Başbakan Yardımcısı Thanasis Kontogeorgis, Yunan Devlet Radyosu’nun (ERT) Birinci Programı 91.6 ve 105.8 “Sabah Rotaları” programında gazeteci Vasilis Adamopulos’un sorularını yanıtladı.
Başbakan Yardımcısı Kontogeorgis, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile NATO Zirvesi toplantısı aralarında görüşüp görüşmeyeceği sorusuna, “önceden planlanan hiçbir şey yok. İkili temaslar kapsamında, NATO Zirvesi toplantı aralarında eğer bir görüşme olursa, tabii ki her zaman olduğu gibi bu görüşmeye ilişkin her şey resmi olarak duyurulacaktır” yanıtını verdi.
Son dönemde eski Başbakanlardan Antonis Samaras ve Kostas Karamanlis tarafından sert bir şekilde eleştirilen Türk-Yunan ilişkilerinde uygulanan hükümet politikasına ilişkin olarak kendisine yöneltilen soruya Kontogeorgis şu yorumu yaptı:
“2019 yılından itibaren birçok aşamadan geçtik. 2020 yılı başlarında Trakya’daki (Batı) kuzey sınırımızda yaşananlar Yunan tarafının başarılı bir şekilde üstesinden geldiği mücadeleyi yaşadık. Daha sonra da denizlerimizde, Ege’de huzursuzluklar yaşadık.
Bölgemizde yaklaşık bir yıldır var olan suların sakin kalmasının herkesin çıkarına olduğunu düşünüyorum. Çünkü görüyorsunuz ki yaşanan zorluklar NATO için olduğu kadar, komşularımız için, Doğu Akdeniz için de kritik önem arz ediyor.
Dolayısıyla bu bağlamda Türkiye ile ilgili konuşmalar ve yaklaşım da sürüyor. İki ziyaret vardı. Yıl sonunda Ankara’da Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantısı var. Güven Artırıcı Önlemlere ilişkin görüşmeler devam ediyor.
Açıkçası, Kuzeydoğu Ege’deki adalarımızda da gelişen, expres vizeli bir işbirliği çerçevesi var ve adalarda Türk vatandaşlarından da yoğun bir trafik varmış gibi görünüyor. Açıkçası çizgiler belirgin ve Yunan hükümetinin tutumu biliniyor. Dolayısıyla bu bağlamda biz ilerlemek istiyoruz, çünkü bölgede sükunetin sağlanmasının herkesin çıkarına olduğunu düşünüyorum.
Yunan hükümetinin uzun zamandır izlediği strateji ve politika, Yunanistan’ın daha geniş uluslararası çevredeki tutumunun anlaşılmasıyla meyvesini veriyor. Bu durum, ülkenin hem ABD hem de diğer ülkelerle imzaladığı ikili anlaşmalara da yansıdı.
Bu bağlamda ülke ve Başbakan, ülkenin caydırıcı potansiyelini güçlendirmek için elinden geleni yapıyor. Saf değiliz. Şu anda ülkenin savunma kapasitesinin yanı sıra, diplomatik cephaneliğimizi de güçlendirdiğimiz bir süreçten geçiyoruz ve bu bağlamda sadece ekonomik nedenlerle değil, bölgede sükûnetin sağlanmasını arzu ediyoruz.”