Yunanistan’ın deneyimli ve tecrübeli siyasilerinden eski Dışişleri Bakanı Avramopulos bir kez daha Türkiye ile diyalogdan yana olduğunu yineledi.
Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos, Kathimerini gazetesine verdiği mülakatında, Türkiye ile 5 yıl aradan sonra tekrar başlatılan istikşafi görüşmeler konusunda, eski Başbakan Andonis Samaras ile aynı görüşte olmadığını, aksine Türkiye ile istikşafi görüşmelerin yapılması ve karşılıklı konuşmalardan yana olduğunu savunuyor.
Avramopulos özetle şunları dile getiriyor:
“Diyalog veya çatışma. Ve cevap çok açık.”
“Son yıllarda ilişkilerimizin geldiği noktada, basit bir soruyu yanıtlamamız isteniyor: Diyalog veya çatışma. Ve cevap çok açık. Her zaman diyaloğun destekçisiydim. Dışişleri Bakanı olduğum günlerde, istikşafi görüşmelerinin yeniden başlatılmasını teşvik ettiğimi hatırlatmak istiyorum. 53’üncü Ekim 2012 yılında ve 54’üncü Ocak 2013 yılında iki tur daha yapılmıştı. Bu görüşmeler nispeten daha iyi bir atmosferde gerçekleşmişti ve mevkidaşım, dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile ilişkim yardımcı oldu. Anladığınız gibi bu görüşmelerin içeriği açıklanamadı ve açıklanamıyor. Son zamanlarda çok şeyler yazıldı, bu görüşmelerin amaçlarını geçersiz kılmamak açısından istikşafi görüşmelerin özüne atıflarda bulunulmaktan kaçınmak gerekir.
Aynı zamanda, Samaras ve Erdoğan’ın başkanlık ettiği iki hükümetin zirve toplantsı İstanbul’da gerçekleştirilmişti. İki hükümetin Bakanları arasında çok sayıda anlaşmanın imzalanmasının eşlik ettiği ve kabul edildiği gibi başarılı olan bir zirve toplantısıydı.
Elbette bay Samaras, ulusal meselelerde ebedi bir duruş sergiliyor. Oysa mevcut koşullarda, gerginliği azaltmak ve karşılıklı olarak kabul edilebilir çözümler bulmak için Yunan-Türk ilişkilerinde her zaman Uluslararası Hukuk çerçevesinde diplomasiye öncelik verilmelidir. Son yıllarda ilişkilerimizin geldiği noktada, basit bir soruyu yanıtlamamız isteniyor: Diyalog veya çatışma. Ve cevap çok açık.
Son olarak size burada uluslararası anlaşmazlıkların üç şekilde çözüldüğünü hatırlatmama izin verin. Ya doğrudan görüşmeler yoluyla, ya da uluslararası tahkim yoluyla, ya da nihayet savaş yoluyla.”