Ana Sayfa Batı Trakya Haber Yazık! Sınıfta Kaldınız, Bu Kadar Mı Korkuyorsunuz? Kimden Ve Neden?

Yazık! Sınıfta Kaldınız, Bu Kadar Mı Korkuyorsunuz? Kimden Ve Neden?

3
0

Batı Trakya’da ne yazık ki son yıllara bir vurdum duymazlık, bir kurnazlık politikası almış başını gidiyor. Bunun da başını ilk önce Milletvekilleri çekiyor.

Son olarak İskeçe’de Müftümüz Ahmet Mete üzerinden Batı Trakya’daki Türk toplumuna yönelik bir terör örgütü olarak ilan edilen Altın Şafak Partisi tarafından yapılan tehdit ve saldırı hakkında hüsran yaşanıyor. Milletvekilleri bir kez daha Azınlığın Milletvekilleri olmadıklarını açıkça göstermiş oldu.

“Ne şiş yansın ne kebap-maçı idare edeyim” Olmaz Hüseyin!!  

Ben ona SİRİZA Partisi’nin Milletvekili diyorum, çünkü eğer Türk Azınlığın Milletvekili olsaydı evet, o zaman ona Türk Azınlık Milletvekili sıffatıyla ve kalbimizin derinliklerine kadar kabul ederek hitap ederdim. Ama malesef Hüseyin Zeybek bu Azınlığın Milletvekili olmadı, olamadı. Oylarını almasına rağmen olamadı.

Hüseyin Zeybek’e sormak istiyorum; sen bu Azınlık insanının oylarıyla seçilmedin mi? Yunanistan Parlamentosu’na seni Yunanlı komşularımızın, hemşehrilerimizin oyları mı gönderdi? peki Sayın İskeçe Müftümüz Ahmet Mete bu Azınlığın seçtiği Müftüsü değil mi? daha da ileri gideyim; Sayın Müftümüz Ahmet Mete’nin seçimlerde sana karşı hiç bir olumlu yönde davranışı olmadı mı?

Neden o zaman Sayın Müftümüz üzerinden Batı Trakya’daki Türk toplumuna bir terör örgütü olarak ilan edilen Altın Şafak Partisi tarafından yapılan tehdit ve saldırı hakkında yerini belli etmedin, Azınlığın saflarında omuz omuza durmadın, ağzını bıçak açmadı, kaleminin mürekkebi dondu kaldı. İki satır yazmadın, yazamadın, yoksa yazdırtmadılar mı?

Oysa 2020 yılı Temmuz ayında yaban domuzları konusunu bile Parlamentoya taşımıştın, terörist ilan edilen bir partinin yandaşlarının yaptığı saldırıyı neden görmezden geliyorsun ki?

En azından bu konuları açıklığa kavuşturmak üzere seni göreve davet ediyorum SİRİZA Partisi’nin Milletvekili Hüseyin Zeybek. Çık ve doğruları söyle.

Gelelim bir başka konuya, Yunan devletinin yetkili kurumları Azınlık Okulları’nda Encümen Heyeti Seçimlerinin Koronavirüs pandemisi nedeniyle nasıl yapılacağını planlamış, alınması gereken önlemleri sıralamış ve seçimlerin yapılmasında bir mahsur olmadığını belirtmesine rağmen sen yine süt dolu kovaya bir tekme atarak devirdin.

Bak SİRİZA Partisi’nin Milletvekili Hüseyin Zeybek, DMT Eyalet Eğitim Müdürü ne yazmış:

“Not: Denetim komiteleri, okulların Müdürleri ve Müdür Yardımcıları ile işbirliği içinde, halk sağlığının korunması ve K.Y.A., İçişleri Bakanlığı EODY genelgeleri ve talimatlarında tanımlanan sağlık kurallarına uyulması için öngörülen tüm önlemleri almalıdır.”

Sen ise SİRİZA Partisi’nin Milletvekili Hüseyin Zeybek, Eğitim Bakanı Niki Kerameos’a hitaben sunduğun soru önergesinde, 22 Aralık Salı günü yapılması öngörülen ve seçim takvimi ilan edilen Encümen Heyeti seçimlerinin, ülkede uygulanan karantina nedeniyle ertelenmesini ve mevcut encümen heyetlerinin görev sürelerinin uzatılmasını istiyorsun. Peki neden? Yunanistan’da yaşam durdu mu? Bak yaşam durmamış ve devlet kolları kaldırmamış, devletin işleyişi aynen devam ediyor, hizmet durmamış olacak ki seçim ilan ediyorlar. Sen ise ertelensin, yapılmasın diyorsun.

Bugüne kadar sergilediğin (ne şiş yansın ne kebap-maçı idare edeyim) tavırlarını anlamadığımızı zannediyorsan yanılıyorsun. Ohoooo, bu Azınlık insanı ne açıkgözler, ne maç idare edenler gördü SİRİZA Partisi’nin Milletvekili Hüseyin Zeybek. Hadi Azınlığın yanında değilsin onu biliyoruz, karşısında bari durma SİRİZA Partisi’nin Milletvekili Hüseyin Zeybek!!!

“The End” modunda.

Gelelim eski PASOK, Fofi’nin şimdiki KİNAL Partisi’nin Rodop ili Milletvekili İlhan Ahmet’e. İlhan Ahmet’in siyasi yaşamı boyunca yaptığı Milletvekilliği görevini, hizmetlerini bilmeyen yok. Bugüne kadar binlerce soru önergesi verdi.

Bu soru önergeleri arasında kimler yok ki, Polisler, itfaiyeciler, korucular, balıkçılar ve avcılar, kimler için vermedi ki, ama o da aynen SİRİZA Partisi’nin Milletvekili Hüseyin Zeybek gibi, Sayın Müftümüz üzerinden Batı Trakya’daki Türk toplumuna bir terör örgütü olarak ilan edilen Altın Şafak Partisi tarafından yapılan tehdit ve saldırı hakkında yerini belli etmedi, Azınlığın saflarında omuz omuza durmadı, ağzını bıçak açmadı, kaleminin mürekkebi dondu kaldı. İki satır yazmadı, yazamadı. Bizde bir ata sözü vardır, “dut yemiş bülbül” gibi. Milletvekili İlhan Ahmet hakkında çok fazla söze gerek yok, o yıllardan beri bu işi nasıl kotaracağını bilir.

Son zamana zaten kendisinde metal yorgunluğu olduğunu gözlemliyorum. Metal yorgunluğu terimini de siyasiler çok kullanır ben de onun için kullanayım dedim. Hani yorgun demir metal vardır ya, şekil vermek için bürkmeye kalksan kırılır, kızgın iken suya soksan çatlar ha buna metal yorgunluğu derler. Yani çok defa ısıtılmış suya sokulmuş, yeniden soğutulmuş olunca öyle oluyormuş. Zaten emekliliği de yaklaşıyor, gelecek seçimlerde seçilse ne yazaaar seçilmese ne yazar. Onun için yazsam ne olacak, Azınlık insanı ve özellikle gençlerimiz zaten gelecek seçimlerde gerektiği şekilde yazacaktır, gerekeni yapacaktır. Seçimlerin yapılacağı kokusunu Atina’dan aldıktan sonra belirli çevreleriyle seçim çalışmalarını yapsa bu defa olmayacağını, bu kamışla bu düğünün çıkmayacağını o da biliyor artık. Onun için partilerin milletvekilleri arasında en rahatı da odur, İlhan Ahmet’tir. Batı Trakya tarihi onu da bu Azınlığa yaptıklarıyla, ettikleriyle, eğrisiyle doğrusuyla bilecek. Onun için heyecan yok, panik yok, “Azınlık davasına başkaları sahip çıksın” anlayışı ağır basıyor bu son seçimlerden sonra onda, bunu da gizlemiyor zaten. Neyse onun dönemi de “the End” olmak üzere.

Yeni, heyecanlı ama olmadı işte….

Gelelim çiçeği burnunda ama heyecanlı eski PASOK, Fofi’nin şimdiki KİNAL Partisi’nin İskeçe ili Milletvekili Burhan Baran’a. Biliyorum, yine bana kızacak ve özelden yazacak, her nedense eleştiriye hiç ama hiç tahammülü yok, ama olsun, ben en azından ondan mertçe, korkusuzca bir hareket bekliyordum, aynen Azınlık insanını olduğu gibi beni de hayal kırıklığına uğrattı. Bu arkadaş ağzını açar, gözünü yumar ve basın bültenleri ve soru önergelerine sımsıkı sarıldığı gibi, Azınlık açısından ciddi olan bu hakarete de karşı çıkarak gerekeni yapar diye bekledim. Beklemekte hatalıymışım, onu da anladım iyi de oldu. Herkesin eteklerindeki ufaklı irili taşlar lapır lapır döküldü. Azınlık için çalışıyorum, davamıza sahip çıkıyorum edasıyla nara atanların ipi çarşıya pazara serildi.

İyi de oldu, çünkü Azınlığın yeni siyasi yüzlere, davaya inananlara ihtiyacı var ve yenilenmesi lazım derken birileri katılmıyordu bana. Keşke haklı çıkmasaydım.

Fofi’nin şimdiki KİNAL Partisi’nin İskeçe ili Milletvekili Burhan Baran da, İskeçe’de Müftümüz ile ilgili ırkçı olaya Müftümüz üzerinden Batı Trakya’daki Türk toplumuna bir terör örgütü olarak ilan edilen Altın Şafak Partisi tarafından yapılan tehdit ve saldırı hakkında o da yerini belli etmedi. Azınlığın saflarında omuz omuza durmadı, ağzını bıçak açmadı, kaleminin mürekkebi dondu kaldı. İki satır yazmadı, yazamadı. Bizde bir ata sözü vardır, biraz önce yukarıda okudunuz “dut yemiş bülbül” evet o da aynen ona dönmüş ki bir satır yazıp Azınlığa yönelik yapılmış bu tehdidi kınayamadı. Olmadı Burhan Baran, hiç kızma sen de sınıfta kaldın, dakika bir gol bir ama olsun. Bir dahaki seçimlere belki olur.

Peki sizi kim yönlendiriyor? Kime ve neye hizmet ediyorsunuz?

Gelelim Batı Trakya’daki Yunan basınına, ahkam kesen kalemlere, kendini Batı Trakya’nın sözde kurtarıcısı olarak gören ne olduklarını dahi bilmeyenlere.

Bu zavallılar hakkında çok şey yazmayacağım, çünkü uğraşmaya değmez. Nereye bastıkları belli değil. Ama onlara şu soruyu sormak istiyorum; kalemine, diline ve eline güvenene hodri meydan yazsınlar da göreyim.

Her fırsatta bu zavallılar ve onları maşa olarak kullananlar, Batı Trakya’daki Türk basını için her fırsatta “Başkonsolosluğun uydu antenleri”, “paralı memurları”, “Türk ajanlar” benzetmesi yaparak hakaretler yağdıranlar nerede? İskeçe’de yaşanan bu olay ile ilgili neden suskunlar? Hani Batı Trakya’da Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında Avrupa’ya model olabilecek birlik beraberlik, eşitlik vardı? Neden yazmadınız? Yazdırmadılar mı? demek kim arka bahçe, kim güdümlü “ak koyun, kara koyun” belli oldu.

Zaten biliyordum ben Yunan basınını, sormadan tuvalete dahi gidemezler. Kuş uçmaz Batı Trakya’da kuş! Haydi yanıltın beni, demokrasi ve insan hakları savunucuları olduğunuzu ispat edin, edin ki bu pisliğin altında kalmayın. Çünkü basın için kara, kapkara bir lekedir yazmamak, yazamamak.

O zaman siz bağımsız değilsiniz! bak biz mertçe korkmadan demokrasi ve insan haklarına inandığımızı ispat ettik. Ülkemiz Yunanistan’ın bağımsız yargısı faşişt, ırkçı bir partiyi işlediği cinayetlerden dolayı terör örgütü olarak ilan etti. Temsilcilerini, üyelerini hapse gönderdi. Ya siz? Neden korktunuz? Sizler birilerinin veya bir sistemin arka bahçesi misiniz yoksa?? Yazmamak için kimden ödeniyor sunuz?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz