Resmi temaslarda bulunmak üzere Atina’ya gelen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis, Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu tarafından Cumhurbaşkanlığı konutunda kabul edildi. Karşılıklı olarak yapılan görüşme sonrasında Cumhurbaşkanı Sakelaropulu şu değerlendirmede bulundu:
“Aya Sofya, dünya kültürel mirasına ait eşsiz bir Hıristiyanlık sembolüdür.”
“Sizi Atina’da ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum sayın Başkan. Yunanistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Avrupa müktesebatının ilgili kararlarına dayanarak, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yanında durmaya ve sürdürülebilir ve operasyonel bir çözüm bulma çabalarını tam olarak desteklemeye devam edecektir.
Ancak ziyaretiniz, Türkiye’nin Aya Sofya’yı müzeden camiye dönüştürme kararının gölgesinde gerçekleşiyor. Bu, Helenizmi ve Hıristiyan dünyasını onarılamaz bir şekilde vuran bir karardır. Aya Sofya, dünya kültürel mirasına ait eşsiz bir Hıristiyanlık sembolüdür. Bu özellikleri ile geçen yüzyılda dinlerin barış içinde bir arada yaşadığı bir yer, bir buluşma yeri ve kültür birliği olarak işlev görmüştür. Camiye dönüştürülmesi, Türkiye’yi laik devletin değerlerinden, hoşgörü ve çoğulculuk ilkelerinden bölgemizi kabul edilemez şekilde bölmektedir.
Yunanistan, Avrupa Birliği ve uluslararası toplum, tarihi gerçeği eski haline getirmek ve Aya Sofya’nın evrensel karakterini korumak için tüm uygun yollarla harekete geçmelidir. Zaten Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi’nde, ortaklarımızın Yunanistan ve Kıbrıs’a karşı dayanışması ifade edildi, Türkiye’nin suçluluğunun kınanması ve daha fazla müdahale tedbir listesinin hazırlanmasına karar verildi. Bu doğru yönde atılmış bir adımdır, umarım devam eder.”
Sırasıyla söz alan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis şunları dile getirdi:
“Ne Yunanistan ne de Kıbrıs gerilim istemiyor.”
“Bayan Cumhurbaşkanı, beni çok zor şartlarda bile beni Atina’ya getiren özel sevincimi ifade edebilirim. Aynı zamanda 21-23 tarihlerinde sizi Kıbrıs’ta ağırlamaktan dolayı çok mutlu olacağım, umarım ve bizim için özel bir onur ama Kıbrıs Rum Helenizmi için de bir sevinç olacaktır, çünkü sembolizmin her zaman anlamı vardır.
Ve tam da ne yazık ki, son aylarda Türkiye’nin Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde yasadışı sondajı veya şimdi Suriye’ye veya Irak’a yönelik saldırganlık gösterdiği eylemlerin olduğu ve Libya ile imzaladığı yasadışı mutabakat zaptıyla, aynı zamanda Yunan Münhasır Ekonomik Bölgesi’nin gasp ve tehdit edildiği bir dönemdeyiz. Hatta geçtiğimiz günlerde Hristiyanlığın sembolü ve dünya kültür mirasının bir anıtı olan Aya Sofya’nın camiye dönüştürülmesiyle doruk noktaya ulaşmış bulunuyor.
İnsanlığın bir bütün olarak kınadığı ancak büyük soru, sözlü olarak mahkum edilip edilmediği değildir. Başka bir deyişle, aday bir ülke asgari düzeyde kurallara uymuyor, uluslararası hukuku ve Avrupa için her ilkeyi ve değeri ihlal ediyor.
Bu yüzden bugün Atina’da, mükemmel bir işbirliği ve anlayışa sahip olduğumuz Yunan hükümeti ile koordine halinde olduğumuzu ve bu çerçevede barışın üstünlüğü çabalarında daha etkili olabilmek için birlikte hareket etme çabalarını koordine ediyoruz. Ne Yunanistan ne de Kıbrıs gerilim istemiyor. Aksine, aradığımız şey evrensel olarak kabul edilen şeyin üstünlüğü, yani hukukun üstünlüğüdür. Avrupa Konseyi açısından Başbakan ile görüşmeleri, daha da mükemmel bir koordinasyonu dört gözle bekliyorum ve umarım beklediğimiz sonuçlara ulaşacağız. Tekrarlamak için: Barış, istikrar, iyi bir komşuluk.”
