Avrupa ınsan Hakları Mahkemesi’nin Fener Rum Patrikhanesi’ne iadesine karar verdiği Büyükada’daki Rum Yetimhanesi’nin tapusu dün Rum Patrikhanesi adına tescil edildi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti AıHM kararına saygı duyarak kararı uyguladı. Ancak Batı Trakya Türkleri olarak yaşadığımız ülke Yunanistan ıTB davasında AıHM tarafından mahkum edildi ama ne hikmetse AıHM’nin kararına saygı duymadı ve uygulamıyor. Buna benzer daha birçok uygulama ve haksızlıklar yıllarca Yunanistan’ın mahkeme koridorlarında git gel oyalama taktiği, iç yargı oyalamasıyla Türk Azınlığın elinde olan mallar bir bir alınıyor. Yanlış anlamadınız, evet Türk Azınlığın malları Yunan devleti tarafından alınıyor. Örenekler; 1- Gümülcine’nin Kuzeyinde Semetli köyü altındaki Türklere ait araziler askeriye eğitim alanı ve tatbikat alanı için yıllar önce alındı. Binlerce dönüm arazi Türklerin elinden gitti. 2- Yaka tarlaları yıllar önce gereğinden fazla alındı ve üzerine dünyanın en büyük araziye sahip üniversitesi kuruldu. Halen günümüzde bu tarlaların sahiplerinin bir kısmı paralarını almadılar. Konu rafa kaldırıldı. 3- Yunan devleti tarafından Gümülcine’de Vakıf ıdaresi’ne ait taşınmaz mallara devlet tarafından ipotek koyuldu. Gerekçe, Vakıf ıdaresinin devlete vergi borcu varmış. Bu borç nasıl oluşmuş, kimler tarafından oluşturulmuş bilen yok. Bakoyianni Dışişleri bakanı olduğu dönemde borcun silindiğini söyledi ancak halen bu konu açıklığa kavuşturulmadı. Tayinli Müftü Meço Cemali ve tayinli Vakıf ıdaresi’nden çıt yok. Borç var mı? Yok mu? Silindi mi? Silindiğine dair belge var mı? Kimsenin haberi yok. Bu suskunluğu yine devlet yarattı. Tayinlilere “konuşmayın” dedi ve hakikaten konuşan yok. Alan memnun, satan memnun misali yürüyor. Batı Trakya’da durumumuzdan bazı örnekler. 4- ıskeçe’de Emirler Tekkesi’ni yıktılar, mezarlığı söktüler, üzerine Avrupa’dan aldıkları paralarla Spor salonu yaptılar. 5- Taşlık bölgesinde “Hıdır baba Türbesi” manastıra çevrildi “Aya Yorgi” manastırı oldu. Kimseden çıt yok. 6- ıskeçe’nin ova bölgesinde Beyköy’de Musaoğulları Türbesi yerle bir edildi ve yerine “Agios Georgios” manastırı dikildi. 7- ıskeçe bölgesinde Fıçırlı köyü mezarlığı hayvan besiciliği yapan bir Yunanlı tarafından tel örgü içerisine alındı ve mezarların üzerinde hayvanlar dolaşıyor kimsenin umurunda değil. Yunan hukuku ise asla görmüyor. 8- Gümülcine’ye bağlı Yanıkköy’de “Han Tarlaları” olarak bilinen arazi üzerine Kilise yapıldı, Selanik’teki özel bilirkişi grubu ve dolayısıyla da mahkeme araziyi Ormaniye arazisi ilan etti. Bu 10 yıl önce olmadı, 2010 yılı yaz aylarında yaşandı. 9- Celal Bayar Yurdu üzerinden şehir planı geçti. 10- Sırada neresi var dersiniz? Evet, bu yukarıda yazdıklarım gazeteyi hazırlarken aklıma gelenler. Daha neceleri vardır eminim ama araştırmak gerekir. Batı Trakya’da tüm bunlar yaşanırken ınsan Haklarına, Azınlık haklarına saygılı T.C.Devleti bir büyüklük göstererek gerekeni yaptı ve alkışlamak lazım. ıstanbul gibi bir yerde 23 bin 255 metrekare geri iade ediliyor, ama Batı Trakya’da bir dönüm kiraz tarlası geri verilemiyor. ışte aradaki farkı da burada. Bakalım ıstanbul, Adalar ılçesi Maden Mahallesi Hristos Manastırı Mevkii’ndeki 23 bin 255 metrekare yetimhane süreci nasıl yaşanmış ve tapu nasıl alınmış. Avrupa ınsan Hakları Mahkemesi’nin Fener Rum Patrikhanesi’ne iadesine karar verdiği Büyükada’daki Rum Yetimhanesi’nin tapusu dün Rum Patrikhanesi adına tescil edildi. Sahibi kısmında “Rum Patrikhanesi” yazan tapuyu alıp Patrik Barşolomeos’a götüren avukat Cem Sofuoğlu, süreci hukukun üstünlüğü ve insan hakları açısından önemli bir başarı olarak değerlendirdi. Sofuoğlu, sürecin benzer durumdaki azınlık vakıflarının taşınmaz malları için emsal teşkil ettiğini söyledi Fener Rum Patrikhanesi’nin avukatı Cem Sofuoğlu, dün saat 10.15’te tekneyle Büyükada’ya gitti. Adalar Kaymakamlığı içindeki Adalar Tapu Müdürlüğü’nde Sofuoğlu’nu AıHM’de davayı takip eden avukat Yiannis Ktistakis karşıladı. Tapu dairesine giden iki avukat yaklaşık 20 dakikada işlemleri tamamlayarak yetimhanenin tapusun aldı. Sofuoğlu, yetimhanenin 1903 yılında Rum Patrikhanesi adına tescil edildiğini belirterek, “1929’da buradan kadastro geçerken tekrar Rum Patrikhanesi adına tescil edilmiş. 2005 yılına kadar mülkiyet Rum Patrikhanesi adına devam ediyordu. 2005 yılında mahkeme kararıyla bu mülkiyeti kaybetmişti. şimdi tekrar mülkiyetine kavuşmuş oldu” dedi. ıNSAN HAKLARI BAşARISI Sahibi kısmında “Rum Patrikhanesi” yazan tapuyu gazetecilere gösteren Cem Sofuoğlu, şunları söyledi: “Beş sene önce patrikhane sahibi olduğu bu mülkiyeti kaybetmişti. şimdi tekrar eski mülkiyetine sahip oldu. Bu hukukun üstünlüğü, insan hakları açısından önemli bir başarı. Kaybolmuş bir hak yasal süreç sonucunda tekrar sahibine geri gelmiş oldu. Tamamen yasal süreç takip edildi burada. Bu da ülkemiz açısından önemli bir gelişme. Bir ilk olan bu sürecin devamını diliyorum. Burada kalmasın. Devamının geleceğine ilişkin güzel duygular besliyorum. Buna inanıyorum. Bu bir bayram değil bizim için kaybolmuş bir hakkın dört sene sonra geri gelmesidir.bunu da patrikhane olarak böyle değerlendiriyoruz. Çok abartılacak bir şey değil. Bir hak sahibine geri ulaşmış oldu. Tapumuzu aldık. Tapuyu Patrik hazretlerine takdim edeceğim ve benim görevim sona erecek” MAHKEME KARARI UYGULANDI Bir gazetecinin “Yetki sorunu nasıl çözüldü?” sorusuna, Sofuoğlu, “Yetki sorununu hallettik. Tapu müdürü mahkeme kararını yerine getirdi. Mahkeme tapuya talimat yazdı. Kararda zaten Rum Patrikhanesi adına devir ve tesciline hükmedilmiştir diyordu. Bunu yerine getirdiler. Müdür bey de biz mahkeme kararını yerine getiriyoruz dedi. Öyle oldu zaten. Fiilen hem mahkeme hem tapu tüzel kişiliği tanımış oldu” cevabını verdi. iıLGıLı KARAR EMSAL Bir gazetecinin benzer yerlerin durumunu sorması üzerine, Sofuoğlu, “Benzer durumda olan yerler var. Bozcaada’da da 3 tane gayrimenkul var. Oradaki Rum Vakfı’na ait kilise ve manastır gayrimenkuller ve mezarlık. Aynı karar var. Yetimhaneyle ilgili karar emsal. Bu kararı o davalarda sundum. Benzer durumdaki azınlık vakıfları da bu örnek karardan faydalanacaklardır” dedi. YETıMHANE HARAP DURUMDA Yetimhanenin önünde gazetecilere tapuyla poz veren Sofuoğlu, daha sonra tapuyu Fener Rum Patriği Barşolomeos’a sundu. Gazeteciler, yıkılma tehlikesi olduğu gerekçesiyle yetmihanenin içinde alınmadı. ıstanbul, Adalar ılçesi Maden Mahallesi Hristos Manastırı Mevkii’ndeki yetimhane 23 bin 255 metrekare üzerine kurulu. Tapuda, satış bedeli 0 (sıfır) olarak yer aldı. Tapuda ahşap Rum Eytam Hanesi olarak geçen gayrimenkulun edinme sebebi kısmında ise “Tamamı Büyükada Rum Erkek Yetimhanesi Vakfı adına kayıtlı iken Adalar Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/116 Esas ve 2010/206 karar sayılı kesinleşmiş ilamı gereğince Rum Patrikhanesi adına tescil işleminden” denildi. Tapu sahibi kısmında ise “Rum Patrikhanesi” yazıldı. 1964’TEN BU YANA BOş 1898’de bir Fransız şirketin otel olarak inşa ettiği, dünyanın ikinci Avrupa’nın en büyük ahşap yapısı olma özelliğini taşıyan binanın kullanım hakkı, 1903’te cemaate ait Büyükada Rum Erkek Yetimhanesi Vakfı’na devredildi. 1935’te Vakıflar Kanunu’yla, yetimhanenin tüzel kişiliği tanındı. 1936’da Vakıflar’a devredilen bina, 1964’te Kıbrıs krizinde devlet tarafından boşaltıldı ve o tarihten sonra kullanılmadı. AıHM ıADE KARARI VERMışTı Avrupa ınsan Hakları Mahkemesi (AıHM) Fener Rum Patrikhanesi’nin Büyükada’daki Rum yetimhanesi hakkında açtığı davada geçen haziran ayında yetimhanenin 3 ay içinde patrikhane’ye iade edilmesi kararını verdi. Vakıflar Genel Müdürlüğü Meclisi de, karanın Türkiye’ye ulaşmasının ardından toplanarak AıHM kararına uygun olarak yetimhanenin Patrikhane’ye devrine oy birliğiyle karar verdi. Yetimhane binasının uluslar arası bir çevre enstitüsü olarak kullanılması planlanıyor.