SEYYıD ALı SULTAN DERGAHI’NDA KASIM KURBANI ETKıNLığı HEYECANI

Batı Trakya Türk Azınlığı yüzyıllardan bu yana koruduğu ve yaşattığı kültürel mirasına sahip çıkmaya devam ediyor. Gümülcine-Dedeağaç dağlık bölgesinde asırlardır yaşayan Batı Trakyalı Türk Alevi kardeşlerimiz her yıl geleneksel olarak Ruşanlar köyüne yakın Babalar bölgesinde bulunan Seyyid Ali Sultan Dergahı’nda Kasım Kurbanı etkinliği düzenliyorlar. Düzenlenen bu önemli etkinliğe Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine Başkonsolosu Mustafa Sarnıç, Gümülcine Seçilmiş Müftü Yardımcısı Fehim Ahmet, SÖPA Derneği Başkanı Mehmet Derdiman, Mehrikoz Nahiye Başkanı Abdülkadir Hoca, Türkiye’den Cem Vakfı yöneticileri ve üyeleri, Bulgaristan’da yaşayan soydaşlar ve çok sayıda Batı Trakya Türkü katıldı. Bu yıl da yine görkemli bir törende biraraya gelen soydaşlar, asırlardan beri yaşattıkları bu güzel Kültürel mirası yaşatmanın sevinci ile geleceğe umutla baktıkları görüldü. Bu yıl düzenlenen törenlerde Dergahta yeni yapılan yemekhane bölümü de hizmete açıldı. Açılışı Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine Başkonsolosu ve Dergah yöneticileri Mehmet Koç ve diğerleri birlikte gerçekleştirdiler. Seyyid Ali Sultan Dergahı yöneticisi Mehmet Koç yaptığı kısa selamlama konuşmasında şunları söyledi: “Kardeşlerim, Yüce milletimizin kopmaz bir parçası olan değerlerimizin yaşatılması için bugün burada aynı tarihi ve Kültürel mirasımızı paylaşmak üzere birlikte bulunuyoruz ve bundan büyük şeref duyuyoruz. Asırlar boyu Seçek Eğitim ve Kültür şenliklerimizin olduğu gibi, Alantepe panayırımız dahil olmak üzere ve bugün burada Kasım Kurbanı etkinliğini idrak etmek üzere toplanmış bulunuyoruz. Bu gördüğünüz yeni mekanın yapımında değerli Müftümüz ıbrahim şerif ve Başkonsolosumuz sayın Mustaf Sarnıç, emeği yardımı geçen herkese teşekkür ediyorum.” Dedi. Başkonsolos Mustafa Sarnıç: “ Bu Kültürel Miras Türkiye ile Yunanistan arasındaki her geçen gün gelişmekte olan ilişkilere katkı sağlaması bakımından bizim açımızdan çok büyük önem taşımaktadır.” Açılışta bir konuşma yapan Başkonsolos Mustafa Sarnıç şunları söyledi: “Saygı değer misafirler, ben de öncelikle T.C. Gümülcine Başkonsolosu olarak bizi bu gün buraya davet etme nezaketini ve duyarlılığını gösteren Seyyid Ali Sultan Dergahı vakfına, yöneticilerine bu yöredeki soydaşlarımıza Müslüman Türk Azınlığı mensuplarına hem şahsım adına hem de mesai arkadaşlarım adına şükranlarımı sunuyor, hepinizi özellikle de Bulgaristan’dan ve ülkemizden Türkiye Cumhuriyeti’nden gelen dernek yöneticilerini vatandaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Konuşmacıların da ifade ettiği gibi, özellikle burada yaşayan Müslüman Türk Azınlık mensupları çok derin tarihi bir Kültür mirası üzerinde yaşamaktadırlar. Gerçekten bu dergahın korunması, geçmişten alınan bu mirasın gelecek kuşaklara aktarılması, gerek bölgenin tarihi ve turistik zenginliği, gerekse Türkiye ile Yunanistan arasındaki her geçen gün gelişmekte olan ilişkilere katkı sağlaması bakımından bizim açımızdan çok büyük önem taşımaktadır. Ben bu Dergahın yaşatılmasınada katkıda bulunan herkese huzurlarınızda şükranlarımı sunmak istiyorum. Biraz sonra açılışını yapacağımız bu yemekhane hakikaten bir ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. Onun için bu gün burada bunun da bu vesileyle açılışını yapacağız sayın misafirlerimiz ve Dernek başkanlarımızla birlikte. Bu gün ayrıca buraya gelen tüm soydaşlarımızın arasında bayan kardeşlerimizin de bulunması Türk Kültürü’nün derinliğini gösteren bir unsurdur. Ben bu yemekhanenin hayırlı olmasını diliyorum.” Dedi. Fehim Ahmet: “Tarihte önemli yer tutan, önemli iz tutan bu değerlerimizi bugün yaşamamız ve bundan sonra da yaşatmamız, gelecek olan kuşaklara da doğru bir biçimde aktarmamız ve anlatmamız gerekiyor.” Gümülcine S. Müftülüğü Müftü Yardımcısı Fehim Ahmet’te yaptığı mesajlar içeren mükemmel konuşmasında çok önemli noktalara değindi ve Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın yaşattığı değerler içerisinden insan sevgisinin ulaşılmasına dikkat çekti. “Sözlerime başlamadan önce bugün sizlerle olmayı arzu eden ancak bir program gereği yurtdışında bulunan Gümülcine Seçilmiş Müftümüz sayın ıbrahim şerif beyin selamlarını ve saygılarını sunarak başlamak istiyorum. Değerli konuklar, bugün tarihi bir gün yaşıyoruz. Tarihte manevi önderlerin ve mimarların ne kadar önem arzettiğini bugün buraya katılan, burada bulunan topluluktan anlıyoruz. Hepimiz biliyoruz ki, tarihte sadece toprakları feşeden insanların isimleri bugün ne yazık ki hatırımızda değil. Ama insanların gönüllerini, insanların kalplerini feşeden, böyle bir çalışma içerisinde olan insanlar, büyükler, tarih içerisinde yaşadıkları gibi bundan sonra da yaşamaya devam edeceklerdir. Çünkü insanın gönlüne yönelik yapılan hareketler kalıcı olan hareketlerdir. Ahmet Yesevi ile başlayan, Seyyid Ali Sultan’ların, Harabati Babaların, Sarı Saltuk’ların ortaya koydukları bu çalışma, bu gayret bu gün bizleri bir araya getiren, gönlümüzdeki öncelikli olarak Allah sevgisini, Peygamber sevgisini, din sevgisini ve insan sevgisini hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline getiren bu çalışmaların, bugün eserini bu şekilde görmeye devam ediyoruz. ınşallah bu sevgi seli artarak devam eder ve toplum olarak tarihten gelen, özümüzde bulunan bu temel değerlerimizi hep birlikte yaşatmaya devam ederiz. Tarihin belgelerine baktığımız zaman, gönüllerin feşine yönelik insanların yaptığı çalışmalar, hiç bir zaman yok olmamış, zayi olmamış mutlaka tarih içerisinde yaşatılmaya devam edilmiş olan çalışmalardır. Ben hepimizin ortak değeri olan özelliklerimize bir defa daha sahip çıkma noktasında dikkat etmemiz gereken unsurlara dikkati çekerek konuşmama son vermek istiyorum. Bu gün hepimizin ortak bir sevgisi ve değeri vardır kardeşlerim. Allah sevgisi, Peygamber sevgisi, kitap sevgisi, Ehlibeyt sevgisi; bizi birbirimize kenetleyen, kardeş kılan, aynı değerleri aynı duyguları yaşamamıza vesile olan değerlerdir. Biz sevgi medeniyetinin çocuklarıyız. Bu sevgi de ifade ettiğim temel değerlerimizden kaynaklanmaktadır. Yunus Emre’nin de ifade ettiği gibi, “Biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü severiz.” ınsan sevgisi gönlümüzde böyle yer etmiştir. ışte bu gün içinde bulunduğumuz bu mekanda medfun bulunan Seyyid Ali Sultan gibi gönül erlerinin de insanlara yönelik olarak yaptıkları en kalıcı faaliyetin; insan sevgisi, insanın gönüllerine sevgiyi aşılama ve barış içerisinde dünyada yaşanabilecek bir ortamı ortaya çıkarma gayretleridir. ışte onların bu gayretleri bugün Bulgaristan’dan, Türkiye’den Batı Trakya’mızın birçok bölgesinden burada birçok insanın bir araya gelmesine vesile olmuştur. Dolayısıyla tarihte önemli yer tutan, önemli iz bırakan bu değerlerimizi bugün yaşamamız ve bundan sonra da yaşatmamız, gelecek olan kuşaklara da doğru bir biçimde aktarmamız ve anlatmamız gerekiyor ki, gelecekte de kuşaklarımız bu insan sevgisiyle insanlara yardım etme düşüncesiyle birlik ve beraberlik içerisinde yaşamaya gayret göstersinler. Sözlerimi Hacı Bektaş-ı Veli’nin bir deyişiyle sonlandırıyorum. O diyor ki, “ıri Olun, Diri Olun, Bir Olun.” ınşallah biz iri olduğumuz, diri olduğumuz ve bir olduğumuz zaman, bu değerlerimizle bütünleşmiş olarak dünya hayatımızı yaşar ve bu topraklarda da atılmış olan bu sevgi tohumlarının her geçen gün daha güzel bir biçimde yeşermesi için gayret göstermiş oluruz. Biraz sonra açılışı yapılacak olan bu misafirhanenin de hayırlı olmasını, ilelebet daim olmasını, insanların buradan gerektiği şekilde istifade etmesini dileyerek, hepinizi gönülden selamlıyorum.” dedi. Açılış sonrası misafirlere Kasım kurbanı yemekleri ikram edildi.