Yunanistan devleti bu defasında da Batı Trakya’da Müslüman Türk Azınlığa ait Azınlık okullarında Hristiyan Ortodoks dininin bayramlarının kutlaması için harekete geçti.
Devlet okullarında yapılan uygulamanın aynısının Azınlık okullarında da yapılması isteniyor. Kısacası, Bakanlık tarafından ciddi anlamda Batı Trakya’daki Azınlık okullarında 30 Ocak “Üç Azizler Yortusu”nun (Trion İerarhon) kutlanılması isteniyor.
Φ1/3495/ΓΔ4/10-1-2020 tarihli protokol numarasıyla Yunanistan Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanı Yardımcısı Sofia Zaharaki imzasıyla Azınlık okullarına gönderilen genelgede belirtilenle göre, “30 Ocak günü, Üç Azizlerin kutlandığı gün, İlk ve Ortaokullarda (devlet ve özel), Üç Azizlerin eğitime verdiği katkılarından dolayı kutlama etkinlikleri yapılmaktadır. Öğretmenler Derneği’nin takdirine bağlı olarak ve koşulların da izin vermesi şartıyla kilisede ayine katılınabilir. Geri kalan gün için de ders günü takvimi takip edilecektir.” İfadeleri yer alıyor.
Evet, Yunan devleti, zaman zaman değişen hükümetlerin bir öncekinin bıraktığı yerden diğerinin devralmasıyla harfiyen Azınlık okullarını Batı Trakya’da neredeyse bitirme noktasına getirme çabaları görüldüğü üzere aynen devam ediyor.
Yunanistan Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı tarafından, 30 Ocak “Üç Azizler” gününün Azınlık okullarında kutlanması etkinlikleri kapsamında, Yunan öğretmenler tarafından öğrencilere “Üç Azizler” hakkında tarihi ve anımsatıcı bilgiler aktarılması isteniyor. Sonra da günün devamında normal derslere devam edilmesi üzerine vurgu yapılıyor.
Bu, “Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya” benzer.
“Üç Azizler” gününün Azınlık okullarında kutlanması, Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı adına başlı başına bir facia, bir fiyasko, Azınlığın eğitimine, dini özgürlüğüne açıkça bir darbedir.
Azınlık tarafından bu uygulama asla ve asla kabul görmeyecektir. Aksine, zaten karmaşık bir seyir izleyen Azınlık eğitimi daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hal alacaktır.
Yunanistan devleti açıkça Azınlığa şunu söylüyor; “artık Azınlık okullarını biritmek istiyorum, Azınlık çocuklarının devlet okullarına giderek uzun vadeli asimile olmalarını, kendi kimliklerinden uzaklaşmalarını, dini değerlerini yitirmelerini istiyorum”. Bu uygulamayla da başka ne olabilir ki?
Yunanistan’ın bir önceki keyfi uygulamalarda olduğu gibi bu son olarak yaptığı doğrudan Lozan Anlaşması’nın açıktan ihlalidir. Bunun başka izahı asla olamaz.
“Üç Azizler” gününün Azınlık okullarında kutlanması konusunda Encümenler Birliği, Azınlığın Öğretmen Dernekleri, Müftülüklerimiz ve dahası da dini konularda hassas olan Azınlığımızın aile fertlerinin ne gibi bir tavır takınacağına çevrilmiş durumda.
Unutulmasın ki, Azınlık eğitimi son yıllarda kan kaybediyor. Sebebi ise “Azınlık okullarında eğitim kötü, devlet okullarında çocuklarımız “Profesör olacak” anlayışını ebeveynlere empoze etmeye çalışan çevreler boş durmuyor. Bu da işin en tehlikeli yanı olmaya halen günümüzde de devam ediyor.
Ancak bunun önüne geçilebilmesi için Azınlık insanının bu içi boş vaatlerden kurtulması lazım. Azınlık insanı top yekün okuluna, öğretmenine sahip çıkmalıdır. İşte başarı o zaman kendiliğinden gelecektir.
Azınlık okulunun kalitesi, iki dilli eğitimin verilmesinden dolayı tartışılmazdır. Çocuklar geleceklerini inşa etmek üzere ilk adımlarından itibaren iki dilde hatta İngilizce’yi de kattığımızda üç dilde eğitim alıyor. Yunanca, Türkçe ve İngilizce. Oysa devlet okulunda sadece bir dil o da ülkenin resmi dili olan Yunanca, İngilizce de yabancı dil olarak okutuluyor.
Bunu görmezlikten gelmek Azınlığın kendi ayağına sıkması demektir. Kaybedilen değerler şimdi belki anlaşılmıyor olsa da gelecekte çok daha iyi anlaşılacaktır. Ama o zaman da geç olabilir.
