Yunan devleti, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın yoğun tepkilerine aldırış etmeden „Tayinli Din Adamı” uygulamasını hayata geçirmeye yönelik yaptığı çalışmalar devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda milletvekili İlhan Ahmet ve o dönem danışmanlarından biri olduğu iddia edilen Abdülhalim Dede’nin ortaya attığı söylenen ve Evripidis Stilyanidis’in de desteklediği iddia edilen maaşlı ve sigortalı devlet memuru imamlar konusu bu günlerde azınlığı germeye başladı. Yıllardan beri, Gümülcine’de Yunanistan’ın tayin etmiş olduğu müftü Meço Cemali ve müftülük çalışanlarının hummalı bir çalışmasıyla devam eden camilerde olan imamların devlet memuru olma yönünde çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Bu çalışmalar devam ederken olumsuzluklarıda beraberinde getiriyor. Geçtiğimiz günlerde Gümülcine Yenice Mahallede yaşayan Türkler camide toplanmış ve bu konuyu görüşmüşler. Mahalleli „biz tayinli devlet memuru imam istemiyoruz” derken, bazıları buna karşı çıkmış ve cami içerisinde istenmeyen olayların yaşandığı belirtiliyor. Böylece Batı Trakya Türk Azınlığı bir kez daha kendi içerisinde karıştırılmak isteniyor ve „Tayinli Din Adamı” konusunun bundan sonra diğer bölgelerde de kargaşa yaratması bekleniyor. Azınlık insanının beynini karıştırmak isteyen Yunan devleti, imamlara adeta „rüşvet” denilebilecek bir para karşılığı kendilerini sözleşmeli memur statüsüne sokmak istemesi azınlık tarafından tepkilere mahruz kalıyor. Peki gerçek anlamda bu konuyu kim gündeme getirdi? Kim ne için bu olayın üzerinde duruyor? Yıllarca tüm köylerde köylü kendi imamını aç bırakmamış, susuz bırakmamış maaşını ödemiş ve halen ödemeye devam ediyor. Şimdi ne oldu da Yunan devleti Batı Trakya Türk Azınlığı’nın kimliğini inkardan sonra kutsal mekanların içine girmeye çalışıyor? Ortodoks papazların ve kilisenin içişlerine karışamayan Yunan devleti neden azınlığın camilerine göz dikti? Neden minarelerimizin yüksekliği ile uğraşıyor? Batı Trakya Türk Azınlığı neden devletten adeta „rüşvetle” „particilik” yaparak, torpil koyarak minare yüksekliğini belirleyen izini alıyor? Devlet azınlık içerisinde, „tavşana kaç, tazı’ya da tut diyor” İmamlara gelince, bu din görevlilerimiz aç mı? susuz mu? Peki din adamlarımız kimden yana? Yunan devletinin yanında mı? yoksa arkalarında saf tutan müslümanların yanında mı? Sonuç olarak soruyoruz, „LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI” Yunanistan devleti tarafından azınlığın içinden bulduğu ve kullandığı işbirlikçileriyle ortadan kaldırılmak mı isteniyor? Türkiye Cumhuriyeti, İstanbul Rum Azınlığı’nın istediği şekilde vakıflar yasası hazırlayıp, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçirirken, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın, anlaşmalarda belirtildiği gibi haklarımızı vermesi gereken Yunanistan’ın son olarak yürürlüğe koyduğu yasayla adeta camilerimize giriyor ve dinimize istediği şekilde müdahale ediyor. Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu’nun tepki gösterdiği ve 240 din adamının devlet memuru imamlar olmasına karşı çıkmasına rağmen, azınlık milletvekilleri ve belediye başkanları, idareciler susmaya devam ediyorlar. Bu suskunluk, azınlık insanını tedirgin etmeye başladı. İnsanlar camilerde birbirine karşı ağıza alınmayacak sözlerle karşı karşıya gelmeye başladı. Son olarak şu olması gerekir. Batı Trakya Türk azınlığı kendi imamını kendi camisine alacaktır, kendi müftüsünü de kendi seçecektir.