Ana Sayfa Yunanistan Haber Batı Trakya Türklerine Dürzi Modelinin Uygulanmasını Öneriyorlar

Batı Trakya Türklerine Dürzi Modelinin Uygulanmasını Öneriyorlar

4
0

Gün geçmiyor ki Yunanistan’daki Yunan devletine yakın yazar-çizerler, Batı Trakya Türk Azınlığı’na yeni bir kimlik aramasın, yakıştırmasın. Arayıp buldukları bu kimliklerin de Yunan devleti tarafından Batı Trakya’daki Türk Azınlığa uygulanmasını öneriyorlar.

Aslen Dedeağaçlı olan yazar https://www.viadiplomacy.gr haber portalının sahibi Yunanlı Hristiyan Petros Outsis, 25 Temmuz 2020 tarihinde kaleme aldığı yazıyı bir kez daha 22 Kasım 2020 Pazar günü yeniden gündeme getirdi ve şahsına ait twitter hesabında paylaştı.

Yaptığı paylaşımında yazının başlığı:

“Trakya’daki Yunan Müslümanları, “İsrail Ordusu’nun Dürzileri” Olabilir.”

Dürzi’ler (Suriye ve Lübnan’da yaşayan ve kendilerine özgü bir mezhepleri olan, Arap kökenli bir Müslüman topluluğu.)

Gelelim yazının Yunancadan Türkçe’ye çevirisine ve ne gibi ifadeler kullanılmış.

“Trakya’daki Yunan Müslümanları, “İsrail Ordusu’nun Dürzileri” Olabilir.”

“Karantina sırasında Ksanthi’den (İskeçe) bir arkadaşımın kızıyla skype üzerinden iletişim kurdum. Genç kız bugün on dört yaşında ve en büyük hayali sınav vermek ve Evelpidon (Yunanistan Kara Harp Okulu) okuluna girmek.

Bugün geçerli olanlarla, hayalini bir nedenle gerçekleştiremeyecek, çünkü Müslüman. Elbette bilmeyenler ve bu satırları okuyanlar merak edecek, Yunan Ordusu’nda Müslüman bir kadının subay olması mümkün mü? Cevap evet, vede aslında Yunan eğitimi ve vicdanı olan genç bir Yunan kadının rüyasını gerçekleştirmesine devlet tarafından izin verilmemesi haksızlık.

Yunan devleti özellikle son 30 yılda Trakya Müslümanları için çok şey yaptı. İlk olarak İoannis Metaksas’ın bölge için ilan ettiği yasalar önünde eşitlik, Konstantinos Miçotakis takip etti ve uyguladı. Ancak aynı devlet, Evelpidon okuluna gitmek gibi konuların kabul edilmesi için bu Yunanların benzersizliğini tüm Yunan halkına açıklamaya özen göstermedi.

Bölgedeki Türk Konsolosluğunun (Gümülcine Başkonsolosluğu) mali bağımlılığı nedeniyle 2.500 – 3.000 Müslümanı kontrol etmesi 120.000 Yunan Müslüman’ın aleyhine olamaz.

Bölgedeki Müslümanlar, özellikle köylerde, Yunan Ordusuna devasa bir saygı duyuyorlar. Birincisi, devletin kendilerine yakın olduğunu hissediyorlar, dindar insanlar, tipik yükümlülükleri içinde resmi devleti sadece günlük yaşamlarında değil, Türk Konsolosluğunun baskısında bile bir şemsiye olarak görüyorlar.

İkincisi, 4. Kolordusu’nun ve daha özel olarak İstihkam birliğinin her yıl ihtiyaç duydukları yerlere müdahale etmesidir. Tarlalarına ve hayvan damlarına giden yolların bakımı, nakliyeler ve Kolorduya ait sağlık birimleri tarafından muayeneleri günlük bir rutindir.

Bu köylerde genç bir Müslüman bayan veya erkek subayın ortaya çıkması halinde nasıl bir mesaj verileceğini herkes hayal etsin. Ve eğer şimdi bu satırları okuyanlar bir Yunan Müslümanının (Türk Azınlık insanı) Yunan Ordusunda subay olacağından sinirlenip rahatsız olmaya başlarlarsa, onlara İsraillilerin bizi bu konuda İsrailli Müslümanlarla değil, bir azınlıkla geçtiklerini söyleyebilirim.

İsrail Dürzi toplumu, İsrail devletinde Yahudi olmayan tek büyük gruptur ve çocuklarının İsrail Ordusu’nda görev yapmak zorunluluğu vardır. Son 50 yıldır topluluk Yahudi devletiyle bir kan anlaşması yaptı ve vatanını sadakatle savunurken çatışmalarda yüzlerce kurban verdi.

Dürziler İsrail Ordusu’nun en üst kademelerine kadar ulaşıyor ve ellerinde Kur’an ile savaşıyorlar. Sadece İsrail devletine değil, aynı zamanda kökenlerine de sadıktırlar. Suriye iç savaşında Suriye-İsrail sınırında yaşayan Dürziler IŞİD tarafından tehdit edildi, ancak İsrail Ordusu’ndan yüzlerce emeklinin katılımı ile katliamları engellendi.

Yani İsrailliler bir azınlığı orduya entegre etmeyi, yönetmeyi ve savaşmayı başardıysa, o zaman Trakyalı Yunan Müslümanları onlar da yapabilir. İyi bir başlangıç, bugün gerçekleşen Yunan Polisi’ne dahil edilmeleridir.

Bölgenin kalkınması için önerilerde bulunacak olan yeni kurulan partiler arası Trakya Kalkınma Komisyonu, bölge sakinlerinin güvenliğini artıran ve onları Türkiye’nin baskısından uzaklaştıran bu tür parametreleri de dikkate almalıdır.”

Petros Outsis’in yazısı aynen yukarıda belirtildiği gibi Yunan kamuoyuna sunulmuştur.

Bir de Dürziler denilen bu toplum kimdir, bununla ilgili bir yazı da aynen aşağıda paylaşılmaktadır.

Sır dolu halk Dürziler! ve inanışları

Suriye’deki sır dolu dini grup Dürziler kimlerdir neye inanırlar nasıl ibadet ederler. Liderleri nasıl ortadan kayboldu. Dürziler Şii inancından sanılıyor ama aslında bakın ne?

Dürziler kimdir?

Suriye’deki sır dolu grup olan Dürziler neye inanırlar ve nasıl ibadet ederler? Şii kökenli oldukları düşünülen Dürzilerin aslında inanış bakımından Şiilikle yakından uzaktan ilgileri yoktur.

Dürziliği kuran ve esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan ‘Hakim’in Allah’ın cisimleşmiş hali olduğuna inanırlar. Haçlı seferlerinde hıristiyanların yanında yer alan Dürziler, Hakim’i aynı zamanda ‘Mehdi’ olarak da görüyorlar ve geri döneceğine inanıyorlar.

Dünya üzerinde 2.5 milyona yakın Dürzi olduğu tahmin ediliyor. Suriye’de ise Dürziler en büyük üçüncü dini azınlık.

DÜRZİLİK NEDİR?

Dürzilik 11. Yüzyılda, Şii mezhebinin bir kolu olan İsmaililik içinden doğdu. Dürziliğin adı, Orta Asya kökenli din adamı Muhammed bin İsmail el-Derezi’den geliyor. Muhammed bin İsmail el-Derezi Mısır’daki Fatımi Halifelerinden El-Hakim’i Tanrı’nın cisimleşmiş hali olarak görüyordu. Dürziler baskı görmeyi engellemek için yüzyıllar boyunca dinlerini, sır tutarak yaşadılar.

SIR KAYBOLUŞ

Tanrı’nın cisimleşmiş hali olarak görülen El-Hakim, 1021’de gizemli bir şekilde ortadan kayboldu. Dürziler, onun kıyamet günü, evrensel adaleti sağlamak üzere yeniden ortaya çıkacağına inanıyor.

DÜRZİLERİN İNANIŞI

Dürzî inancının ana esaslarının çok az bir kısmı kamuya açıktır, inanç esaslarının çoğu herkesten saklanır. Bu biraz da uzun süre inançlarını saklamaları yüzünden gelişmiştir.dürziler-kimdir.jpg

Dürzîler Tanrı’nın birliğine inanırlar, bu nedenle kendilerini Ehl el Tevhid (Tevhid ehli – birleştiriciler) olarak anmışlardır. Kimi araştırmacıların Dürzîliği İslam’ın bâtınî akımları arasında saymalarına karşın, Dürzîliğin Sünni şeriatıyla olduğu kadar Şii-Bâtınî anlayışla da çatışan tarafları vardır.

ALLAH’IN İNSAN KILIĞINDA GÖRÜNDÜĞÜNE İNANIYORLAR

Dürzî inancına göre Allah, Yedi İmam’dan sonra Fatımî halifesi Hâkim Biemrillah el-Mansur İbnil Aziz Billah’ta Hâkim Biemrihi adıyla insan kılığında görünmüştür. Halife’nin veziri Hamza ibn Ali de onun peygamberidir. Hâkim hem Allah hem de insandır. Ancak iki türlü görünüşü vardır: Lâhûtî (Allah) ve Nâsûtî (insan). Bu iki görünüş birbirine benzemez. Akılla anlaşılamayan Hâkim birçok defa insan şeklinde görünmüş, insanlar fitne fesada başlayınca gizlenmiştir. Yeniden ortaya çıktığında Dürzîleri mükâfatlandıracak, kendine inanmayanları da cezalandıracaktır.

DÜRZİLİĞİN DÖRT ŞARTI NE?

-Hâkim’in Allah olduğuna inanmak: Hâkim, hem Tanrı hem de insandır (Lâhut-Nâsut). Bu iki nitelik birbirinden ayrılmayacak ölçüde iç içe geçmiştir. Tanrı’nın tüm işleri anlamlı ve bilgecedir. İnsan aklı O’nu ve işlerini kavrayıp tanımlayamaz. Allah, yeryüzünde birçok kez insan biçiminde zuhur etmiştir; en son olarak ta kendisini Hâkim biçiminde göstermiştir. Kötülükler ve bozukluklar ortadan kalktığında gizlendiği yerden bir kez daha ortaya çıkacak, Dürzîleri ödüllendirip inançsızları cezalandıracaktır.

-Emri tanımak: “Kaim al-Zaman” olarak da adlandırılan emir, Hamza ibn Ali’nin kendisidir. Hamza, Allah’ın ilk yarattığı, ilk cevheridir. Evren ve tüm diğer varlıklar ondan yaratılmıştır; bu nedenle Hamza, yaratıkların en onurlusu ve Allah’ın elçisidir. Dünya ve Ahiret işlerini yöneten, ceza ve ödül veren odur. Allah’ın öz nurundan yaratıldığı için, imamların imamı olup, kıyâmet gününde sevap ve ikab onun eli ile yapılacaktır. Yer, içer, el ile tutulur. Babası ve anası vardır. Karısı ve çocukları yoktur. O, nedenlerin nedeni ve tümel akıldır

-Hududu bilmek: Tanrısal emirleri öğreten ve yayanlara “Hudud” denir. Hudud’un başı Hamza’dır ve onunla birlikte sayıları beşe ulaşır. Bunlara “Vezir” de denilir. Hamza’dan sonra gelen dört hudud yaratıkların en onurlularıdır, evlenmedikleri gibi her türlü günahtan uzaktırlar. Bunlar dışında hudud sayılan üç grup daha vardır: “Dâîler”, “Mezunlar” ve “Mukassirler”.

Tanrısal emirleri öğreten ve yayanlara “Hudud” denir. Hudud’un başı Hamza’dır ve onunla birlikte sayıları beşe ulaşır. Bunlara “Vezir” de denilir. Hamza’dan sonra gelen dört hudud yaratıkların en onurlularıdır, evlenmedikleri gibi her türlü günahtan uzaktırlar. Bunlar dışında hudud sayılan üç grup daha vardır: “Dâîler”, “Mezunlar” ve “Mukassirler”.

-Nasihate uymak: Bazı ahlak kurallarından oluşan ve “Hâsıl” da denilen vasiyetlere uyulması zorunludur. Bu kurallar:

Doğru sözlü olmak (Sıdk al-Lisan).

Kardeşlik, mezhep üyelerini koruma (Hıfz al-İhvan).

Önceki tüm ibadetlerin ve dinsel inançların terk edilmesi.

İblis’ten ve tüm kötülerden uzak durmak.

Hâkim’in tek tanrı olduğuna inanmak (Tevhid al-Hâkim).

Hâkim’in buyruk ve eylemlerine boyun eğmek.

Hâkim’in iradesine teslim olmak.

KAİNAT ONDAN DOĞMUŞ

Hâkim imamlığı, veziri Hamza’ya bırakmıştır. Hamza, insana hûlul eden bir cevher, yaratıkların en şereflisidir. Kâinat ondan doğmuştur, ilk yaratılan odur. Ruhlara hükmeden, günah ve sevapları hesaplayan, dünya ve âhiret işlerini elinden geçiren odur. Îlahi emirleri öğreten hududların başı yine Hamza’dır.

DURZİ UKKAL NEDİR?:

Dürzîlerde bilgeliğe yalnızca belirli bir dinsel eğitimi tamamlamış olan seçkin kişilerce ulaşılır; bunlara akıllılar anlamına gelen Ukkal denir. Bunlar başlarına beyaz sarık sararlar ve kendi aralarında özel toplantılar düzenlerler. Dürzîlik’te Ukkal’in uygulamakta olduğu dokuz dereceli bir hiyerarşik yapılanma bulunmaktadır. İnisiyasyonun ilk yılında deneme süresini tamamlayan aday asıl üyeliğe kabul edilebilir. Çıraklık devresini tamamlayan Dürzî’nin ancak ikinci yılda inancının simgesi olan beyaz sarık takmasına izin verilir ve mezhebin tüm gizemli âyinlerine katılmaya hak kazanır.

DÜRZİLERİN TAPINAKLARI

Dürzîlerin tapınaklarına halâvat adı verilir. Şeriat yolunu da Şiî-Bâtınî inanışını da reddederler. Kendi aralarında din işlerini bilenler (ukkâl) ve bilmeyenler (cuhhâl) diye ikiye ayrılırlar. Kendi inanışlarına gerçek tevhid inanışı, kendilerine de muvahhid derler. Kurban ve Ramazan Bayramına benzeyen iki bayramları vardır.

DÜRZİLERİN 5 KÖŞELİ KUTSAL SAYDIKLARI YILDIZ

Dürzîler’in kutsal simgesi beş köşeli bir yıldızdır. Bu yıldızın her bir köşesi ayrı renkte olup, beş hududu ve onların niteliklerini temsil eder:dürziler-dedeler.jpgdurzi-yildizi-dürziler.jpg

Yeşil: Gerçeğin anlaşılması ve kavranması için gerekli olan “Akıl” dır. Allah’ın iradesini temsil eder.

Kırmızı: “Nefs”dir ve varlığın sınırlarını belirler. Akla yardımcıdır.

Sarı: Gerçeğin en yalın ifadesi olan “Söz”dür. İlk ikisine yardımcı olmaktadır.

Mavi: “As-Sabik”tir. İradenin düşünsel gücünü temsil eder. Söz’e yardımcı olmak ve onu her türlü kötülükten koruyarak, evreni uyum ve düzen içinde tutmak üzere yaratılmıştır.

Beyaz: “Al-Tali”dir. Mavi’nin gerçekleşmesi ve gücün maddeleşmesidir.

DÜRZİLER HAÇLI SEFERİNDE HIRİSTİYANLARIN YANINDA YER ALDI

Dürzîler, Haçlı Seferleri sırasında Anti-Lübnan Dağları’ndaki İsmailîler ile birleşerek İslam ordularına karşı Hıristiyanların yanında yer aldılar. Haçlı Seferlerinden sonra da bölgede varlıklarını sürdüren Dürzîler, Kaysîler ve Yemânîler diye iki kola ayrıldılar.

Yemânîler, Mercidabık Savaşında (1516) Osmanlılar’ın, Kaysîler ise Memlukluların safında yer aldı. Daha sonraki yıllarda sık sık çıkardıkları ayaklanmalar ve kargaşalıklarla Osmanlı İmparatorluğu’ndaki sorunlu topluluklardan biri olma özelliklerini sürdürdüler. Birinci Dünya Savaşı sırasında diğer Arap kabileleri gibi Osmanlılar’a karşı harekete geçtiler ve Fransız işgali sonucu (1918) Osmanlı yönetiminden ayrıldılar.

DÜRZİLERİN KÖKENİ, HANGİ MİLLETTENLER?

Dürzîlerin ırk olarak kökenleri konusu tartışmalıdır ve oldukça farklı köken kuramları ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre Dürzîlerin kökeni Hititler’e ya da Galatlar’a kadar geri götürülür. Bazı araştırmacılar, eski İran kavimlerinden Persler’in ve Medler’in inançları olan Mazdekizm (Mazdekçilik) ile Dürzîlik arasındaki benzerlikleri kanıt sayarak, Dürzîlerin bu kavimlerin soyundan geldiklerini ileri sürerler. Kimi etnograflar ise Dürzîlerin Asurlular tarafından sürgün edilmiş barbar bir kavmin devamı olduklarını savunurlar.

Dürzîler, kendilerini Arap ırkından sayarlar. Dürzîlerin kökeni konusunda en çok yandaş toplamış olan görüş, Dürzîlerin Yemen’deki Aramilerle karışmış olan Araplar oldukları biçimindedir. Bu görüşe göre Dürzîler, büyük bir sel felaketinden sonra Yemen’den ayrılarak kuzeye göç ettiler. İslâmiyet’in yayılması sırasında bu yeni dini benimseyerek, Lübnan’ın dağlık yörelerini yurt edindiler.

DÜNYA’DA NE KADAR DÜRZİ VAR NERELERDE YAŞIYORLAR

Dürzîlerin Dünya üzerindeki toplam sayılarının yaklaşık 1.000.000 ile 2.500.000 arasında olduğu sanılmaktadır. Dürzîler; bugün Lübnan, Suriye, İsrail ve Ürdün’de dağınık topluluklar biçiminde yaşamaktadırlar. En yoğun olarak yaşadıkları bölge Lübnan’ın dağlık yöreleridir.

Dürziler 22.5 milyonluk Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 3’lük bir bölümünü oluşturuyor. Dürziler’in büyük çoğunluğu başkent Şam’ın güneyindeki Suveyde Eyaleti’ne bağlı sarp bir alan olan Cebel el-Dürzi’de yaşıyor.

Suriye’de başka bölgelerde de bazı Dürzi köyleri bulunuyor. Geçen günlerdeki saldırıların gerçekleştiği, İdlib’in Cemal el-Summak bölgesi de bunların arasında.

SURİYE DÜRZİLERİ VE ESAD YÖNETİMİ

Suriyeli Dürziler’in büyük çoğunluğu uzun bir süredir Esad yönetimine sadık bir konumda.

Birçok Dürzi sadece Beşar Esad’ın Suriye’deki azınlıkları koruyabileceğini düşünüyor.

Dürziler Esad’ın düşmesi durumunda, azınlık gruplarının hedef alınacağından ve toplulukların Suriye’deki Sünni çoğunluk içinde yer alan radikaller tarafından ortadan kaldırılacağından korkuyor.

Bazı Dürziler isyancı grupların saldırılarına karşı evlerini korumak için silaha sarılıp Halk Komiteleri’ni kurarken bazılarıysa Esad yanlısı bir milis grubu olan ve ordunun yanında savaşan Ulusal Savunma Güçleri’ne (NDF) katıldı. Ancak Dürziler arasındaki fikir ayrılığına dair işaretler, Aralık ayından bu yana hükümet güçlerinin yaşadığı bir dizi yenilgi nedeniyle daha görünür oldu.

DÜRZİLERİ ASKERE ALMAK İSTEYİNCE…

Hükümetin savaştaki kayıplarına set çekmek için, zorunlu askerlikten kaçınan genç erkekleri toplaması yönündeki çabalarına özellikle Güney’deki Dürziler tepki gösterdi.

Bazı Dürzi köylerde gençleri zorunlu askerlik görevine alan devriyeler saldırıya uğradı ve köylerden dışarı çıkartıldı. Geçen Aralık ayındaysa asker kaçağı olduğu gerekçesiyle tutuklanan bir kişiyi kurtarmak için bir istihbarat görevlisi rehin alındı.

Hükümet, askere alınan gençleri sadece kendi yaşadıkları alanlarda görevlendirme yoluyla ortamı sakinleştirmeye çalıştı ancak Dürzi liderler hükümeti sözlerini tutmamakla eleştirdi.

DÜRZİLER VE NUSRA CEPHESİ

Dürziler  Güney’de daha fazla ilerleme kaydeden Nusra Cephesi ve IŞİD mensubu cihatçıların yarattğı tehdit nedeniyle giderek daha çok kaygı duyuyor. Suriye’de çatışmalar, Dürziler’in yoğun olarak yaşadığı alanlara da yayıldı. Nusra Cephesi savaşçıları hali hazırda Süveyde’den sadece birkaç kilometre ötede. Bu onların, yerel halkın büyük bölümünün Dürziler’den oluştuğu Cebel el-Dürzi’ye yürümeleri olasılığını doğurmuş durumda.

Nusra Cephesi lideri, kendilerine karşı savaşılmadığı ve ‘dini yanlışlardan geri döndükleri’ sürece Dürziler’e zarar vermeyeceklerini söyledi. Ancak yerel aktivistlere göre, Nusra Cephesi’nin de içinde yer aldığı isyancı ittifak grubu, Cebel el-Summak’ın kontrolünü ele geçirince birkaç yüz Dürzi Sünni İslam’a geçmeye zorlandı, türbelere zarar verildi, mezarlıklar kutsal sayılmadı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz