Uluslararası siyaset bilimci uzmanı Yunanlı Aleksandros Despotopoulos, CNN Yunanistan’a, Washington ile Ankara arasındaki temel sorun olan savunma teçhizatı meselesiyle ilgili diplomatik oyunun yanı sıra, Atina’nın Türkiye’ye satılacak savaş uçaklarının Yunanistan’a karşı kullanılmamasını sağlamaya çalıştığı maddeler hakkında da konuştu.
Despotopoulos’a göre Türkiye, “Şu anda Türkiye Cumhurbaşkanı’nın konsolide bir diplomatik politikası olan Doğu pazarlığını sürdürecek ve F-16’ların geliştirilmesi ve yenilerinin satın alınması nedeniyle sadece bununla kalmayacak”. İfadelerini kullanıyor. Despotopoulos, “Sayın Erdoğan’ın diplomatik oyunu kontrol etmediğini” tahmin ediyor.
Uluslararası siyaset bilimci uzmanı Yunanlı Aleksandros Despotopoulos röportajında şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Gerçekte Türkiye’nin tek önemli diplomatik zaferi, geçersiz ve yasadışı bir anlaşma olan Türk-Libya mutabakatıdır”
“Son birkaç gündeki gelişmeler az çok beklenen bir gelişmeydi. Bunu, satışla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen resmi bir mektup, ünlü “notification” (bildirim) takip edecek.
Başkan Biden, siyasi mektubuyla Türkiye Cumhurbaşkanı’na Kongre’ye baskı yaptığını, aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin İsveç’in NATO’ya kabulüne ilişkin kararının Sayın Erdoğan adına onaylanmasını sağladığını göstermek istedi. ABD Kongresi’nin eninde sonunda yeşil ışık yakacağına inanıyorum ancak süreç kolay olmayacak. Tahminim, “Türkiye’ye Jetlere Hayır” (Νο Jets fot Turkey) koalisyonu gibi birçok baskı grubu, Türkiye’ye yeni uçak satışı onaylanmadan önce sıkı yasal denetim yapılması için lobi faaliyetleri yürütüyor. Bu çekinceler Senato üyeleri ve hatta Chris Van Hollen gibi Demokratlar tarafından da dile getiriliyor. Bu kontrol kapsamında F-16’ların seviye yükseltilmesi ve yenilerin satışının, ittifak üyelerine karşı kullanılmasına izin vermeyecek koşullarla bağlantılı olacağı beklentisi de var ve bu bizi doğrudan ilgilendiriyor. Her halükarda F-16’ların satışı, ABD yasama organı üyelerinin rızası olmasa bile, Amerikan Başkanının kararıyla gerçekleşebilir.
“Doğu tipi açık pazarlığın, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın artık konsolide edilmiş bir diplomatik politikası olduğunu düşünüyorum ve bu politika, F-16’ların modernizasyonu ve yenilerin satın alınması nedeniyle burada kalmayacak. Sayın Erdoğan’ın açıkça ve çoğu zaman nezaketsizce müzakere etmekten çekinmediğini söyleyebilirim. Almanya’ya yaptığı son resmi ziyarette, Holokost’a ilişkin açıklamalarıyla Şansölye Soltz’u nasıl zor durumda bıraktığını hepimiz hatırlıyoruz. İsrail’i ve Sayın Netanyahu’yu Gazze’deki soykırım suçlarından suçlu olarak adlandırmakta tereddüt etmedi. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın aynı yolda ilerlemeye devam edeceğini düşünüyorum.
Sayın Erdoğan diplomatik oyunu kontrol etmiyor. Ben tam tersini söyleyebilirim. Dört yıl önce Türkiye F-35’in ortak yapımcısıydı. Bugün muazzam diplomatik sermaye harcamış, hatta NATO’yu veto etme tehdidinde bulunmuşken, önceki nesil uçaklar olan F-16’ların satın alınmasındaki engeli kaldırdığı için bunu kutluyor. Aynı zamanda, Başbakan’ın (Miçotakis) siyasi dairesi müdürü Sayın Dimitris Tsiodras’ın uygun tanımını kullanırsak, Yunanistan, son derece kapalı uçak kulübü olan F-35’in girişinde bulunuyor.
Özellikle ABD’nin Tufts Uluslararası İlişkiler bölümünden lisans derecesine sahip bir akademisyenin, bu uçakların satın alınmasının sadece Yunanistan’ın an meselesi olduğu yönündeki değerlendirmesi son derece cesaret verici. Şu anda Avrupa’da sadece 120 F-35’in dolaşımda olduğunu düşünün. Ama aynı zamanda Batı’nın geri kalanıyla veya Orta Doğu’yla da Türkiye diplomatik açıdan çok büyük sorunlarla karşı karşıya. Yunanistan ve Kıbrıs (Güney) yavaş ama emin adımlarla geniş bölgemizin enerji geleceğini inşa ederken, potansiyel enerji ortakları ve İsrail ve Mısır gibi Akdenizli oyuncularla ilişkileri çok kötüden ihtiyatlıya doğru gidiyor. Ne Türkiye ne de İran Türkiye’ye şüpheyle bakıyor. Gerçekte Türkiye’nin tek önemli diplomatik zaferi, yasal Yunan-Mısır anlaşması tarafından bile etkisiz hale getirilen, geçersiz ve yasadışı bir anlaşma olan Türk-Libya mutabakatıdır.
Sayın Menendez’in yokluğu şüphesiz Yunanistan’ın çıkarlarına bir darbedir. Ancak gurbetçi topluluğumuzun bazı yöneticileri, İsrail lobisi gibi diğer aktörlerin baskı grupları ve birçok senatörün ciddi çekinceleri var ve savaş uçaklarının ülkemize karşı kullanılmaması yönünde hükümler talep ediyorlar. Türkiye’nin Ege’deki ihlalleri ve F-16 alımıyla da bağlantılı olan aşırı uçuşları konusunda ABD’de ciddi bir tartışmanın olması ülkemiz açısından büyük bir başarıdır. Böyle bir tartışma birkaç yıl önce düşünülemezdi ve hem sıcak ABD-Yunanistan ilişkilerinin hem de soğuk Washington-Ankara ilişkilerinin göstergesidir. Yunan Hükümeti’nin, Türkiye’nin Ege’deki saldırgan ihlal politikasına geri dönmemesini dilediğini ve bunu başarmak için mümkün olan her şeyi yaptığını söylemeye gerek yok. Ama gerçekçi olalım. Yunanistan, ABD’nin Türkiye’ye F-16 tedarik etmesini engelleyemez; konacak herhangi bir madde de Ankara’nın geniş kapsamlı yorumuna tabi olacaktır. ABD’nin, aşırı uçuşlar yapabilecek veya Ege’yi ihlal edebilecek Türk F-16’larını engellemek için uçak göndereceğine kimsenin inandığını düşünmüyorum.
ABD ve Batı genel olarak Türkiye’nin İran gibi ülkelerle geliştirdiği ilişkileri yakından takip ediyor. Reisi ve Erdoğan gibi iki liderin Orta Doğu’da gerilimin tırmanmasının önlenmesi gerektiği konusunda kamuoyu önünde vardığı mutabakat, savaşın olası bir şekilde uzamasından endişe duyan Amerikalılar tarafından iyi gözle görülen bir şeydi. İran ve Türkiye herhangi bir doğrudan operasyonel müdahaleden kaçındığı sürece Batı’nın onlara karşı tutumu o kadar diplomatik olacaktır.”
…χαχαχα μαλάκες ελαχιστότατοι μογγολότουρκοι που ακόμη και για λιγο ακόμη ΚΑΤΟΙΚΕΙΤΕ ΣΤΗ ΘΡΑΚΗ ΜΑΣ!!!ΜΕ ΤΟ ΠΡΩΤΟ ΜΠΑΜ ΠΟΥ ΘΑ ΔΙΑΤΑΞΕΙ ΕΠΙΘΕΣΗ Ο τουρκο γενίτσαρος ερντογάν ΘΑ ΦΥΓΕΤΕ ΚΚΩΤΣΗΔΟΝ ΑΠΟ ΤΗ ΧΩΡΑ ΜΑΣ!!!…