaretlere mahruz kalmasına rağmen, haklarının göz göre gasp edilmesine rağmen, inandığı demokrasi yolundan sapmadan vatandaşı olduğu ülkesinde yasalara saygılı bir şekilde yaşamaya devam etmektedir. Ancak, 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Andlaşması ile Yunanistan’a emanet edilen Batı Trakya Türk Azınlığı, aradan 87 yıl geçmesine rağmen halen hak, hukuk mücadelesi vermektedir. Bir asır denilebilecek kadar zaman içerisinde tüm haklarıyla yönetilmek üzere Yunanistan’a emanet edildiği günden bu güne kadar, tüm Yunan vatandaşları gibi eşit şekilde gerektiği ilgi ve alakayı göremediği de günümüzde halen cereyan eden olaylarla görülmektedir. ınsan haklarının dünyada ön planda olduğu bir dönemde, Avrupa ülkesi olan Yunanistan’da yaşayan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın, kendisine Andlaşmalarla tanınan haklar kapsamında seçmiş olduğu Müftülerin Yunan devleti tarafından tanınmamış olması, ıskeçe, Gümülcine, Dedeağaç’ta Vakıf idarelerinin halen esaret altında bulunması, eğitimin her geçen gün kötüye gittiği gözönünde bulundurulduğunda, Yunanistan’ın 87 yıllık bir süreç içerisinde üzerine düşen yükümlülükleri gerektiği şekilde yerine getirmediği apaçık ortadadır. ışte 29 Ocak 1988 tarihi de bu sıkıntıların patlama noktasına geldiğinin bir göstergesidir. Bu doğrultuda bundan sonra yakın gelecek içerisinde anavatan Türkiye ile vatanımız Yunanistan arasında başlayan yakınlaşma sürecinden batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı da gerektiği şekilde ele alınmalı ve ıstanbul Rum Azınlığının da hakları gözönünde bulundurularak bu iki azınlık parlak günler yaşamalıdır. Bunu da sadece ve sadece anavatan ve vatan konuşarak birlikte başaracaklardır. Batı Trakya Türklerinin kanısı şudur ki, Okyanus ötesi sözde insan hakları savunuculuğuna soyunan güçlerin, bizleri sadece kendi çıkarları için hatırladıklarıdır. Biz Türkler ile Yunanlılar, 600 yılı aşkın bir süre ekmeğimizi aşımızı, sızımızı birlikte yaşamış, sevincimizi birlikte kutlamış, acımızda göz pınarlarımızdan akan yaşlarla birlikte yaşamışız. Bugün neden başarmayalım? ınancımız odur ki, önümüze birileri tarafından sürülen sözde sorunlar aslında her iki ülkeyi yakınlaştırmamak için yapılan stratejik bir taktiktir. Malesef başta ülkemiz Yunanistan iyi komşuluk ilişkilerini dikkate almadan Batılı ülkelerin oyunlarına kanarak bu günlerin olumsuzluklarına kadar ulaşmıştır. Halen geç değildir derken, bizleri yönetenlerin her iki halkın verdiği olumlu mesajları almaları bizleri yarınlara daha iyi şartlarda götürecektir. Eğer bu önümüze gelen fırsatları değerlendiremezsek tarih hepimizden bir gün hesap soracaktır. 29 Ocak’lar Batı Trakya Türkleri açısından artık geride kalsın, zihinlerimizde birlik ve beraberliğimiz için yaşatalım, ancak yaşanmasın. Birlik Gazetesi Sahibi ılhan TAHSıN AHMET