Ana Sayfa Batı Trakya Haberler EVREN DEDE: “SON DAKİKADA TÜRKÇE SUNUM YAPMAM KABUL EDİLMEYİNCE SALONU TERK ETTİM”

EVREN DEDE: “SON DAKİKADA TÜRKÇE SUNUM YAPMAM KABUL EDİLMEYİNCE SALONU TERK ETTİM”

25
0

Rodop İli’nde Vilayet binasında gerçekleşen “90 Yıl Sonra Lozan-Antlaşması” toplantısının yankıları sürüyor. Milletvekili Ayhan Karayusuf, Sabık Milletvekili İlhan Ahmet’in açıklamalarından sonra, bir anda habersiz bir şekilde kendisini dün gece yaşanan bu tatsız ve yakışıksız olayın merkezinde bulan ve hakarete varan duruma Gazeteci Evren Dede tarafından bir açıklama geldi.

Evren Dede, hiç bir basın kuruluşuna açıklama yapmazken, yaşanan nahoş ve kabul edilemez olay hakkında sahibi olduğu Azınlıkça’ya yaptığı açıklamada “Elbette üzücü bir durum. Şahsen çok üzüldüm. Bir ay öncesinden Türkçe sunum yapabileceğimi konferansı düzenleyenlere iletmiştim. Son dakikada Türkçe sunum yapmam kabul edilmeyince salonu terk ettim” ifadelerine yer veriliyor.

 

Evren Dede’nin açıklaması:

Gümülcine’de 22-23 Kasım tarihlerinde “90 Yıl Sonra Lozan Antlaşması: Azınlıklarla İlgili Düzenlemeler” konulu konferans düzenlendi. Konferansın ilk gününde gazeteci Evren Dede’nin Türkçe sunum yapması istenmedi. Bunun üzerine Evren Dede konferansın düzenlendiği salonu terk ederken görüşlerini konferans katılımcılarının öğrenmesi amacıyla Türkçe sunumunun Yunanca tercümesinin Aydın Bostancı tarafından okunmasını istedi. 

Evren Dede Azınlıkça’ya yaptığı açıklamada “Elbette üzücü bir durum. Şahsen çok üzüldüm. Bir ay öncesinden Türkçe sunum yapabileceğimi konferansı düzenleyenlere iletmiştim. Son dakikada Türkçe sunum yapmam kabul edilmeyince salonu terk ettim. Ancak hiç değilse görüşlerimin katılımcılar tarafından öğrenilmesi amacıyla hazırladığım sunumumun Yunanca çevirisinin sevgili Aydın Bostancı tarafından okunmasını istedim. Tabii yaşanan bu üzücü olayı herkes farklı değerlendirebilir. Sunumumun bir yerinde, ‘farklı görüşler nedeniyle insanlar kendi aralarındaki uçurumları daha fazla derinleştirmemeli’ diyordum. Olayla ilgili kendi yayın organımız Azınlıkça dışında hiçbir basın organına açıklama veya beyanat vermedim, vermeyi de düşünmüyorum. Yaşanan hadisenin bir daha tekrarlanmamasını diliyorum.”  ifadelerine yer verdi.

Gümülcine’deki eski Rodop valiliği binasında bulunan toplantı salonunda düzenlenen konferansa konuşmacı olarak çok sayıda tanınmış akademisyen, hukukçu, siyasetçi ve gazeteci katıldı.

İki gün devam eden konferansta “Eğitim – azınlık ve devlet okulları”, “Şer-i uygulamalar kaldırılmalı mı, devam mı etmeli?”, “Pozitif ayrımcılık lehte mi, aleyhte mi?”, “90 yıl sonra Lozan Antlaşması” ve “Avrupa çerçevesinde (Batı) Trakya Azınlığı” konuları değerlendirildi.

Evren Dede’nin Gümülcine’de düzenlenen “90 Yıl Sonra Lozan Antlaşması ve Azınlık Düzenlemeleri” konulu konferans için hazırladığı “İslam Aile Hukuku’na azınlık nasıl bakıyor?” başlıklı Türkçe sunumu şu şekilde:

“İslam Aile Hukuku’na azınlık nasıl bakıyor?”

İslam dini, insanın ergenlik çağından ölümüne kadar olan bütün hayatını programa koyar, belirli kurallarla yaşamını şekillendirir.  Bu yüzden de Müslümanların İslamî hayatı, camiyle ve ibadetle sınırlı değildir, hayatın her anını kapsar.

Müslümanlar hayatlarında karşılaştıkları problemler için de kendi inançları çerçevesinde çözüm yolları ararlar. Sırasıyla kutsal kitap Kuran-ı Kerim’de yazan kuralları, ardından Hz Muhammed’in uygulamalarını (sünnet) ve devamında da sahabelerin ve onları takip eden büyük âlimlerin Kuran’a ve Peygamber’in hayatına dayanan sözlerini örnek alarak uygularlar.

Şeriat dediğimiz İslam hukuku, işte bu Kur’an ve Peygamberin söz ve davranışlarından yola çıkılarak hazırlanan kuralları içermektedir. Şeriatın içinde İslam Aile Hukuku olarak adlandırdığımız kısmın bazı maddeleri Batı Trakya’da da uygulanmaktadır.

Burada yeri gelmişken Batı Trakya’daki uygulamayı “şeriat” olarak adlandırmayı, aslında uygun bulmadığımı belirtmek istiyorum. Çünkü, “şeriat” dendiğinde, aslında çok büyük ve geniş bir hukuk sisteminden bahsedilmektedir. Oysa Batı Trakya’da biz bu şeriat sisteminin içinde yer alan aile hukuku bölümünden, o da bu bölümün ancak belirli maddelerinin uygulamasından bahsediyoruz.

Üstelik “şeriat” dendiğinde kafa veya kol kesme olaylarının veyahut da kadınların araba kullanmasının bile yasaklandığı bir hukuk sisteminin akıllara geldiği bir Batı’da, biz tutup Batı Trakya’da “şeriat” var dersek, buradaki bölge insanına da bir anlamda haksızlık yapmış oluruz. O yüzden Batı Trakya’da uygulananın “şeriat” değil, şeriatın içindeki küçük bir bölüm olan İslam Aile Hukuku olduğunu vurgulamakta ve bu şekilde kullanılmasını istemekte yarar var.

Batı Trakya’da uygulanan kısmi İslam Aile Hukuku’nu dört ana başlık altında sıralayabiliriz:

1) Evlilik

2) Boşama ve Nafaka

3) Miras

4) Çocuk Velayeti

Evlilik

Detaylara boğulmadan kısaca bu maddelere baktığımızda, azınlığın içindeki çoğunluğun belediyede medeni kanunla evlenmeyi tercih etmediğini, bunun yerine dini nikahla evliliğini resmiyete geçirmeyi tercih ettiğini söyleyebiliriz.

İslam dini aslında, erkek ve kadının ille de devlet kurumu temsil eden bir yetkilinin huzurunda evlenmesini şart koşmaz. Bunun yerine, dini kuralları bilen halktan bir kişinin huzurunda, iki şahidin de hazır bulunmasıyla dini nikah gerçekleşebilmektedir. Yine boşanmalarda da illa yetkili bir din adamanın huzuruna çıkmak gerekmemektedir. Ancak dini evlilik ve boşanmanın devlet nezdinde resmiyet kazanması için yetkili bir din adamının onayına ihtiyaç vardır.

Burada İslam Aile Hukuku’yla ilgili önemli bir hususun altını çizmeliyiz: İslam Aile Hukuku’nu kapsayan kurallar, çeşitli mezhepler arasında farklılık arz eder. Batı Trakya’daki uygulamaların tamamı Hanefi mezhebine göre gerçekleşmektedir.

İslam Aile Hukuku, aslında Müslümanların kendi özellerinde kurallar koymaktadır.  Bu kuralların devlet tarafından resmiyet kazanması işin ikinci kısmını oluşturmaktadır. İslam Aile Hukuku çerçevesinde yapılan her uygulama, Müslüman’ın Allah ile arasındaki hukuka aittir. Ancak müftülüklerde yapılan işlemlerle bu devlet nezdinde de resmiyet kazanmaktadır..

Batı Trakya’daki İslam Aile Hukuku uygulamasında azınlık açısından olumlu yanların olduğu gibi zaman zaman çeşitli sorunlarla da karşılaşılmakta. Erken yaşta evlilik, boşanma, nafaka, miras ve çocuk velayeti ile ilgili çeşitli sorunlar dönem dönem gündeme gelmekte.

Evlilik konusunda en çok eleştirilen konulardan birisi erken yaşta evliliktir. Bu konuda İslam dininin bakışının medeni kanundan çok farklı olduğunu baştan söylememiz gerekir. İslam dini, erkek ve kadının, evlilik dışı cinsel ilişki kurmasını yasaklar. Ergen oldukları (buluğa erdikleri) andan itibaren ise evlenmelerine izin verir. Bu izin, medeni hukukla İslam Aile hukuku arasındaki önemli farklardan biridir.

Evlenebilmek için medeni kanun 18 yaşının doldurulmasını temel alırken, İslam Aile Hukuku bireyin ergenliğe girdiği yaşı temel alır. Dolayısıyla medeni kanuna göre erken sayılan bir yaşta mesela 14 yaşında bir kişi ergen oldu ise İslam hukukuna göre evlenmek için erken yaşta sayılmamaktadır. Diğer taraftan medeni kanun, 18 yaşını dolduran her bireyin evlilik dışı cinsel ilişkiye girebilmesine karışmaz iken İslam Hukuku 18 yaşını geçsin geçmesin kişinin evlilik dışı cinsel ilişkiye girmesini yasaklamıştır.

Batı Trakya’da erken yaşta evlilikler dönem dönem olmaktadır. İslam Hukuku’na göre aykırı olmamasına rağmen Batı Trakya’da erken yaşta evliliklerin nadiren olduğunu belirtmemiz gerekir. Günümüz koşulları, çağımızın getirdiği yaşam koşulları, eğitim süreci gibi birçok etken evlilik yaşını ileriye taşımıştır. Buna rağmen zaman zaman bölgemizde erken yaşta evlilik görülebilmektedir.

Müftülüklerin bu konuda bir savunmaları var. Medeni kanunda da bu uygulamanın özel şartlar durumunda geçerli olduğunu söylüyorlar. Evet, her ne kadar Yunan medeni kanunu evlenecek olan kişilerin 18 yaşını doldurmuş olmaları şartını koysa da, mahkemeler, evlenecek olan kişileri ve onların velilerini dinledikten sonra ve evliliği gerektirecek önemli bir neden var ise 14 yaş ve üzerinde evliliğe izin verebiliyorlar. Müftülükler de 18 yaşın altında evlendirdikleri kişiler için işte aynı şekilde bir uygulama yaptıklarını belirtiyorlar. Yani, evlenecek olan kişileri ve onların velilerini dinlediklerini ve evliliği gerektirecek önemli bir neden durumunda (hamilelilik gibi) 18 yaşın altında evlenmeye izin verdiklerini dile getiriyorlar. Müftülükler ayrıca erken yaşta evlenmek isteyenlerin mahkemeden veya savcıdan onay getirmesini istiyorlar.

Boşanma ve nafaka

İslam Aile Hukukunda erkeğin kadını boşayabildiği gibi kadının da erkeği boşayabilme hakkı bulunmaktadır. İslam Aile Hukuku boşanma konusunda ilke olarak erkeğe öncelik tanıyor olsa da boşanmanın devlet nezdinde resmiyet kazanabilmesi için davanın müftülüklerde görülmesi gerekmektedir. Kadının erkeği boşayabilmesi ise evlendiğinde kocasından kendisine mehir olarak verilen malın tamamından vazgeçmesiyle mümkün olabilmektedir. İslam Aile Hukuku’a göre ayrıca, kadınların boşanabilmeleri için istenen bazı özel durumlar da sıralanmıştır. Bunları erkeğin kısır olması, cinsel iktidarının olması, bedeni kusurlarının olması, hapiste olması, aldatma ve şiddetli geçimsizlik şeklinde sıralayabiliriz.

Miras ve çocuk velayeti

İslam aile hukukunda çocuk velayeti ve miras konuları ise çok fazla detay içermektedir. Çocuk velayeti ve miras, hukukçular tarafından en çok eleştirilen iki konudur. Mesela miras konusunda en büyük eleştiri, çocukların mirastan eşit miktarda pay almamasıdır. Aslında bu sorunun temelinde, medeni kanunun kadın ve erkeğin “eşit” olduğu ilkesini kabul etmesi, İslam hukukunun ise kadın ve erkek eşitliği meselesinde farklı bir algılayış söz konusudur.

İslam hukuku erkekleri maddi anlamda kadınlara göre daha fazla yükümlülük altına sokmuştur. Eşit sayılmadıkları için erkekler maddi olarak kadınlara bakmak zorundadır. Dolayısıyla bir kadına, ya kocası, ya babası, ya erkek kardeşi gibi yakınları bakmak zorundadır. Bu yüzden de İslam hukuku mirasta erkeğe daha fazla pay verme kuralını uygulamıştır. İslam hukuku kadına, babası, eşi, erkek kardeşi veya bir erkek yakınına bakma şartını getirmemiştir. Birçok detayı içeren bu konuları azınlık bireyleri ister müftülükte isterse de medeni kanunu uygulayarak miras işlemlerini yaptırabildiklerini söyleyerek tamamlayalım.

İslam Aile Hukuku’na azınlık nasıl bakıyor?

Azınlığın büyük çoğunluğu İslam Aile Hukuku’nun devam etmesinden yana tavır sergilemekte. İslam Aile Hukuku, azınlığa özel, olumlu bir ayrıcalık olarak algılanmakta. Hatta dini bir uygulama olmanın ötesinde, toplum bunu örf, adet, gelenek ve göreneklerinin bir parçası olarak kabul ediyor.

Azınlık bireyleri İslam Aile Hukuku sayesinde kendi kültür ve geleneklerini koruduklarını düşünüyor. Dolayısıyla sadece İslami açıdan değil, kültürel açıdan da,  İslam Aile hukuku azınlık tarafından önemli görülüyor.

Mesela müftülüklerde evliliklerini gerçekleştirmeyi seçen azınlık bireylerinin çoğunun, bunu dini gereklilikten çok, kendi kültür ve geleneklerinin yaşatılması olarak gördükleri için yaptıklarını bile söyleyebiliriz.

Dini hassasiyetleri olmayan birçok azınlık ferdi, evliliğini müftülüklerde yapmayı tercih etmektedir. Azınlıkta İslam dininin yasakladığı pek çok şeyi yapmaktan çekinmeyen veya sakınca görmeyen birçok kişi bile, hem de kendi arzularıyla, evliliklerini İslam Hukuku’na göre yapmakta, tercihlerini bu şekilde kullanmakta. Oysa medeni kanuna göre evlenmeleri için herhangi bir engel bulunmuyor. Buna rağmen azınlık bireylerinin büyük bir çoğunluğu, dini hassasiyetleri olsun veya olmasın, İslam Hukuku’nu tercih ediyor, bunu kendi kültürlerinin bir parçası olarak görüyorlar.

Azınlık içerisinde İslam Aile Hukuku’nu tercih etmeyenler de var tabii. Bu kesimin oranının azınlık içerisinde az olduğu ortada. İslam Aile Hukuku’nu tercih etmeyenlerin gerekçesi biraz da dünya görüşleriyle alakalı bir durum. Bu kesim İslam Aile Hukuku’nun çağ dışı bir sistem olduğunu düşünüyor. Bu nedenle de medeni kanunu tercih ediyor, medeni kanunun tercih edilmesi gerektiğini de diğer azınlık bireylerine ifade ediyorlar. Bu arada vurgulamak lazım ki, İslam Aile Hukuku’nu tercih etmeyen azınlıktaki bu kesim bile yine de İslam dinini azınlığın kültürünün bir parçası olarak görüyor. Bu kesim daha çok, dinin kul ile Allah arasında kalması gereken bir konu olduğunu, din ile devlet işlerinin ayrılması gerektiğini belirtiyorlar. Ve eklemeliyim, bu kesim medeni kanuna göre evlenerek işlemlerini belediyeye kaydettirse bile, sembolik olarak evlerinde dini nikahlarını da mutlaka yapmaktalar.

Azınlıkta bir başka kesim daha var. Bu kesim, İslam Aile Hukuku’nun tamamen kaldırılmasını isteyen çok küçük bir kesim. Bu görüşleri tamamen kendi ideolojilerinden kaynaklanıyor. İslam Aile Hukukuna karşı olan bu tutumları sadece İslam ile ilgili değil, Hristiyanlığa veya diğer dinlere de karşılar. Ancak belirttiğim gibi bu kesim azınlıkta gerçekten çok az.

Evet, azınlığın İslam Aile Hukuku’na bakışını sıralayacak olursak:

1) İslam Aile Hukuku’nu dinin gereği gören muhafazakar bir kesim var azınlıkta. Dini hassasiyetleri olan güçlü bir kesim.

2) İkinci olarak, İslam Aile Hukuku’nu dini kurallardan öte kendi kültürünün bir parçası olarak gören ve tercihini bu yönde kullanan bir kesim var azınlıkta. Gelenekçiler olarak adlandırabileceğimiz bu kesimin oranının muhafazakârlardan daha fazla olduğunu söyleyebiliriz.

3) İslam Aile Hukuku’nu tercih etmeyen, seçimini medeni hukuk yönünde kullanan, ancak buna rağmen kültürel anlamda İslami ritüelleri uygulayanları üçüncü grup olarak sayabiliriz. Medeni hukukla evlense bile evinde dini tören yapanları bu sınıfa koyabiliriz.

4) Ve son grup olarak, ideolojik nedenlerden ötürü İslam Aile Hukuku’nun tamamen kaldırılmasını isteyenler.

Evet, azınlık içerisinde saydığım bu dört kesimden muhafazakar ve gelenekçilerin oranı büyük çoğunluğu oluşturmaktadır. Bu büyük çoğunluk azınlığa tanınan İslam Aile Hukuku hakkından vazgeçmek istememektedir. Hatta ilginçtir, kendisi İslam aile hukukunu tercih etmese bile bu hakkın kalması yönünde görüş belirtenlerdir oldukça çoktur. Azınlığa İslam Aile Hukuku ile Medeni Hukuk arasında seçim hakkı tanınmasının da olumlu katkı sağladığını belirtmek isterim.

Gelelim konuşmamın son bölümüne,

Öneriler

İnsanlar fikirleri yüzünden tartışarak aralarında telafi edilemez uçurumlar meydana getirmemeli, var olan uçurumları da derinleştirmemeli. Bunu niye söylüyorum, çünkü İslam Aile Hukuku konusunda birbirine zıt görüşler var. Bu aslında çok doğal.

Esas önemli olan dile getirilen bu farklı görüşler arasındaki uçurumun daha fazla derinleşmemesi.

İşte bu noktada, İslam Aile Hukuku kaldırılmadan, ancak belirli maddelerde Avrupa muktesabatına uygun düzenlemelere gidilebilir ve aradaki uçurumun derinleşmesinin önüne geçilebilir diye düşünüyorum.

Bu doğrultuda sıralayacağım öneriler şunlar olacak:

1) Batı Trakya’da uygulanan İslam Aile Hukuku mutlaka yazılı hale getirilmelidir. Dikkat edilirse bütün bu konuları sadece müftülük kararları üzerinden değerlendirebiliyoruz. Oysa bir vilayet ile bir başka vilayet arasında farklılık olmayacak şekilde ve tıpkı medeni kanunda olduğu gibi Batı Trakya’daki İslam Aile Hukuku da madde madde yazıya dökülmelidir. Bu yapılmadığı müddetçe Batı Trakya’da uygulanan İslam Aile Hukuku’nun ne şekilde ve nasıl uygulandığı net olarak bilinemeyecektir. Oysa maddeler halinde yazılsa ve hukuki bir zemine oturtulsa, herkes bu konuda asgari bir bilgiye sahip olabilecek ve neyin uygulandığını neyin uygulanmadığını net olarak görmüş olacaktır.

2) Batı Trakya’da uygulanan İslam Aile Hukuku’nun yazılı hale getirilmesi amacıyla İslam Hukuku uzmanlarının ve medeni hukuk uzmanlarının bir araya geleceği bir uzlaşı komisyonu kurulmasını öneriyorum.

3) İslam Hukuku uzmanları öncülüğünde Batı Trakya’da uygulanan İslam Aile Hukuku’nun günümüz ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılabiliyorsa yeniden yorumlanmasını öneriyorum. Bildiğim kadarıyla bu önerim İslam fıkhında var olan içtihat kavramıyla da mümkün olabilmektedir.

4) Eğer bir gün İslam Aile Hukuku’nun kaldırılması devlet tarafından gündeme getirilecek ise, buna azınlığın oylaması neticesinde karar verilmesini öneriyorum. Azınlığın yaşamını baştan sona etkileyen böylesine önemli bir konuda herkesten önce azınlığın kendisi karar vermelidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz