Ana Sayfa Batı Trakya Haber “Unutmuyoruz.. Unutturmuyoruz.. Unutturmayacağız”

“Unutmuyoruz.. Unutturmuyoruz.. Unutturmayacağız”

2
0

Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği üyesi 80 kişilik heyet Genel Başkan Av. Necmettin Hüseyin başkanlığında Srebrenica Soykırım Anıtına çelenk sundu.

Türkiye genelinde tek çatı altında 13 şubesi, 6 temsilciliği, spor kulüpleri ve vakıfları ile var olan Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği yönetici ve üyelerinden oluşan 80 kişilik heyet Genel Başkan Av. Necmettin Hüseyin başkanlığında Bosna Hersek’e gelerek Srebrenitsa Soykırım Anıtı ve toplu mezarlığını ziyaret ederek ,29 Ocak “Milli Direniş Günü” anısına törenle anıta çelenk sunup, saygı duruşunda bulundu ve toplu mezarlıkta yatanların ruhuna Fatiha okudu.

25 Ocak Cumartesi sabahı İstanbul üzerinden havayolu ile Saraybosna’ya gelen heyetin ilk durağı panoramik şehir turundan sonra Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin kurucusu Aliye İzzet Begoviç’in mezarı oldu. Burada ki ziyaret sonrası katılımcılar Baş Çarşı’da günümüze kadar korunan Osmanlı tarihine canlı şahitlik etti.

Bu esnada Genel Başkan Av. Necmettin Hüseyin ve şube başkanı ile yöneticilerden oluşan heyet de Türkiye Cumhuriyeti Saraybosna Büyükelçisi Haldun Koç’u hafta sonu olmasına rağmen Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Yöneticileri için açtırdığı Büyükelçilikteki makamında ziyaret ederek anma etkinliği hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

Büyükelçi Haldun Koç’ta Genel Başkan Av. Necmettin Hüseyin ve ekibine hem kendi milli davalarını canlı tuttukları, hemde etnik kimlik inkarı sonucu 20. yüzyılda dünyanın gördüğü en büyük soykırım ve katliamlardan birinin yaşandığı Bosna Hersek’e böyle bir etkinlik düzenledikleri için teşekkür edip, tebrik etti.

26 Ocak Pazar günü ekip kadim şehir Monstar’a doğru yola çıkarak öncelikle orta çağdan kalma ve Osmanlı döneminde ticaret yollarının güvenliğini sağlamada da büyük önem taşıyan Poçitel Kalesini ziyaret etti.

Ardından Monstar’a gelen ekip öncelikle kendileri için ayrılan Divan Resteorantta öğle yemeklerini yedikten sonra 1566 yılında Mimar Hayrettin tarafından yapılan ve 1993 yılında Hırvat topçusu tarafından yıkılan, sonrasında da 2004 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin de katkıları ile aslına uygun olarak restore edilen Monstar köprüsü ve çarşı ziyareti gerçekleştirildi.

Saraybosna’ya doğru dönüş yolunda da tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte 1350’li yıllarda dağdaki kayaların oyulması ile Bosna Hersek’teki en büyük su kaynaklarından birinin doğduğu noktaya yapılan Blagay Tekkesi ziyaret edilerek mistik havası koklandı.

27 Ocak Pazartesi günü Batı Trakya Türkleri  Dayanışma Derneği üyeleri bu yıl 29 Ocak “Milli Direniş Günü” anma etkinlikleri ve dünyaya seslenmek üzere belirledikleri Bosna Hersek programı için de Saraybosna’dan yola çıkarak Srebrenitsa Soykırım Anıtı ve toplu mezarlık alanına geçti.

Tören alanı geçen üyelerimiz, 20. yüzyılda Dünya’nın gözü önünde ve Birleşmiş Milletler tarafından güvenli bölge ilan edilen, ayrıca Barış Gücü Askerlerinin kontrolü altındaki Srebrenitsa’da birkaç gün içinde 8372 Boşnak kardeşimizin katledilmesine ve 10 binlerce masum kadının tecavüz edilmesine göz yumulması sonucu yaşanan soykırım ve trajediyi bu gün bile canlı olarak hissedilmesi ile heyetteki herkesin hüzünlü anlar yaşamasına vesile oldu.

Soykırım anıtına çelenk sunan Genel Başkan Av. Necmettin Hüseyin ve beraberindeki heyet saygı duruşunda bulunduktan sonra da toplu mezarlıkta yatanların için dualar okundu.

“Srebrenitsa’da 29 Ocak “Milli Direniş Günümüzü” anıyoruz”

Ardından bir basın açıklaması yapan Hüseyin öncelikle 29 Ocakların ne anlama geldiğini ve bu gün Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği heyeti olarak neden burada olduklarına değinip “Bugün andığımız 29 Ocak olaylarıdır. 29 Ocak nedir, bizim için neden önemlidir ben bunu öncelikle sizlerle paylaşmak istiyorum.

1923 yılında Yunanistan’a azınlık olarak emanet edilen Batı Trakya Türklerine sistematik baskılar 1980’li yıllara kadar artarak sürmüştür. 1980’li yıllarda bu baskılar en üst safhaya çıkmıştı. 1983 yılına gelindiğinde ise isminde Türk kelimesi bulunan sivil toplum örgütlerimizin kapatılması konusunda resmi makamlarca kararlar verilmiş, bu kararlar doğrultusunda hukuk mücadelemiz sonucunda Yunan yüksek yargısına giden davalar maalesef çok acı bir gerekçeyle sonuçlanmıştı.

Bu gerekçede Batı Trakya’da “TÜRK” yoktur denmekteydi. 1987 Kasım ayında verilen bu kararın neticesini Batı Trakya Türkleri ancak 1988 yılı Ocak ayı başında öğrenebilmişlerdi. Bunun üzerine toplumun önde gelenleri bir araya gelerek bunun kabul edilemez olduğunu, bu baskılara boyun eğilemeyeceğini, var olan Türk azınlığın kimliğinin inkar edilemeyeceğini belirterek, Ocak ayı sonunda bir protesto yürüyüşü yapma kararı almışlardı. Bu karar neticesinde 29 Ocak günü tüm baskılara, engellemelere rağmen 20 bini aşkın Batı Trakya Türk’ü Gümülcine meydanına inerek biz Türk’üz diye, biz burada yaşıyoruz biz varız diye haykırmıştı.

Biz 29 Ocağı ifade ederken 29 Ocak’lar deyimini kullanıyoruz. Bunun nedeni de 1988’den sonraki dönemde, 2 yıl içerisinde hiçbir gelişmenin olmadığını gören Batı Trakya Türkleri, 1990 yılında bu olayların yıl dönümünde masumane ve mütevazi bir etkinkinlikle, bir mevlid düzenleyerek bu olayları anma kararı almışlardı. Fakat aşırı kesimler tarafından öylesine provakatif olaylar yaşanmıştı ki yerel basın ve özellikle kilisenin devreye girmesiyle Türklere karşı saldırı için bir ortam hazırlanmış ve 29 Ocak 1990 tarihinde 300’ün üzerinde Türk işyeri yağmalanmış ve talan edilmişti. Batı Trakya Türk azınlığı mensupları yaralanmıştı ve Türklerin kanı akıtılmıştı.

Unutmuyoruz.. Unutturmuyoruz.. Unutturmayacağız”

İşte biz 32 yıldır Türklük onuruyla bir baş kaldırının, bir direnişin Milli Mücadele ruhu ile davamızı sahiplenme onurununun yıl dönümünü anmaya devam ediyoruz. Bu mücadeleyi ayakta tutuyoruz, tutmaya da devam edeceğiz. Unutmuyoruz.. Unutturmuyoruz.. Unutturmayacağız” dedi.

Devamında “Gördüğünüz gibi, şahit olduğunuz gibi 29 Ocak olaylarının 32. yılında geçen her yıl olduğu gibi bugün yine hep birlikteyiz. Daha ihtişamlı, daha fazla kenetlendik, daha fazla inançlıyız.

Önceki yıllarda Taksim’den ve şubelerimizin bulunduğu merkezlerden duyurduğumuz sesimizi üç yıl önce Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir’den, sonraki yıl kuruluşumuzun 71. yılında Çanakkale’de Şehitlik Abidesinden, geçen yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin en doğu ucundan Sarıkamış’tan 105 yıl önce ebediyete intikal eden 90 bin şehidimizin manevi huzurundan, bugün de burada 20. Yüzyılın sonunda dünya tarihinin gördüğü en büyük dramın 25.yılında, insanlığın katledildiği ve 8372 kadın – erkek ve çocuğun toplu mezarlara gömüldüğü Srebrenitsa’da 29 Ocak “Milli Direniş Günümüzü” anıyoruz.

Geçen yılda ifade ettiğim gibi, bizler 29 Ocak ruhu ile Anıtkabirde geleceğe parlayan ışığı, Çanakkale’de Dünyaya meydan okuyan mücadele ruhunu, Kars Sarıkamış’ta vatan toprağının değerinin ne anlama geldiğini ifade eden 90 bin vatan evladının inancına sahip çıkarak geleceğe yürürken izleyeceğimiz rotayı belirledik, bugün de burada çağdaş olduğu iddiasını sık sık dile getiren dünya’ya insanlığın ve etnik kimliğin ret edilmesinin ortak kaderini taşıdığımız Boşnak kardeşlerimizin davasına kendi davamız gibi sahip çıkıyor ve gelecekte hiçbir toplumun bu acıyı yaşamaması için sözde çağdaş dünyaya sesimizi buradan duyuruyoruz.

“Srebrenitsa da olduğu gibi kan akmasına gerek yoktur.”

32 yıldır her 29 Ocak “Milli Direniş Günü” anma programında seslendiğimiz gibi bugün de buradan bir kez daha görevde olan yetkililere seslenmek istiyorum. Geçtiğimiz bir yıl içinde seçilen sayın başbakan Miçotakise ve azınlığın yaşadığı bölgeden gelen ve yeni seçilen Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu’ya seslenmek istiyorum.

Bir toplumun katledilmesi için illaki Srebrenitsa da olduğu gibi kan akmasına gerek yoktur.

Batı Trakya Türk Azınlığına Yunan devleti olarak yıllardır uyguladığız asilimilasyon politikaları, yok saydığınız etnik kimlik gerçeği ile zaten katledilmektedir.

Boşnak kardeşlerimizin yaşadığı etnik inkar politikarının özünü aynı kaderi paylaşan bizlere de yaşattınız. Tek fark katliama kadar uzanan süreci yaşamamamızdır.

“Randevu talebinde bulunuyorum”

Gelin sayın Başbakan ve yeni seçilen sayın Cumhurbaşkanı Sakelaropulu, el ele verin ve bu gerçeği 21. yüzyılda değiştirin.

Biz Mart ayında görevi devralacak olan sizleri İskeçe’deki komşumuz ve Yunanistan Cumhurbaşkanı olarak ziyaret edelim. Sayın Sakelaropulu’dan bugün buradan 8372 kişi huzurunda, Batı Trakyalı heyetimiz huzurunda bir randevu talebinde bulunuyorum, sayın Cumhurbaşkanı siz bu toplumun yaşadığı yerden, içinden gelen ve toplumun yaşadıklarını bire bir bilen birisiniz, gelin randevu talebimizi geri çevirmeyin ve biz buradaki heyetle huzurunuza gelelim, sizde dünya ya Batı Trakya Türklerinin yıllardır inkar edilen etnik kimliliğine bağlı sorunların çözümü için bir kıvılcım yakıyorum, sorunların çözümü için startı veriyorum deyin.

Gelin, Batı Trakya’da yaşayan Yunan vatandaşları TÜRK asıllıdır deyin ve sorunların çözümünün anahtarını açın ve Dünya sizi alkışlasın diyerek sözlerimi bitirirken de organizasyonumuza katılan tüm şube başkanlarımıza, vakıf başkanımıza, yöneticilerimize ve siz saygıdeğer Batı Trakya sevdalısı azınlık mensuplarımıza bu yurt dışı programımızda bizlerle birlikte buralara kadar gelerek insanlığa ve Batı Trakya davasına sahip çıktığınız için teşekkür ederim.

8372 şehidimizin ve sizlerin huzurunda bizlere Türk değilsiniz, Yunanistan da Türk yoktur diyenlere buradan cevabımızı net bir şekilde veriyoruz.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE… “ diyerek tamamladı.

Ardından da Yugoslavya parçalanmadan önce akü fabrıkası olarak faaliyet gösteren, sonrasında Barış Gücü Askerlerinin Üs olarak kullandığı ve günümüzde de Soykırım Müzesi olarak kapılarını ziyaretçilerine açan Srebrenitsa Soykırım Müzesi ziyaret edildi.

Müze ziyareti esnasında heyetimize bilgi veren ve 13 yaşında soykırımın canlı şahidi olan Tarihçi özellikle etnik kimlik inkarını birebir yaşayan iki toplumun bu ortak kaderinin varlığından ve bu gün Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği üyeleri olarak bu alana gelip bu anma etkinliğini gerçekleştirmiş olmamızdan dolayı teşekkür edip, şükranlarını sundu.

Müze ziyareti esnasında tüm üyelerimiz yaşanan vahşet ve katliamın canlı izlerine tanıklık etmenin verdiği hüzünle tüyleri diken diken oldu.

Bu yıl Genel Merkezimiz tarafından ve himayesinde düzenlenen 32. yıl anma etkinliklerinin stratı Srebrentsa’da ki ilk program ile verilirken, devamında İzmit, Bursa, Soma, İzmir ve son olarak İstanbul’daki etkinliklerle devam edecektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz