Yunan basını biraz kıskançlık, Yunanistan’ı yönetenlere yönelik de biraz sitemkar bir şekilde okuyucuya duyurduğu haberlerle, geçtiğimiz günlerde New York’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geniş katılımla açılışını yaptığı “Türk Evi”ni ve Başpiskopos Elpidoforos’un katılımasını konu aldı.
Haberlerde özetle şu ifadelere yer veriliyor:
“Manhattan’daki “Türk Evi” ve Hiçbir Zaman Olmayan Yunan Evi”
“Bir dönem Yunanistan’ın “Helen Kültür Vakfı’nın bir şubesi Manhattan’da 57. caddede önemli bir yerde faaliyet gösteriyordu. Kapandı, çünkü o zaman söylendiği gibi mali giderler karşılanamadı.
Birkaç yıl boyunca, New York’taki Yunanistan Basın ve Enformasyon Ofisi’ni ve ardından Yunan Turizm Örgütü’nü barındıran Birleşmiş Milletler genel merkezinin yakınında harika bir yer vardı. Ofislerin yanı sıra etkinlik ve toplantı odaları da bulunuyordu. 2015 yılında troykanın dayattığı kemer sıkma devlet harcamalarının düzeltilmesi çerçevesinde satıldı.
Bugüne kadar Yunanistan Başkonsolosluğu başka bir yerde, BM Daimi Temsilciliği başka yerde ve Basın Ofisi (Kamu Diplomasisi), EOT Turizm ve Ticari İşler Ofisi başka yerlerde.
Soru şu, satın alma, kiralama veya satış kararlarının doğru ya da yanlış olup olmadığı değil, onca yıldan sonra, Yunan devletinin Manhattan’da tüm kuruluşların ve tüm kurumların hizmet verdiği özel bir binaya sahip olmaması nasıl mümkün olabilir? hizmetler New York’ta (diplomatik, konsolosluk, turistik, ticari, vb.) barındırılıyor ve aynı anda kültürel ifade ve yaratım yeri olarak işlev görüyor mu?
O halde söylenenlerin ve yaşananların dışında, “Türk Evi”nin açılış töreninde Başpiskopos Elpidoforos’un da hazır bulunmasıyla birlikte, New York’ta “Yunanistan Evi”nin ya da Kıbrıs’ın neden hala açılmadığını sorgulamayalım mı?
Erdoğan’ın “İslamofaşist” rejimi Manhattan’da Türk kültürünün bir merkezini açılışını yaptı. Amerika’daki büyük Yunan topluluğuyla ışık hızlı Yunanistan’ın tarihinin ve kültürünün sembolünün bir merkezi yok.
Acıtan ve öfkelendiren gerçekler…”
