Başbakan Kiriakos Miçotakis, Selanik merkezli Makedonia gazetesinin Pazar günkü ekine özel bir röportaj verdi. Miçotakis röportajında Türkiye ile ilişkilere de değindi.
Başbakan Miçotakis, son dönemde Türkiye’ye yaptığı ziyareti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin sonuçlarını olumlu değerlendirerek, Atina ile Ankara arasındaki ilişkilerde “yeni normalleşme”den söz ediyor, ancak kıta sahanlığı ve MEB konularında temel farklılıkların halen devam ettiğini de belirtiyor.
Miçotakis’in söyledikleri özetle şu şekilde: “Öncelikle Ankara gezisinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmenin amacına ulaştığını söylüyorum. Ziyaretimin ertesi günü bir Türk gazetesinin ‘Ege’de çok güzel bir gün’ diyen manşetine katılıyorum. Böyle güzel günleri bütün bir zamana dönüştürmek bizim elimizde. Yakınlaşma sürecinin her üç alanında da olumlu adımlar atıldı. Bunun da ilerleyen günlerde Yunan toplumu tarafından olumlu karşılandığını düşünüyorum.
Ancak ayrıntılara girmeden önce önemli olduğunu düşündüğüm bir hususu belirteyim. Son zamanlarda mahallemizde olup bitenleri düşünürseniz, Yunanistan ile Türkiye arasında yaşananlar olumlu bir örnek: İki komşu ülke olarak aramızda ciddi farklılıklar var, sadece tarihsel değil, aynı fikirde olmasak da tartışmayı başardık. Ve parmağımızı her zaman tetikte tutmak yerine, her iki tarafın da yararına olacak şekilde bir arada yaşamanın yollarını düşünelim. Bu, Avrupa’daki ve bölgedeki pek çok halkın imreneceğine inandığım bir gerçek. Ukrayna ve Balkanlardan tabii ki Ortadoğu’ya kadar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmemde de bu yaklaşımı sürdürmesini takdir ediyorum. Bir yandan siyasi diyalog kendi ritmine sahip, kendi diplomatik stratejisini izliyor. Kamuoyuna çok fazla açıklama yapılmadan. Ancak üzerinde anlaşmaya varılan bir Yol Haritasına dayanarak yavaş ve istikrarlı bir şekilde çalışıyoruz.
Öte yandan adlandırılan pozitif gündemin sonuçları da daha görünür hale geliyor: Geçtiğimiz Aralık ayında Atina’da mutabakata varılan Yunan-Türk İş Konseyi’nin resmi kuruluşu açıklandı. Ve aslında bunun, Yunanistan ile Türkiye arasındaki ticaret ve yatırım alanlarındaki işbirliğini genişletmenin ne kadar mümkün olduğunu gösteren, İstanbul’da düzenlenen çok başarılı bir iş forumunun ardından yapılmış olması önemli. Hedefimiz Sayın Cumhurbaşkanıyla da belirttiğimiz gibi ikili ticaretimizin bugünkü 5,8 seviyesinden 5 yılda 10 milyar dolara ulaşmasıdır.
Ayrıca Sağlık ve Sivil Koruma alanlarında da ortak eylemler yapılması konusunda mutabakata vardık. İklim Krizini ilk yaşayan bizim kuşağımızdır. Doğal afetlere karşı savunma ve acil durumlarda özellikle komşular arasında olması gereken dayanışma hepimizi ilgilendiriyor.
Elbette göçü de tartıştık; koordinasyon halihazırda göç akışlarının sınırlandırılmasına yol açtığı için aslında ilerleme var. Vize kolaylığının da eklenmesiyle Türk ziyaretçiler 10 Yunan adasını 7 gün boyunca ziyaret edebilmesi son ayların olumlu bir başarısı.
Başka bir deyişle, gündelik gerçekliğin ihtiyaçlarını karşılayacak yeni bir “normallik” inşa etmekten bahsediyorum. Günümüzde iki halkın yaşamlarını iyileştirmeye hizmet eden şey. Ancak komşu ülkeyle tek temel farkımızın devam ettiğini de göz ardı etmiyor: Kıta sahanlığının ve MEB’in, yani Ege ve Doğu Akdeniz’in çizilmesi. Ancak bu sorun Uluslararası Hukuk ve Deniz Hukuku temelinde çözülene kadar bugüne de cevap vermemiz gerekiyor. “Düşük seviyeli politika” olarak adlandırılan konularda kaydedilen ilerlemeler, Ege’nin her iki yakasındaki vatandaşların yaşamları açısından büyük önem taşıyor. Bu bakımdan ziyaretimin ertesi günü bir Türk gazetesinin “Ege’de çok güzel bir gün” diyen manşetine katılıyorum. Böyle güzel günleri bütün bir mevsime dönüştürmek bizim elimizde.