Kurcalı köyünde ikamet eden emekli öğretmen Mehmet Devletoğlu, son dönemde Kozlukebir Belediye Başkanı İbrahim Şerif’e yönelik ve bölgede yaşanan su sorununa ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Mehmet Devletoğlu’nun BİRLİK gazetesine yapmış olduğu özel açıklamasında Kozlukebir Belediye Başkanı İbrahim Şerif’i ve Kozlukebir Belediyesi Meclis Üyesi Halit Mehmet’i adeta topa tutarak, bölgede yaşanan su sorunundan kendilerinin sorumlu olduğunu ve bu halktan özür dilemeleri gerektiğini iddia etti. Ben Belediye Başkanı İbrahim Şerif’i dönüşü olmayan bir tatile göndereceğim diyen Devletoğlu, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “O zaman anlasın ki Devletoğlu’nun kim olduğunu. O, bir defa Türk ise, ben ondan yüzbeş defa daha fazla Türk’üm. Kiminle dans ettiğinin farkında bile değil.”
Devletoğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Kendilerini okyanusta batmakta olan bir gemiye benzetiyorum”
“Böyle zavallı her şeyden mahrum orta çağ devrinde bile böyle belediye başkanı olacağına bile inanamadığım bir zatı, ne kadar muhattap almak istemesem bile yine de cevap vermeden olamayacağım.
Sayın kelimesini istemeyerek terbiyem müsaade etmediği için kullanacağım. Sayın İbrahim Şerif o kadar her şeyden uzak ki, bir çok şeyleri anlamakta (ne kendisi ne de yanında bulunan sözde danışmanları) zorluk çekiyorlar. Her şey kontrollerinin dışında cereyan etmekte, kendilerini okyanusta batmış halinde olan bir gemiye benzetiyorum.
“Hala kendisini babasının keçi tarlasında zannediyor”
Bu zat daha; bir resmi makamda olduğunun bürokrasi, idare gerekliliğinin bile farkında değil. Hala kendisinin, babasının keçi tarlasında olduğunu zannediyor. O kadar ki, utanmadan yalan söylemeye devam ediyor. Sanki bu halkı kendisi gibi bu elektronik çağda her şeyden mahrum zannediyor. İnsanlar kendi seviyelerinin ne olduğunu kabul ettikleri zaman yücelirler. (Ben bu kadarcık biliyem, bu kadarcık yapmaya çalışıyam) demesi lazımken, Devletoğlu gibi Sadettin Şakir gibi yıllarını okul sıralarında geçirmiş, bir çok başarılara imza atmış kişilerin isimlerini ağzına alacağı zaman çok düşünmesi lazım.
“Su konusuna gelince belediye başkanı yalancı ve sahtekardır”
Biz yalan söylemiyoruz. Biz eğitimciyiz. Bizim sözlüğümüzde ‘yalan’ kelimesini bulamazsınız. Yalan söyleyen İbrahim Şerif’in ta kendisidir. İspatlı yalandır. Hangi meclis üyesi arkadaşları bu olayı anlayabiliyor da Toplumsal anlayamıyormuş. Bir defa anlayanların kim olduklarının kendisinin anlaması lazım. (Anlayanlar hep suçlu olanlar)
İddia ettiği su konusuna gelince belediye başkanı yalancı ve sahtekardır. Köylülerlden özür dilemesi gerekir. Hemen belediye başkanlığından istifa etmesi gerekmektedir.
Su analizlerine gelince;
1 Kurcalı okulunun yaptığı analizler 93mg 97mg
2 Trakya ve Doğu Makedonya Okul Müfettişliği’nin Devlet Kimya Laboratuarı’nda yapılan analizler 88,2mg
3 Devletoğlu’nun yaptırdığı analizler 113mg 106mg 96mg
Nasıl oluyor da O’nun yaptırdıkları 70mg-64mg-57mg az çıkıyor. Ki bunları da ben anlamakta zorlanıyorum. Çünkü su kuryelerle gidiyor, istedikleri suyu koyabilirler. Buna göstermelik bir su analizi diyebiliriz. Bunların da kullanılmaması lazım. Çünkü değerler yüksek.
Bizim büyük Belediye Başkanı, Sağlık Müdürlüğü’nün ve bakanlığının gönderdikleri evrakları bile tanımıyor. İşte evraklar. Biri ‘Bu su sağlığa zararlıdır içilemez’ diyor. Diğeri Sağlık Bakanlığı’nın evrağı, o da ‘En kısa zamanda gerekeni yapmalısınız, gerekli tedbirleri almalısınız. Aldığınız tedbirler için bakanlığımızı ve Devletoğlu’nu bilgilendirmelisiniz’ diyor. Herşey bu kadar açık ve net. Belediye Başkanı ne yapmak istiyor?
Daha ne kadar bu insanları zehirlemeye devam edecek. Eski Belediye Başkanı Halit Mehmet ve İbrahim Şerif, ne zaman bu üç köy halkından ve benden özür dileyecekler? Konunun ne kadar ciddi olduğunu ne zaman anlayacaklar?
Eğer bu durum bir Yunan belediyesinde olsaydı; Yunan halkı, bu iki belediye başkanını linç ederlerdi.
“Eğer Devletoğlu ortaya çıkmasaydı, daha ne kadar bu sular içilecekti?”
Belediye Başkanı sorumluluklarının ne olduğunu ne zaman öğrenecekler? Yoksa bilim ve teknoloji onların gerisin de mi kaldı da haberimiz yok? İnsan sağlığının onlar için herhangi bir değeri mi yok? Artık hakim karşısında görüşeceğiz. Eğer Devletoğlu ortaya çıkmasaydı, daha ne kadar bu sular içilecekti?
“Yalan söylüyorsam, iftira atıyorsam, Savcı orada gidebilirler”
Bu yaptıklarımla herhangi bir siyasi çıkar peşinde değilim. Belediye Başkanlığı yahut üyesi gibi adaylığım da söz konusu değildir. Sadece halkıma karşı medeni cesaretimi ve bireysel sorumluluğumu kullanarak, yılmadan, korkmadan bu işin içinden yüzümün akı ile çıkacağım. Herkes bütün vatandaşlar her yerde benim yaptığım gibi yapmalıdırlar. Bizim Belediye Başkanı’nın neresinden tutsan lekeleniyorsun. Gerektiğinde hepsini ispatlayacağım. Yalan söylüyorsam, iftira atıyorsam, Savcı orada gidebilirler. Ki ben gittim. Saygı ve sevgilerimle.”