Atina’daki “İstanbullular Birliği” (Enosi Konstantinopoliton), T.C. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na açık bir mektub gönderdi.
Mektupta şu ifadelere yer veriliyor.
“15 Nisan 2021 tarihinde Yunanistan ve Türkiye Dışişleri Bakanları görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında, İstanbul’da Lozan Antlaşması gereği ile kalan bizi, (Lozan Andlaşması’na göre) Rum azınlığını özel etnik grup olarak tanıdığınızı belirttiniz, bunun için size ayrıca teşekkür ederiz.
Dolayısıyla, Rum olduğumuzdan dolayı T.C Hükümetleri, aleyhimize her türlü ekonomik, idari ve psikolojik baskı önlemleri aldı, yok edici vergiler uyguladı, Varlık vergisinin uygulanmasında olduğu gibi aşırı vergilendirme uyguladı ve vergi borcunu karşılayamanları çalışma kamplarına sürgüne gönderilmesi gibi.
Rumlar olarak, Türk hükümeti, kendi sorumluluğuyla, Türk Mahkemesi kararına göre, bize karşı 1955 pogromunu düzenledi. Anadilimizi alenen konuşmamızı engelledi. Yunanca eğitimimizi ve kültürümüzü engelleyecek tedbirler aldı. Bu önlemlerle bizi ata ocağı evlerimizi terk etmeye zorladı. Ve 1924’te 103.000 kalmıştık, bugün İstanbul’da 2.000’den daha az kalmış durumda.
Bizi Rum olarak tanıyorsunuz, ancak bu aynı zamanda Türkiye’nin bizi tam da bu nedenle sürdüğünü gösteriyor.”
Biz de unutmadık!
Batı Trakyalı Türkleri olarak İstanbullu Rumlara şunu hatırlatmak istiyoruz.
Biz de aynen sizin gibi Lozan Anlaşması ile 1924 yılında Yunanistan’a 120.000 Türk olarak emanet edildik.
Bugün yıl 2021 ve Batı Trakya’daki Türk nüfusun rakamı yaklaşık 90.000. Aradan tam 97 yıl geçti ve Azınlık Batı Trakya’da 1924 yılına kıyasla 30.000 azaldı. Oysa çoğalması gerekirdi.
Bunun sebeplerini bir zahmet araştırsanız veya Yunanistan devletine sorsanız deriz. Demek ki Yunanistan da masum davranmamış, tam aksine bir “soykırım” politikası uygulamış.
1955, 1967, 1974, 1983, 1988, 1989,1990 yıllarını unutmadık. Pogromu biz de yaşadık ve Gümülcine’de Türk dükkanları talan edildi, 1 drahmi tazminat dahi verilmedi. Şu an Euro’ya geçtik halen yok! Sizin derdiniz dert de bizimkisi “kayıkçı kavgası” mı?
Detaylara girmeyelim, çünkü siz patrik seçiyorsunuz! Biz ise yıl 2021 ve 1 Encümen dahi seçemiyoruz, bırakın Müftü ve Baş Müftü’yü!
İstediğiniz zaman, istediğiniz yerde hep birlikte bir açık oturumda ortak kaderimizi açık ve dürüstçe tartışmaya, konuşmaya davet ediyorum sizleri. Eğer yapabilecekseniz, biz hazırız…..Hodri meydan!
Bir lozan antlasmasi. Iki ulke, Turkiye ve Yunanistan. Mubadele. Bati Trakya ve Istanbul yerlileri haric tutuluyor.
Sene 1923 Istanbul rumlari 120000. Bati trakya muslumanlari 120000.
Sene 2021 Istanbul rumlari 2500 , Bati trakya muslumanlari 90000.
Eger bunun tersi olsaydi Turkiye ne yapardi acaba.
Suçu Turkiye de arayalim. Biz birkac SIMARIK TURKUN gunahini oduyoruz senelerden beri,daha da odemaya devam edecegiz.
Turkiye ye, lozanla bu halk emanet ediliyor sonra birkac SIMARIK TURK onlari oradan goce zorluyor ve kaciyorlarda. Bizi hicbir zaman burada rahat birakmayacaklar bu birkac SIMARIK TURKUN yuzunden. Bu isin cozumu yok abiler.
Cozum vardi Istanbulda Rum halki yok edilirken, bizim bunlara karsi cikmamiz gerekiyordu. Cunku onlara yapilanlar bize de yapilacakti ve yapildi da, yapiliyorda ,yapilacakta. ta ki 2500 kisi kalana kadar. aci ama gercek. Nasil ki istanbul rumlarina aci ama gercek olmus,
COKTA SIMARMAYALIM son zamanlarda ev adyasi verildi. yunan okullarina kabul edildik. Bu haklari ayni zamanda Avrupa vatandasi oldugumuz icin zorla verdirildi yani seve seve degil.
Kendimiz ettik, kendimiz bulduk. Sucu kendimizde arayalim. Yani yunanistanda degil, Turkiyede.
Haksizsam beni aydinlatin lutfen e-mailime yazin. Icimde yara olur.
Icimde cok daha seyler var.
Bu yazdigim birkaciydi.
Dost aci soylermis.