Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Nikos Kocias, twitter hesabından yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs meselesine yönelik yeni bir Komite kurduklarını ve Komitenin 40 kişiyle çekildiğini ve birkaç gün içinde bu rakamın 85 kişiye ulaştığını belirtiyor.
Kocias paylaşımında, “Birkaç gün içinde 40 asker, diplomat, üniversite Profesörü, gazeteci ve çok sayıda şahsiyet tarafından kurulan Komitenin şu an 85 üyesi var.” İfadelerini kullanıyor.
Nikos Kocias sonrasında ise, Kıbrıs meselesinin çözümü çerçevesinde gerçekleştirilmesi planlanan gayriresmi beşli konferans öncesinde, Yunanistan’da yeni kurulan çiçeği burnunda Kıbrıs-Yunanistan Dostluk ve Destek Komitesi bir açıklama yayınladı. Açıklamada Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın beş ana eksen üzerinde hareket etmesi konusunda uyarılarda bulunuyor.
Kıbrıs-Yunanistan Dostluk ve Destek Komitesi’nin açıklaması aynen aşağıdaki gibidir:
“27-29 Nisan tarihleri arasında yapılması planlanan gayri resmi beşli toplantı basit bir hazırlık süreci değil, tam tersine, özellikle Erdoğan’ın Kıbrıs’taki “iki devlet” hakkındaki küstah sözlerinden sonra çok önemli bir siyasi karaktere sahiptir.
Gayri resmi ve koşulsuz beşli toplantı, prosedürel bir toplantı değildir ve bu nedenle Kıbrıs Cumhuriyeti için tuzak ve tehlikelere gebedir. Türkiye, tüm adayı ve tabii ki Kıbrıs’ın deniz içi ve deniz dışı zenginliklerini egemenliği altına alarak bir konfederasyon rejimi empoze etmek istiyor.
Yunanistan ve Kıbrıs hükümetleri, İngiliz politikasının bir kısmının Kıbrıs Cumhuriyeti’ne şantaj yapmak ve bu planlara “teslim” etmek için gösterdiği çabalara son vermelidir. Aynı zamanda, iki hükümet, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyelerinin beşli sürece katılımı konusunda ısrar etmelidir.
Komisyon, ciddi müzakerelerin yeniden başlatılması için aşağıdaki 5 koşulu hayati olarak değerlendirmektedir:
Birincisi, Yunanistan’ın garantisiz ve yabancı askerler olmadan Kıbrıs’ta normal bir devlet önerisinin Crans Montana’da söylendiği vede kabul edildiği gibi, Rum tarafı BM Genel Sekreterliğinin pozisyonundan sapmamalıdır.
İkincisi, Güvenlik Konseyi üyesi devletlerin ve onların toplumlarına yönelik Kıbrıs sorununun gerçek doğası üzerine dinamik bir aydınlanma kampanyasını yoğunlaştırarak, Türk tarafının sürekli kışkırtıcı ve yasadışı eylemleri ile uluslararası hukukun ve BM tüzüğünün ihlali dahil olmak üzere, (sözde devlet ilanı, Varosia’ya (Maraş) yerleşme girişimi, sahada oldu-bittilerin yaratılması, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarının ihlali, vb.), detaylı bir şekilde anlatılmalıdır.
Üçüncüsü, herhangi bir çözüm, Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin Avrupa Birliği vatandaşları olarak uyum ve refah içinde yaşayacakları, egemenliğe sahip bir Kıbrıs devletinin kurulmasına dayanmalıdır. Tamamen Avrupa Birliği hükümlerine dayalı bir çözüm uygulanmalı ve Avrupa hukuku hükümleri dışında bir çözüm olmamalıdır.
Dördüncüsü, Ankara’nın zalim otoriterliği, demokratik haklarının ihlali ve demografik, sosyal ve kültürel özelliklerinin değişmesi ile karşı karşıya kalan Kıbrıslı Türklere her türlü desteğimizi ve dayanışmamızı ifade ediyoruz.
Beşincisi, Yunan hükümeti Kıbrıs sorununu, yani daha geniş Helenizm’i bir yük olarak görmekten vazgeçmelidir. Sağın ellili yıllarda sahip olduğu algısı gibi.
Yunanistan bu eksenlerde, Kıbrıs sorununun adil bir çözümüne ve Megalonisos’un (Büyükada) askeri işgal güçleri ve garanti rejimi olmadan, nihayetinde refaha katkıda bulunacak normal bir devlete dönüştürülmesi için, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin mücadelesine ve Kıbrıs’ın tüm yasal sakinlerine destek olmalı ve yardım etmelidir.
Kıbrıs-Yunanistan Dostluk ve Destek Komitesi.
