Azınlıkça haber sitesi 4 Aralık 2010 tarihinde yayımladığı iddia haberlerinin gerçekleştiğini adeta kanıtlarcasına, Batı Trakya’da son döneme yaşanan gelişmeleri analitik olarak izah eden bir haber- yorum yayımladı. Ortaya atılan iddiaların başlangıç tarihinden günümüze kadar aşama aşama yaşanan sürecin ele alındığı haber-yorumda, site yöneticilerinin iddia ettiklerine göre, habercilik alanında haklı olduklarının ispatlandığını belirtiyorlar. Gelin hep birlikte bakalım, neler iddia edilmiş, neler yaşanmış. Azınlıkça’nın yazısını okumadan önce bir iki hususta dikkatinizi çekmek üzere yazmak istedim. Her ne olmuşsa olmuş demiyorum, ama Milletvekili Çetin Mandacı’nın SÖPA öğretmenleriyle alakalı yayımlamış olduğu yazılı açıklamayla sönmeye yüz tutmuş ateşin küllerinin üzerine yağ atması ateşin yeniden alevlenmesine neden olduğunuda belirtmek isterim. Birlik gazetesi olarak, Milletvekilleri başta olmak üzere, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın Kurum ve Kuruşluşlarının başında olanları sağduyuya davet ediyorum. Karşılıklı çıkartılan açıklamaların bu azınlığa sadece zarar verdiğini hatırlatır, milletvekili ve açıklama yapan dernek yöneticilerini açıklamalardan ziyade kendilerini işlerine vermelerini tavsiye ediyorum. Kim haklı kim haksız ayırımı yapmadan bakmak istiyorum. Benim için kimin haklı olduğu olmadığı hiç önemli değil. Önemli olan Azınlığın haklı davasıdır. Arkadaşlar, sen yazdın ben cevap verdim, ben cevap verdim sen yazdın oyalamasıyla bir yere varamayız. Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sorunları ortada, herkes şapkasını çıkarsın ve aynaya bir baksın. “Bugün Azınlık için ne yaptım” desin. ınanın daha iyi olacaktır. Kişi de kendini daha iyi hissedecektir. Azınlıkça ve Birlik gazetesi 4 Aralık tarihinde bu iddiaları ortaya atmasaydı, Yunan devleti Batı Trakya Türk Azınlığı üzerinde çizmiş olduğu güzergah haritasını çok rahat ve engelle karşılaşmadan aynen uygulayacaktı. şimdi Birlik gazetesi olarak bir kez daha yazıyoruz ve uyarıyoruz; Batı Trakya Türk Azınlığı’nın davası “YAZ BOZ” tahtası değil. Azınlık asla DENEY TAHTASI” olarak kullanılamaz. Nasıl ülkemiz Yunanistan’ın Azınlığın üzerinde “KIRMIZI ÇiZGıLERı” varsa, Batı Trakya Türk Azınlığı’nında haklı davasında ve elde ettiği haklarından kaynaklanan “KIRMIZI ÇıZGıLERı” vardır. Hiç kimse kusura bakmasın. Milletvekilleri veya Azınlıkta siyaset yapanların kendi görüşleri muhakkak olabilir, ancak bu görüşlerini Azınlık adına savunmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. şeçilen kişi Azınlığın görüşünü ve isteklerini savunmaya yönelik çalışmalar yapmalıdır. Bugün Azınlığın istediğide nedir? Azınlık insanının seçmiş olduğu Müftülerinin görev başına getirilmesidir. Garantör ülke Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’da bunu söylemedi mi? Sayın Başbakan “Müftü seçimleri yapılsın” mı dedi? ışte herkes bulunduğu konumda daha fazla dikkatli olmak durumundadır. Kişisel haklarımızı ve çıkarlarımızı kendimize saklayalım. Önce ve ilk sırada Azınlığın haklarını gözetelim ve savunalım. ışimize geldiği yerde Azınlık çıkarları milli dava, işimize gelmediği yerde benim davam benim çıkarlarım” tezini savunmayalım. Azınlığımızın kronikleşmiş sorunlarını daha da çıkmaza sokmayalım. şimdi ve derhal Azınlık siyasileri bundan böyle iki ülkenin Türkiye-Yunanistan ilişkilerinide değerlendirerek, Azınlığın bu ilişkilerin neresinde yer alacağının hesaplarını yapmaları gerekir. Batı Trakya’da başka, Atina’da başka, Ankara’da başka konuşursak herkesin kafasını karıştırmış oluruz. Azınlığın ısrarla savunduğu ve istedikleri, Yunanistan’dan talep ettikleri belli. Bilmem tekrar yazmaya gerek var mı? Bilmem ama tek bildiğim bir doğru var, o da Milletvekilleri başta olmak üzere tüm ama tüm siyasiler “lay lay lom” soru önergeleri ve fasa füso oyalamalarıyla günlerini geçirmesinler. Biliyorum yine bana kızacaklar ama ben yazmayı kendime bir borç biliyorum. Onlar dile getirmiyorlar en azından “hatırda kalmaz, satırda kalır” diyerek yazmak istedim. Kimse gocunmasın. Yazdıklarım hakaret olarak alınmasın. Eğer bunları yazıp dile getirmeyeceksek neyi yazacağız? Aslında bu yazdıklarımı onaylayan kaç bin kişi var bilirmisiniz? Adamların cebinde ekmek almaya paraları yok. Biz oturmuş karşılıklı mektup yazıyoruz. Utanmalıyız be, yazık, çok yazık yaaa. Aşağıda haklarımızdan, isteklerimizden bahsedeceğim. Okuyunuz, okuyunuz ve haksızsam asınız. VERıLMESı GEREKENLER Seçilen Müftüler Tanınsın. Vakıflar kimler tarafından yapıldığı belli olmayan borçlarından arındırılsın ve Batı Trakya Türk Azınlığının idaresine iade edilsin. Batı Trakya Türk Azınlığının eğitiminde var olan sorunlar Andlaşmalar esas alınarak uygulansın. 19. madde mağdurlarına vatandaşlıkları iade edilsin. Din özgürlüğü uygulamasına yönelik çıkartılan “geceyarısı yasaları” uygulamalarıyla sınırlandırılmalar derhal kaldırılsın. Ülkenin ekonomik krizde bulunduğu bir dönemde Azınlığın ekonomik durumu göz önünde bulundurulsun ve Yaka bölgesinde Üniversite alanı için gereğinden fazla istimlak edilen topraklar hak sahiplerine geri iade edilsin. ınsanlar yeniden tarlalarını çalışabilsinler ve ülke ekonomisine katkıda bulunsunlar. Taşra bölgesi olan Batı Trakya’da nasıl Rusya’dan gelen komşularımıza, devlet tarafından “Roma” olarak adlandırılan kardeşlerimize iş kurmaları için Avrupa Birliği projeleriyle onaylanan ödenekler geldi ve dağıtıldı, peki buranın yerlileri olarak ve ekonomimizin çok geri kalmış olmasından dolayı neden Yunan devleti biz Türklere de programlar dahilinde destek vermiyor? Biz bu ülkenin vatandaşları değilmiyiz? Vergi ödeyerek ülkemize katkıda bulunmuyoruz mu? Bu ayırımcılık neden? Bunları kim dile getirecek? Ben Milletvekili değilim ki onbinlerce oy verdiğim PASOK’tan isteyeyim. Ama ona rağmen yazıp uyarıyor ve istiyorum. Bunları asıl başkaları yapması lazım ben değil. Ama gelin görün yine kızacaklar ve saldırdı diyecekler. Eğer bu saldırıysa evet, saldırdım. Tütün bitti diyorlar, başka ürüne geçin diyorlar, ama ne hikmetse kimse net olarak hangi ürüne geçilecek yolu göstermiyor. Azınlık çiftçisini kim yarı yolda bırakıyor söylermisiniz? Bu insanlar tarlaya gündem değiştirmek için lamba şişesi ekmeyecek ya. Birileri öncülük yapması lazım. Konuşulan bir başka konuda neymiş efendim, Yunanistan sıkışmı. Neden sıkışmış Yunanistan be kardeşim? Sıkıntısı neymiş ki? Yunanistan isterse kendini hafifletir, yeter ki istesin. Ama malesef istemiyor. Bakın Türkiye’ye, Rum Azınlığın haklarını kararlılıkla nasılda veriyor ama bravo. Bu durum karşısında Yunanistan uluslalarası camiada zorda kalıyor. Neden? Çünkü Yunanistan’ın eli çenesi titriyor ve veremiyor. Dolayısıyla da vermemek için veya onun hesabına yaramayan kişileri ekarte etmek için düğmeye basıyor ve içimizden birilerini kullanmaya kalkıyor. şöyle diyor, “Bakınız, benden bunu asla istemeyin, benim kırmızı çizgim var, onu bunu veremem ama benim istediğim ortamı yaratın ve müftü seçimlerini yaparım” diyor. Sizin kırmızı çizgileriniz varsa bizimde var. Hem Yunanistan’dan Müftü seçimi isteyen kim ki be kardeşim? Azınlık seçim istemiyor ki. Birilerinin iddia ettiği gibi Azınlık seçimden korkmuyor, ancak azınlık seçimini yapmıştır. Neden yeniden seçim yapsın? Zamanı gelince muhakkak seçim yapacaktır. Bunun altında ne yatıyor olabilir? Azınlık ne diyor, seçilmiş Müftüler göreve getirilsin diyor. Bunu bende söylüyorum, Danışma Kurulu da söylüyor, Anavatan’ın Başbakanı sayın Erdoğan’da söylüyor. “Batı Trakya’da seçilmiş Müftüler halen kabullenilmiyor” dedi Başbakan. Daha nasıl söylesin ki. Tüm bu yazdıklarımdan sonra gelin Azınlıkça’nın haber-analiz- yorumuna bir göz atalım. MANDACI’NIN DEğışTıRMEK ıSTEDığı GÜNDEM NEYDı? Azınlıkça Online’da 4 Aralık 2010 tarihinde yayınlanan “Hacıosman Danışma Kurulu Başkanı oluyor, Müftüler gidiyor!” başlıklı haberde yer verilen iddiaları doğrulayan yeni gelişmeler yaşandı. ıskeçe (Xanşi) PASOK milletvekili Çetin Mandacı, “karma fakülteyi desteklediği” açıklamlarını gündemi değiştirmek amacıyla (!) söylediğini iddia etti. Hatırlanacağı üzere Mandacı’nın karma fakülteyi desteklediğini söylediği tarihlerde yine milletvekilleriyle ilgili“müftü seçimi istedikleri” iddiası gündemdeydi. Acaba Mandacı’nın değiştirmek istediği gündem neydi? Yoksa azınlık kamuoyunu meşgul eden müftü konusunda mı gündem değiştirilmek isteniyordu? Mandacı daha sonra yaptığı basın toplantısında, SÖPA’nın kapatılarak azınlık okulları için öğretmen yetiştirmesi amacıyla kurulacak yeni fakültenin çoğunluk öğrencilerinin de eğitim göreceği karma bir fakülte olacağını ve bu projeyi desteklediğiyle ilgili açıklamalarını gündemi değiştirmek amacıyla (!) yaptığını, oysa SÖPA’nın yerini alacak eğitim kurumuna sadece azınlık mensuplarının alınması fikrini desteklediğini iddia etmişti. Mandacı azınlık kamuoyunu meşgul ettiğini düşündüğü hangi gündemi (?) değiştirmek amacıyla böyle söylediğini ise belirtmemişti. ısteyen inanır, isteyen inanmaz! 9 Ocak Pazar günü düzenlediği basın toplantısında karma fakülte önerisine tekrar değinmek zorunda kalan Mandacı, “Ben bu açıklamayı GÜNDEMı DEğışTıRMEK ıÇıN YAPTIM. ıSTEYEN ıNANIR, ıSTEYEN ıNANMAZ!” iddiasında bulundu. Hadi diyelim ki inandık! Mandacı’nın değiştirmek istediği gündem acaba müftülük konusu muydu? Mandacı’nın inanmayarak söylediğini iddia ettiği “Karma fakülteyi destekliyorum” beyanıyla gündemi değiştirmek istediği tarihlerde azınlık basınında müftülük konusu gündemdeydi. Akıllara “Azınlıkça Online”da yer verilen “Hacıosman Danışma Kurulu Başkanı oluyor, Müftüler gidiyor!” başlıklı haber sonrası gündeme oturan müftü seçimi konusunu mu Mandacı’nın değiştirmek istediği geliyor. Peki iddialar neydi? Hatırlanacağı üzere, “Azınlıkça Online”da yer verilen “Hacıosman Danışma Kurulu Başkanı oluyor, Müftüler gidiyor!” başlıklı haberde şu iddialarda bulunulmuştu: 1- Ahmet Hacıosman’ın Batı Trakya Türkleri Danışma Kurulu’na 2011 yılında başkan olacağı iddiası ışte iddiayı doğrulayan gelişme: Milletvekilleri Mandacı ve Hacıosman 23 Aralık 2010 tarihinde konuk olarak katıldıkları (ÇINAR FM) Radyo Medya programında, Hacıosman’ın Danışma Kurulu başkanlığı için aday olacağını açıkladılar. 2- Mandacı ve Hacıosman’ın müftülük sistemini değiştirmek istedikleri iddiası ışte iddiayı doğrulayan gelişme: Milletvekili Ahmet Hacıosman, 20 Aralık 2010 tarihinde Parlamento’da yaptığı konuşmada hükümetten, mevcut seçilmiş müftülerin tanınması talebi yerine, 2011 yılında müftülük seçiminin yapılmasını istedi. 3- Mandacı ve Hacıosman’ın seçilmiş müftülerden rahatsız oldukları iddiası ışte iddiayı doğrulayan gelişme: 14 Ocak 2011 tarihli Gündem gazetesinde yayınlanan haberde Mandacı, seçilmiş müftülerle yaşadıkları rahatsızlıkla ilgili olarak “Son dönemde milletvekilleri olsun, müftüler olsun, kurumlar olsun bir yanlış yaptık. O yanlış da şuydu. Basın aracılığıyla birbirimize mesaj gönderme, name gönderme yoluna gittik. Bu hiç de hoş bir şey değildi.” açıklamasında bulundu. Ayrıca 23 Aralık 2010 tarihinde Kral FM’de konuşan ıskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete, “Hep dediler, ‘Hocam, Mandacı’nın polis göndermesinden korktunuz da programı mı bıraktınız’ diye, ‘bir daha program yapmayacak mısınız’ diye. Alakası yoktur. O olay sayın vekilimizin yapmış olduğu büyük bir yanlıştır. Bunu söyleyeyim. Çünkü Kral FM’e gelen değil, bana gelen bir ihtardır bu. Fakat biz öyle küçük şeylere pabuç bırakmayız.” açıklamasında bulunmuştu. 4- Müftülük seçimleri için azınlığın en önemli haklarından biri olan ıslam Aile Hukuku’nun kalkmasının istendiği ve bu görüşün PASOK hükümetine aktarıldığı iddiası ışte iddiayı doğrulayan gelişme Milletvekili Ahmet Hacıosman, 20 Aralık 2010 tarihinde Parlamento’da yaptığı konuşmada PASOK hükümetinden 2011 yılında müftü seçimi yapılmasını istedi. Mevcut Yunan Anayasası’na göre müftüler yargı yetkisine sahip oldukları için, tıpkı hakimlerin atandığı gibi, devlet tarafından atamayla göreve getirilmekteler. Anayasa çerçevesinde müftü seçimi ancak ıslam Aile Hukuku’nun kalkması durumunda yapılabilmekte. Hacıosman Parlamento’da yaptığı konuşmada “müftü seçimini” talep ederken, ıslam Aile Hukuku’nun KALKMAMASI GEREKTığıNı ve ona göre yeni yasal düzenleme talep ettiğini SÖYLEMEDı. Müftü seçimini istediklerini açıklayan milletvekilleri, hiçbir zaman Parlamento’da ıslam Aile Hukuku’nun iptal edilmesini kabul etmeyeceklerinden bahsetmediler. Kamuoyunu meşgul eden, defaatle basında dile getirilen bu iddia karşısında ıslam Aile Hukuku’nun kalkmasını istemediklerine dair her nedense resmî yazılı basın açıklaması yayınlamadılar. Gerçekler iddiaları doğrular nitelikte Ne dersiniz, Mandacı azınlık kamuoyunu meşgul ettiğini düşündüğü gündemi değiştirmek amacıyla karma fakülteyi desteklediğini söylerken, aynı tarihlerde basında yer alan müftü seçimi istedikleriyle ilgili gündemi mi değiştirmek istedi? Erzurum’da bile dile getirilen müftü konusu hakkında biz Mandacı’nın gündemi değiştirebildiğini sanmıyoruz. Tabiî değiştirmek istediği başka bir konu (?) yoksa! Sahi, ne demişti Mandacı: “Ben bu açıklamayı GÜNDEMı DEğışTıRMEK ıÇıN YAPTIM. ıSTEYEN ıNANIR, ıSTEYEN ıNANMAZ!”
Ana Sayfa Arşiv AZINLIKÇA, BATI TRAKYA’DA
SON GELışMELERLE ıLGıLı ANALıTıK DEğERLENDıRME
HABERı YAYIMLADI