Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias Batı Trakya’yı “rüya aleminde” yaşıyor. Batı Trakya’da yaşayan Azınlık toplumunu ayrıştıran ve gruplara bölen bir açıklamayla “Trakya’da Pomak ve Romanların büyük bölümü Yunan milli kimlik bilincine sahip” olduğunu söyledi.
Bakan Kocias katıldığı bir televizyon proğramında Ege ve Yunanistan ile Türkiye arasında son haftalara cereyan eden sorunların yanısıra, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı hakkında konuştu. Kocias sorulan sorulara cevaben, Azınlık insanını kendinden yaratığı kimliklere göre ayırarak, “Roman ve Pomakların büyük bir bölümü artık Yunan milli kimlik bilincine sahip. Bu da Türkleri rahatsız ediyor” diyerek Atina’nın ve Dışişleri Bakanı olarakta kendisinin Batı Trakya gerçeklerinden ne kadar uzak olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.
Kocias, Trakya’nın ekonomik ve sosyal olarak kalkınmasını sağlamak amacıyla Başbakan Çipras’ın kendisini bir düşünce kuruluşu oluşturmak için görevlendirdiğini söyleyen Kocias, “bu oluşum, milli ve ülkenin geleceğini ilgilendiren sorunu çözmek için tüm Yunan siyasi partilerine birer yazı yazarak kendilerinden temsilci istedim” diyen Bakan Kocias, partilerin bu çağrıya henüz şu ana kadar cevap vermediklerini söyledi.
“Çok sayıda genç yurt dışına kaçıyor. Bu insanların kadınları iyi yaşamıyor. Azınlık üyelerinin ailelerinde içeriye kapalı bir şekildeler. Uyuşturucu yaygın bir şekilde var.”
Gazeteci Papahelas tarafından kendisine yöneltilen “Trakya’da yaşananlar sizi endileşendiriyor mu?” sorusuna şöyle bir yanıt verdi.
“Bugün Türkleri rahatsız eden durum, eskiye oranla Roman ve Pomakların büyük bir bölümünün Yunan milli kimlik bilincine sahip olmaları ve kendini Türk kökenli olarak tanımlayan kesime göre farklılık duygusu içinde olmalarıdır. İkinci olarak ise, bu Türk kökenliler arasında bir cadı avı başlatmıştır. Bazı Gülencileri keşfetmişler. Ben bunları bilmiyordum. Bildiğiniz üzere, Müslüman çocuklara yönelik ve özellikle de Türk kökenlilere yönelik bir okulda görev yapan bir eğitimciyi kanunsuz bir şekilde uzaklaştırmak istemeleri söz konusuydu. Türkiye’nin iç çekişmelerinin Yunanistan’a taşınması iyi değil. Öte yandan Azınlık içinde bir bütün olduğuna inanılan, Türkiye ile ilişkileri olan ve Gümülcine Başkonsolosluğu tarafından yönlendirildiğine inanılan kesimin hiç de öyle olmadığı ortaya çıkıyor. Her toplumsal yapı gibi farklılıklar ve farklı amaçlar var. Benim için Trakya’da önemli olan, Başbakanın kararlaştırdığı ve bana Dışişleri Bakanı olarak değil, hükümetin bir üyesi olarak hayata geçirmek üzere görevlendirdiği, Trakya’nın ekonomik ve sosyal açıdan gelişmesini sağlayacak bir düşünce kuruluşunun, bir politik kuruluşun oluşturulmasıdır. Büyük sorun budur. Bölge bu sorundan çok çekiyor. Toplumun bu alanda kaybı çok büyük. Çok sayıda genç yurt dışına kaçıyor. Bu insanların kadınları iyi yaşamıyor. Azınlık üyelerinin ailelerinde içeriye kapalı bir şekildeler. Uyuşturucu yaygın bir şekilde var. Bu olumsuz toplumsal sorunlar bana göre, Gümülcine Başkonsolosluğu’nun etkili olmasından veya olmamasından çok daha önemli. Çünkü üçüncü güçler, eğer toplumda sorunlar varsa etkili olabilir. Eğer ekonomik ve sosyal kalkınmayı sağlayabilirsek, buraya yatırımların gelmesini sağlayabilirsek, diğer olaylar ve provokasyonlar azalacaktır. Bu sorunların çözümünü sağlamak, ülkemizin geleceğini ve hepimizi ilgilendiren milli bir sorun olarak ele almak amacıyla tüm Yunan siyasi partilerine yazı yazdım. Bu iş için birer temsilci vermelerini istedim. Şu ana kadar partilerin tamamı bu talebe cevap vermedi. Yakın gelecekte bunu yapacaklarını ümit ediyorum.”
