Ana Sayfa Arşiv ANDONİS ANDONYADİS: „HUKUKUN İZAHI UĞRUNA SADECE APTALLAR ÖLÜR, PARALARIMIZ KAVGA İSTEYENLERE GİDİYOR.”

ANDONİS ANDONYADİS: „HUKUKUN İZAHI UĞRUNA SADECE APTALLAR ÖLÜR, PARALARIMIZ KAVGA İSTEYENLERE GİDİYOR.”

33
0

ANDONİS ANDONYADİS: „HUKUKUN İZAHI UĞRUNA SADECE APTALLAR ÖLÜR, PARALARIMIZ KAVGA İSTEYENLERE GİDİYOR.” Andonis Andonyadis, o bir baba, o bir insan, o bir emekli Amiral, o artık bir emekli yazar. Andoniadis 2 Haziran 1946 yılında Atina’da doğdu. 20 Eylül 1963 yılında Deniz Subay Okulu’na girdi ve Eylül 1976 yılında Savaşan Bayraktar ünvanı alarak mezun oldu. İlerleyen yıllarda sırasıyla aşağıdaki görevleri başarıyla yürüttü. 1970 Deniz üsteğmeni. 1974 İkinci Kaptan. 1979 Deniz Binbaşı. 1984 Deniz Yarbayı. 1991 Deniz Albayı. 1995 Donanma Komutanı Yardımcısı. 1998 Donanma Komutanı. 2000 Tümamiral. 2005 Amiral. Bütün bu görev yılları boyunca, Yunanistan Genel Kurmay Stratejik Planlama Savunma Politikası Dairesi Başkanı, Brüksel NATO Karargahında Yunanistan Dairesi Temsilcisi, İtalya ve ABD’de değişik Deniz Silahları üzerine eğitim aldı. Georgia hanım ile evli ve bir kızları var. 2002-2005 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapan emekli Amiral Andonis Andonyadis, büyük bir cesaret örneği vererek emekliliğine ayrıldıkatan sonra „Üniformayı Asarken” adlı kitabında bu iddiaları çürüttü. Yazdığı kitabında şunlara yer verdi: ”Uluslararası hukuka uygun olarak karasularımızı 12 mile çıkarma hakkımız vardır. Ancak bu hakkı kullanmadığımıza göre, hava sahamız başka, karasularımız başka genişliktedir deyip dünya çapında eşi olmayan bir patentle komik duruma düşmemize gerek yok.” Ülkemiz Yunanistan yıllardan beri Ege Denizi’ndeki „it dalaşları”na Türkiye’nin sebep olduğunu iddia ediyor. İki ülke savaş uçakları arasında bazen ölümcül kazalara da sebep olan bu „it dalaşları”, Yunanistan’a göre, Türk savaş uçaklarının ya „Yunan hava sahasını ihlal etmeleri” ya da „uçuş planı vermeden Atina FIR sahasına girmeleri” sonucu meydana geliyor. 2002-2005 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapan emekli Amiral Andonis Andonyadis, büyük bir cesaret örneği vererek emekliliğine ayrıldıkatan sonra „Üniformayı Asarken” adlı kitabında bu iddiaları çürüttü. Emekli Amiral bununla da kalmayıp, Yunanistan’da „Türkiye tehdidi” tabusunu yerden yere vurdu. Ayrıca, deniz kuvvetleri komutanı iken gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinde hayatında ilk kez ağlayacak kadar duygulandığını itiraf etti. Hıristiyanlığı reddettiği için Yunanistan içerisinde başta kilise sevdalıları tarafından „ateist” veya „dinsiz amiral” adı takılan ve bazı aşırı milliyetçi Yunanlı siyasetçiler tarafından „Deniz Kuvvetleri Fahri Komutanı” unvanının bile geri alınması istenen Andonis Andonyadis, 42 yıllık askerlik hayatında başından geçen ilginç olaylara da yer verdiği 263 sayfalık kitabında şunları yazdı: ”TÜRKİYE VE DÜNYA 6 MİLİ TANIYOR” ”Yunanistan bugün karasularının (6 mil) ötesinde bir hava sahası (10 mil) üzerinde egemenlik haklarını kullanmaktadır. Uluslararası hukuka uygun olarak karasularımızı 12 mile çıkarma hakkımız vardır. Ancak bu hakkı kullanmadığımıza göre, hava sahamız başka, karasularımız başka genişliktedir deyip dünya çapında eşi olmayan bir patentle komik duruma düşmemize gerek yok. Yunanistan’ın 20, yüzyılın başında (1931) tek taraflı 10 mil ilanı, uluslararası toplum için hiçbir anlam taşımaz. Uluslararası toplum ve tabii Türkiye de hava sahamız olarak 6 mili tanımaktadır.” ”DURUM, % 95’İMİZİN İNANDIĞINDAN FARKLI” ”Durum, Yunan halkının yüzde 95’inin Yunan parlamentosunun da yüzde 70’inin inandığından farklıdır. FIR bölgesi bir ülkenin egemenlik haklarının kullanımı ile ilgisizdir. Buralar uçuş tespit bölgeleridir. Adaları olan bazı ülkelerde FIR bölgeleri milli hava sahası sınırları ile örtüşebilir. Ancak bu durum Yunanistan için geçerli değildir. Atina FIR’ı dediğimiz sahaların yüzde 35’i uluslararası hava sahasıdır ve bu saha üzerinde Yunanistan’ın hiçbir egemenlik hakkı yoktur. Uluslararası Havacılık Teşkilatı (İCAO) da hükümlerinin sadece sivil uçakları kapsadığını açıkça belirtmektedir. Dolayısıyla tüm savaş uçakları ve tabii ki Türk savaş uçakları Atina FIR bölgesinde Yunan hava sahası dışındaki sahalarda uçtuklarında bize uçuş planı sunmak zorunda değildir. Yunanistan uçuşların güvenliği için uçuş planı isteyebilir ancak karşı tarafın uluslararası kurallara göre böyle bir zorunluluğu yoktur.” ”HUKUKUN İZAHI İÇİN SADECE APTALLAR ÖLÜR” ”Türk savaş uçakları hemen her gün Atina FIR hattının uluslararası sahalarına girerek, uçuş planı sunma zorunlulukları bulunmadığını fiilen gösteriyorlar. Yunanistan da bunu hava trafiği kurallarının ihlal edildiği sayıyor ve Türk uçaklarını “tespit” için savaş uçaklarını havalandırıyor. İt dalaşları yaşanıyor. Türk savaş uçakları, uçuşlarında 6 ile 10 mil arasındaki sahalardan da geçerek Yunanistan’ın hava sahasının 10 mil olduğu iddiasını kabul etmediklerini fiilen gösteriyorlar. Yunanistan da bu kez milli hava sahasının ihlal edildiğini sayıp savaş uçaklarını taciz için havalandırıyor. Sonuç yine it dalaşı. Uluslararası hukukun izahı çerçevesindeki işlemler uğruna kan döküldüğünü anlamak için asker olmak gerekmez. Hukukun izahı uğruna sadece aptallar ölür.” ”SAKARYA’YI İSTERSEK TÜRKİYE TEHDİT OLUR” ”Türk tehdidinin büyüklüğü ve şekli ile ilgili Yunanistan’da hüküm süren görüşe hiçbir zaman katılmadım, Türk-Yunan meseleleri ile ilgilendikçe, anlaşmazlık konularının özlü nedenlerden çok siyasi aptallık olduğu görüşü ağırlık kazandı. Eğer yıllarca Türk-Yunan meseleleri ile uğraşan bir insan ciddi tehdit tespit edememişse ya aptaldır ya da tehdidin tanımında boşluklar vardır. Kendimde bir sürü hata gördüm ama bunların arasında aptallık yoktu. Yunanistan sözgelimi eğer sınırları yine Sakarya’ya kadar genişletmek veya Kıbrıs’ı ilhak etmek ister ya da Kürtlerin otonom bir devlet ilanı çabalarına askeri katkıda bulunmayı kararlaştırırsa ancak o zaman Türkiye ciddi bir tehdit olabilir. Aksi takdirde Kardak, FIR hattına izinsiz girilmesi, 10 millik hava sahasının ihlal edilmesi ya da bazı Yunan adalarının silahsızlandırılmasına ilişkin talepleri siyasi-askeri oyunlardır ve kesinlikle ciddi bir tehdit oluşturmaz.” ”PARALARIMIZ KAVGA İSTEYENLERE GİDİYOR” ”Türk-Yunan anlaşmazlıkları birçok sosyal ihtiyacın karşılanması için harcanabilecek büyük paraların silahlara gitmesine neden olmaktadır. İki ülke de bu paraları doymak nedir bilmeyen bir canavar olan silahlanma programlarına harcamaktadır. Bu paralar, bizim kavga etmemizin, onların yaşaması anlamına gelen ve bu yüzden gerginliğin korunmasını isteyen kişilerin cebine gitmektedir.” ”İSTANBUL DÖNÜŞÜ BOĞAZIM DÜĞÜMLENDİ” ”Deniz kuvvetleri komutanı olarak görev sürem sona ermeden daha çok kendi vicdanımla ilgili nedenlerle bu “Türk tehdidi”ni olabildiğince yakından görmek istedim. Ancak Türk Deniz Kuvvetleri komutanının (O dönem Oramiral Özden Örnek) Yunanistan’ı ziyaret etmesi için onay almayı düşündüğümde her defasında siyasetçilerin tutumu olumsuzdu. “Bizim hava sahamızı ihlal eden bir ülkenin komutanını nasıl ağırlayabiliriz. Ya bu ziyaret sırasında Türk uçakları ihlali gerçekleştirirse?” diyorlardı. Argümanlar aptalca ama halkın inancı malum. 2004 Olimpiyat Oyunları vesilesiyle sonunda onayı aldım. Ziyareti o kadar düşük tonda tuttuk ki, Yunan medyası Türk deniz kuvvetleri komutanının Atina’da olduğunu zor fark etti. Türk komutan rahat ve hoş bir insandı. Doğu Ege’de istenmeyen olayların yaşanmasını önlemek amacıyla aramızda açık bir telefon hattı kurulmasında anlaştık.” ”TÜRKLERLE KIYASLANMAK CESARET KIRICI OLUR” ”Görevden ayrılmadan 1 ay önce 2005 Ocak’ın ikinci yarısında Türkiye’yi ziyaret etmem için davet geldiğinde çok sevindim. Ülkemin yetkili devlet görevlilerinin ilk kez bir Yunan deniz kuvvetleri komutanının Türkiye’yi ziyareti ile ilgili refleksleri, yine klinik açıdan ölü sayılan birinin refleksleri gibiydi. Türk Genelkurmay Başkanı ile görüştükten sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başında günlük tüketim uğruna ucuz vatanseverlikler yapmayan, siyasi maliyeti düşünmeyen, ciddi ve milli stratejik hedefleri olan insanlar bulunduğunu idrak etmiştim. Yunan tarafı ile kıyaslarsak, şartlar çok farklı da olsa durum bizim için cesaret kırıcıdır. Çok iyi ve başarılı geçen Türkiye ziyaretimi tamamlayıp dönüşe hazırlanırken İstanbul havaalanında atmosfer son derece duygulu idi. Türk deniz kuvvetleri komutanının eşinin gözyaşlarını gördüm. Eşimle çok iyi anlaşmışlardı. Uçağa gitmeden son kez dönüp baktığımda, hayatımda hiçbir ziyarette yaşamadığım bir duyguyu yaşadım. Boğazımın düğümlendiğini hissettim. Son kez el salarken, elim gönlümün derinliklerinden gelen emirle sallanıyordu.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz