Ana Sayfa Köşe Yazıları “Yunanistan’ı ve Yunanlıyı Görünmeyen Bir El Yönetiyor!”

“Yunanistan’ı ve Yunanlıyı Görünmeyen Bir El Yönetiyor!”

1
0

Yunan kamuoyunun dikkatini Ukrayna’daki trajik olaylara çevirdiği bir dönemde, Yunan basını ve özellikle Türk-Yunan ilişkilerini analiz eden ve Yunan kamuoyuna yönlendirmeye çalışan çevreler tabii ki boş durmuyor.

Son olarak Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Panagiotopulos ile Türkiye Milli Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar’ın, Brüksel’de gerçekleşen Savunma Bakanları NATO toplantısının belirli aralıklarında bir araya gelmesi ve görüşmesi Yunanistan’da önemli çevreleri tekrar harekete geçirdi.

Bu çevreler, iki Bakanın görüşmesini “Ege’de ve Akdeniz’de ortak sömürü” kavramına dahil ederek yeniden gündeme getirmekten geri kalmadı. Yazdıkları köşe yazılarında ve yaptıkları analizlerde, her zaman olduğu gibi Yunanistan-Türkiye arasındaki az da olsa yaşanan olumlu gelişmeleri, Yunanistan’ın çıkarları açısından son derece rahatsız edici gelişmeler olarak ve çok ikilinin görüşmesinde Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda çok ciddi emarelerin var olduğuna dikkat çekmeye çalışıyorlar.

Amerikan’ın Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt’ın 20/9/2020 tarihinde gazeteci Aleksia Tassuli’ye verdiği mülakatta, Miçotakis hükümetinin Türkiye ile “uzlaşma” yapması gerektiğini dile getirmesini, dış kaynaklı bir müdahale olarak görüyor ve Yunanistan’ın zoraki olarak bir paket çözüm masasına oturtulması için bir zemin hazırlığı olarak değerlendiriliyor.

Yapılan analizlerde bu iddianın, Yunanistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Thanos Dokos’un bu yönde görüş belirttiğine vurgu yapılıyor ve bunun da aynı zamanda Miçotakis hükümetinin Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde resmi bir yol haritası olduğu yönünde değerlendirmeler yapılıyor.

Başbakan Miçotakis’in İstanbul’da Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile öğle yemeğinde, iki ülke arasında Münhasır Ekonomik Bölge’nin (MEB) belirlenmesinin ele alındığını, ancak bu konuya ilişkin Başbakanlık Maksimu Sarayı’nın söyledikleriyle Dışişleri Bakanlığı’nın MEB’in belirlenmesine yönelik izlediği tutumun örtüşmediğine dikkat çekiliyor.

Bu konuya ilişkin daha henüz geçen Cumartesi günü (19/3/2022), Atina merkezli “Estia” gazetesinin yazdığı gibi “ortak sömürü” riskinin bulunduğunu ileri sürmüş, bunun da Yunan tarafından kaynaklandığını satırlarına taşımıştı.

Yunanistan’daki analistlere göre, şu anda uluslararası enerji sahnesini yöneten istikrarsızlık ve değişkenliğin, sahne arkasındaki büyük “oyuncuların” Yunanistan’ı, Türkiye’nin önerdiği tüm sorunların çözüm paketi için daha da yoğun bir şekilde zorlamasına neden olacağına dikkat çekiyor.

Yorumculara göre, Kiriakos Miçotakis hükümetinin bazıları tarafından yeni Prespes’e (Kuzey Makedonya ile Prespa Anlaşması), bu defasında ise Prespes Ege’ye sürüklenmesi, makul ve anlamlı bir şekilde değerlendirilirken, Yunanistan açısından böyle bir şeyin trajik ve felaket olarak nitelendiriliyor ve hükümete bir uyarı niteliği taşıyor.

Neticede, Yunanistan ile Türkiye ne zaman ileriye doğru olumlu ve yapıcı bir adım atmaya kalksa, başta asırlık “Estia” Gazetesi ve onun sayfalarını iki ülke arasındaki ilişkilerle süsleyen, ancak olumsuz yazılarla dolduranlar her zaman devreye girmekten geri kalmıyor, başta Yunan kamuoyunu Türkiye’ye karşı kışkırtmaktan adeta zevk alıyor ve “iki ülke arasında ilişkilerin düzelmesini nasıl engellerim” hesapları yapıyor.

Bu böyle devam ettiği sürece Yunanistan ile Türkiye her daim bir masa etrafında toplanmaya devam edecekledir, ancak sonuca asla ulaşamayacaklardır. Bu da tamamen Yunanistan’da hükümetler üzerinde var olan görünmeyen bir elin taşları yerinden oynatmasından kaynaklanmaktadır.

Nihayetinde, ilk ve öncelikli olarak Yunanistan’da siyasiler ilk önce Yunan halkından oy avcılığı uygulamasına yönelik “Türkiye saldırganlığını” bir tarafa terk etmelidirler. Sonrasında ise annesinin elinde Pazar sabahları Kilisedeki ayine götürülen o masum çocuklara “hadi yemeğini ye, yemezsen bak seni Türklere vereceğim” korkutma senaryolarından vaz geçmelidirler.

Bu iki önemli uygulama Yunanistan’ın envanterinden ve beyin uygulamasından kaldırılmadığı sürece YUNANİSTAN, TÜRKİYE ile aynı masaların etrafında buluşsa da asla anlaşamaz! İki dost ve komşu ülke bereketlerinden asla faydalanamaz!

Bu durumdan ise sadece ve sadece silah tüccarları kazanır!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz