Yunanistan’ın BM’ye gönderdiği mektupta, “Yunanistan, Türkiye ile uluslararası hukuk kuralları temelinde diyaloğu sürdürmeye hazır.” İfadeleri yer alıyor.
Yunanistan’ın Birleşmiş Milletler’deki (BM) Daimi Temsilcisi Büyükelçi Maria Theofili, 16 Şubat tarihli Birleşmiş Milletler BM Genel Sekreteri’ne yazdığı bir mektupta, Türkiye’nin 2020 yazında Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın egemenlik haklarına yönelik suçlu davranışının neden olduğu dikkatleri başka yöne çekmeye çalışmakta ısrar ettiğini söyledi.
Mektupta, Türkiye’nin Ege’de sıcak bir çatışmanın yaşanması için elinden gelen her şeyi yaptığını, Temmuz-Kasım ayları arasında Adalar Denizi’nde yaşananların kışkırtıcı bir duruş olduğunu ve yaşananlar “üzücü olaylar” olarak nitelendiriliyor.
Büyükelçi Maria Theofili’nin mektubu, Türkiye’nin BM’deki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu tarafından 14 Ekim 2020 tarihinde gönderilen mektuba yanıt olduğu belirtiliyor.
Yunanistan’ın mektubunda, Kasım 2019’da Libya ile Türkiye arasında deniz bölgelerinin sınırlandırılmasına ilişkin Mutabakat Muhtırasının imzalanmasıyla, Doğu Akdeniz’deki deniz bölgelerinde Yunanistan’a ait olan adalarının haklarını tamamen göz ardı ettiği ve bunun da Deniz Hukuku’nun açık bir ihlali olduğu ileri sürülüyor.
Aynı zamanda Atina, Ağustos 2020 gibi erken bir tarihte keşif temasları çerçevesinde Türkiye ile diyalog başlatmaya hazır olduğunu vurguluyor. Ancak Ankara’nın, Yunanistan’ın Mısır ile Münhasır Ekonomik Bölge’nin (MEB) sınırlandırılması için imzalanan anlaşmayı bir bahane olarak kullandığına vurgu yapılıyor.
Buna ek olarak, Yunanistan Daimi Temsilcisi Büyükelçi Maria Theofili’nin mektubunda, Lozan ve Paris Antlaşmalarının hükümlerine atıfta bulunarak, Yunanistan’ın karasularını genişletilmesi durumunda “Casus Belli” (Savaş Nedeni) de dahil olmak üzere, Türkiye’nin adaların askerden arındırılmasına yönelik itirazlarına doğrudan yanıt veriyor ve Türkiye’nin sergilediği bu duruşun diyalog için bir güven ortamı oluşturmaya ters düştüğünü belirtiliyor.
Aynı zamanda, Yunanistan’ın Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın zorunlu yargı yetkisini kabul etmesine ilişkin Türkiye’nin tutumu ikiyüzlü olarak nitelendirilmektedir. Mektupta, Yunanistan’ın keşif müzakerelerini sürdürmeye hazır olduğu da vurgulanıyor. Ancak Türkiye’nin, Yunanistan’a ait olan adaların statüsüne ilişkin olarak talep ettiklerini (Adaların silahsızlandırılması), sırasıyla deniz ve hava yoluyla 6 ve 10 deniz mili ile ilgili olarak mantıksız bir şekilde Türkiye’nin Yunanistan’ı tehdit ettiği “Casus Belli” hatırlatmaktadır ifadeleri kullanılıyor.
Büyükelçi Maria Theofili’nin mektubunda, “Ayrıca Yunanistan’ın Ege’de kıta sahanlığının sınırlandırılması konusundaki anlaşmazlığının adli çözümünden yana olduğunu da unutmamalıyız ve bu nedenle 1976’da Yunanistan bu anlaşmazlığı Uluslararası Adalet Divanı’na sundu.” Mektupta Türkiye “Mahkemenin yargı yetkisini ne kabul etti ne de huzuruna çıktı” ifadesi yer alıyor.
Son olarak mektupta, “Yunanistan, Türkiye ile uluslararası hukuk kuralları temelinde diyaloğu sürdürmeye hazır. Bu durumda Yunanistan, her iki tarafın da yapıcı işbirliği için iyi niyet ve kararlılıklarını göstereceğine dair samimi bir umutla altmış ikinci tur keşif görüşmelerine geçecektir”. İfadeleri kullanılıyor.
