Ana Sayfa Batı Trakya Haber Batı Trakya’da Bu İş Böyle Gitmez!

Batı Trakya’da Bu İş Böyle Gitmez!

1
0

Ülkemiz, vatanımız Yunanistan’ın Sayın Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropulu, Başbakanımız Kiriakos Miçotakis, Dışişleri Bakanımız Nikos Dendias, İçişleri Bakanımız Takis Theodorikakos, Milli Eğitim Bakanımız Niki Kerameos, Tarım Kalkınma Bakanımız Spilios Livanos’a hitaben bir yazı yazmak istedim.

Bu yazının amacı bir nebze olsa bazı gerçeklerle yüzleşmelerini sağlamaktır. Ülkemiz Yunanistan’ın bu ücra köşesinde, Batı Trakya’da yıllarca birşeyler iyi gitmedi gitmiyor. Ancak bu böyle gider anlamına da gelmemelidir. Azınlığın artık dayancak gücü kalmadı, ama dayanacağından da emin olabilirsiniz. Elbette ki bir gün yapılan hatalar anlaşılacak ve Azınlıktan özür dileyecek bir devlet adamının çıkacağını umuyorum.

Batı Trakya’da Azınlığın sorunlarından bir tanesi olsun bu güne kadar sizin döneminizde ve önceki dönemlerde de çözüme kavuşturulmadı. Tam aksine Azınlık sorunları daha da karmaşık bir duruma sürükleniyor. Anlaşılan o ki burada amaç sorunları çözmek değil.

Kemeri galiba yine fazla sıktınız!

Batı Trakya’da Azınlığa ait okullarda bu güne kadar hukuken usulüne uygun olarak yapılan, basit bir Encümen seçimi bile son döneme tartışılmaya başlandı. Yanlış anlaşılmasın, bunu da Azınlık başlatmadı, uygulamalarıyla Miçotakis hükümetinin bizzat kendisi başlattı.

Neymiş efendim, İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek de gündeme getirdi diyerek, buna da dayandırarak pandemi dolayısıyla insanların yığılmasını önlemek üzere seçimler ertelensin. Evet, bu karara karşı değiliz, insanlık zor bir dönemden geçiyor, bunu anlamayacak kadar da değiliz yani. Ancak erteleme bir olur, iki olur, yedi defa erteleme yapılırsa işte o zaman bunun altında neyin olduğu ve neyin çıkacağı araştırılır.

Hatırlayalım, 2020 yılında İskeçe’nin Ova bölgesinde İnhanlı Belediyesi’nde bir olay yaşanmıştı. Belediye yönetimi bir Azınlık okulunun doğan ihtiyaçlarını karşılamak üzere Encümen heyetinin önüne bir şart koymuştu, “okulun vakfiyesini, yani mülkiyetini Belediyeye verin, size istediğiniz kadar kaynak sağlayalım” denmişti. Bu tesadüf müydü?

Bundan sonraki kronoloji sırasıyla 2020 yılının Eylül ayına gelelim. İskeçe bölgesinde olduğu gibi Rodop ilinde de öğrenci azlığından dolayı kapanan Azınlık okulları var biliyorsunuz. Encümenlerden bu okulların anahtarlarının ilgili Müfettişliğe vermeleri istendi. Denildi ki “anahtarları Müfettişliğe teslim edin.”

Devamında ve tekrardan, 2021 yılının ilk ayında bu okulların anahtarlarının bulundukları bölgedeki Belediyeye verilmesi istendi. Bundan sonra da yeni bir gelişme yaşandı. Kozlukebir Belediyesi’ne hangi karar ve nereden geldiğini şu an bilmediğimiz bir genelge geşmiş olacak ki, Belediye Başkanı Rıdvan Ahmet  9 Mart 2021 tarihinde, Belediyeye bağlı olan bölgelerdeki Azınlık okullarına Belediyenin bir temsilcisini atadığını açıkladı. Bu neye göre oldu? Bunu kim neden istedi? Belediye yönetimi daha iyi biliyor ve bu Azınlığa bunu açıklamalıydı.

Neticede yazımızda da belirttiğimiz üzere, öteden beri Azınlık Encümen Heyeti seçimlerini yapıyordu. Nasıl ki devlet okulları Okul Heyeti’ni belirliyorsa, Azınlığa tanınan hak ile de Azınlık kendi okulunun yöneticisini seçiyordu.

Devlet okullarında, aynen Azınlık okulllarında Encümen Heyeti olduğu gibi Okul Heyeti var. Bu Okul Heyeti’nde Milli Eğitim Bakanlığı’nın Okul İdaresi Temsilcisi var. Belediye Temsilcisi var vede son olarak tüm velilerin seçtiği Veli Temsilcisi var. Bunların tamamı Okul Heyeti’ni oluşturuyor. Devlet okullarında işleyiş bu şekilde. Azınlık okullarındaki Encümen Heyeti de aynı şekilde görev yapıyor. Bu kimi ve neden rahatsız ediyor?

Nasıl Yunan devlet okulunda veliler temsilcilerini seçme hakkına sahipse ve seçiyorsa, Azınlığa ait olan özel ve özerk okullarda da Azınlık kendi Encümen Heyetlerini seçme hakkına sahiptir. Azınlık Okullarının sahibi ne devlettir, ne Belediye ne de Müfettişlik.

Eğitimin içeriğine gelince de bu çok uzun bir süreç, aynen Andlaşmalarda garanti altına alındığı ve maddelerle belirtildiği gibi uygulanması zorunludur. Ancak Yunanistan burada da Türkçe derslere yönelik makaz attı.

Neticede Azınlık eğitiminin geldiği durum ortadadır. Çocuklarımızın ne Türkçesi doğru dürüst ne de Yunancası. Sonra da neymiş efendim “Azınlık çocukları Yunanca bilmiyor.” Öğretmiyorsunuz ki bilsinler! Avrupa Birliği programlarından alınan paralarla sözde eğitimi iyileştirmeye yönelik belirli periyodlarda kurslar yapılıyor. İnanın zerre kadar faydası olmadı olmayacak bu yöntemle.

Bunu ben söylemiyorum, eğitimciler söylüyor, “eğitim tek ayaklı olamaz, sağlam ve verimli olabilmesi için iki ayağın da eşit şartlarda desteklenmesi gerek” diye bas bas bağırıyorlar. Ama duyan kim? Onun için burada da yanlış uygulamalarla bilinçli bir şekilde eğitimsiz bir toplum yetiştirme operasyonu var. Kıscası Yunanistan tek dilli sadece Yunanca, Türkçe’nin ise seçme yabancı bir dil olarak yer bulması, okullara oturtulması ve kabullendirilmesi için milyonlar harcıyor.

Gümülcine ve İskeçe’de eylem

Encümen Heyeti seçimleri yapılmıyor diye, Azınlık Okulları Encümenler Birliği öncülülüğünde, 6 Nisan Salı günü Gümülcine ve İskeçe’de protesto eylemleri yapıldı. Gümülcine’de bulunan Doğu Makedonya Trakya Eyalet Eğitim Müdürü Konstantinos Bandikos’a 900 imzalı bir bildiri sunuldu.

Bandikos’a gelince, o da Atina’nın emir kulu olduğunu biliyoruz. Atina ne derse harfiyen uyguluyor. Dolayısıyla sorun Bandikos’ta değil, asıl sorun hangi hükümet olursa olsun Atina’nın Batı Trakya’da Azınlık eğitimini bitirmek üzere çizdiği yol haritasındadır. Fotoğrafa geniş bakmak zorundayız.

Bandikos, “biz de bir an önce Encümen seçimlerinin yapılmasını istiyoruz” dedi demesine de acaba buna kendisi inanıyor mu? Çünkü sarf ettiği sözler ve takındığı ayaküstü tavrı hiç de samimi ve inandırıcı gelmedi bana.

Ben zaten inanmıyorum, inandıramaz da, çünkü yıllarca Azınlığın üzerinde ne oyunların oynandığını bizzat yaşadım, ne Bandikos’lar gördüm ben. Hepsi aynı telden çaldı.

Neticde ne oldu, Bandikos bir gün sonra Encümenler Birliğine yazılı bir cevap verdi. Verilen cevapta Bandikos Azınlığın taleplerini net bir dille reddetti. Azınlık Okulları Encümen Heyetleri konusuyla ilgili cevabı, azınlık eğitimi, talepleri ve sorunlarına karşı klasik bir İNKAR, UMURSAMAZLIK VE UZLAŞMAŞLIK örneğidir!

Şimdi soruyorum; Hani Atina’ya bildirecektin? Hani Atina karar verecekti ve bir an önce seçim yapmak istiyordunuz? Demek ki Azınlık heyeti Bölge Eğitim Müdürlüğüne geldiğinde karar belliymiş. Neden alay ediyorsunuz ki? Önceden hazırladığınızı biz zaten biliyoruz. O gün Bölge Eğitim Müdürlüğü önünde her zaman olduğu gibi senaryosu masa başında yazılan bir tiyatro sahnelendi. Hiç olmazsa gelenler bol bol fotoğraf çektirdi ve özçekim yaptılar bari, hepsi bu kadar.

“Paralı askerler” bulabilirsiniz

Yunanistan vatandaşı, bir Avrupa vatandaşı olarak size sesleniyorum; bu Batı Trakya Türk toplumunu asla ama asla baskı ve kasıtlı pilot uygulamalarla asimile edemeyeceksiniz.

Haaa, şuna itirazım yok, içimizden “işbirlikçiler” bulabilirsiniz. “Paralı askerler” bulabilirsiniz, hatta ve hatta heybenin iki tarafına oturan “hainler” de bulabilirsiniz vede var! Azınlık için çalışıyor görüntüsü verenler de var, ama biz onları tek tek biliyoruz. Bırakıyoruz gidebilecekleri yere kadar. Bilmediğimizden değil, konuşmadığımıza ve yazmadığımıza sakın aldanmayın.

Ama şunu unutmayın! Bu tarz devlet politikaları günü gün eder, zaman kazanmaya fayda sağlar, ama sorunu asla çözmez, çünkü uygulamalarınız sorunu çözmeye yönelik değil. Sadece “Batı Trakya’da patron biziz” mesajını ve görüntüsünü vermek üzere yapılan yanlışlardır.

Dolayısıyla da bugünkü durum Batı Trakya’da bundan ibaret. Öyle birkaç yazı ve açıklamayla, Avrupalılara Batı Trakya’daki Azınlığı kağıt üzerinde model olarak göstermekle bu işler hallolmuyor, sorun çözülmüyor.

Bakın işte durum ortada, yıllarca ısrarla yanlış uygulamalarınızla iki Müftülü bir sistem yarattınız. Yarattığınız Müftüler yıllarca ofislerinden dışarıya çıkamadı. Azınlığın gerçek tabanında yer bulamıyorlar. Azınlığın dini etkinliklerinde yıllardan beri boy gösteremediler. Sorunu bundan sonra da böyle mi çözmeyi düşünüyorsunuz?

O meşhur “240 İmam Yasası”

Şimdi şuna gelelim. Yine içimizden bazı Milletvekillerinin önerileriyle yıllar önce, “Camilerdeki imamların maaşlarını ve sosyal sigortalarını aynen Papazlarda olduğu gibi devlet ödesin” önerisine. Bu uygulamayı Yunan devleti istiyor, istiyor ama her zaman her konuda olduğu gibi kendisi yapmayacaktır. Peki kime yaptıracak? yine kendi içimizden seçtiği, eğittiği siyasilerden bazılarına yaptıracaktır. Bu siyasiler de zannediyor ki Azınlık bunu bilmiyor ve anlamıyor.

Zaman geldi çattı ve bazılarının ofislerinin çekmecelerinden önce nabız yoklamak üzere piyasaya o meşhur “240 İmam Yasası” sızdırıldı. Bunu şunun için yaptı Yunan devleti. Batı Trakya’daki Azınlık toplumu, milli kimliğini dini değerleri üzerinden koruyor ve yaşatıyor. Dolayısıyla da herşey camilerin içinde oluyor düşüncesine kapıldınız ve camileri elinize almak istediniz.

Bu meşhur “240 İmam Yasası” da böyle doğdu, doğdu ama yine hatalı bir doğum yaptırdığınızın siz de farkındaydınız. Bilerek ve ileriyi görerek, sabırla ulaşmak istediğiniz noktaya varmak üzere yaptınız. Acele etmiyorsunuz, farkındayız, ama başaramayacaksınız. Bu Azınlık insanının kimliği ile, dini ile, gururu ve haysiyeti ile başa çıkamayacaksınız. Yapabileceğinizin en fazlası birkaç yüz kişiye memuriyet ve maaş. Boşuna yapılan bir planlama ve uygulama.

Yıllarca denediniz, denediniz ama 1988 yılında nihayetinde bir gün kayış koptu, conta yandı ve motor yağ kaçırdı. Bakın yine aynısı olmasın dikkat edin. Motor çoktan su kaynatmaya başladı. Hararet derecesine kadar vardı.

Kolonaki’de yapılan (Atina’nın meşhur semti) “240 İmam Yasası” hesabı, 900 km uzaklıktaki Batı Trakya’ya uymadı, hesap tutmadı ve tutmayacak. Mesafe uzak, yıllarca ekonomisiyle, eğitimiyle kontrol altına aldığınız ve gelişmenin gerisinde bıraktığınız bir Azınlık yaşıyor Batı Trakya’da.

Akdeniz’de ve geniş bölgede istikrarın direğinin Yunanistan olduğunu oturtmaya çalışıyorsunuz. Bölgenin istikrarı, iç barış ve huzurdan geçer. Önce bunun sağlanması gerek. Evin içinde kavga var ise, yangın çıkar, alevler tüm mahalleyi sarar.

Virginya’ya var da Basma’ya neden yok?

Avrupa’dan Atina’ya gelen milyarlar, Batı Trakya’ya biraz olsun ulaştı, ama kime? Yatırdığınız hesapları siz çok iyi biliyorsunuz.

Hazır ekonomi ve paraya değinmişken aklıma tazecik, henüz mürekkebi dahi kurumamış yine göz göre göre açıkça yapılan bir haksız ve ayrımcılık kokan uygulama geldi aklıma.

Tütün, tütüncünün alınteri. Bu tütün konusunu yazmaktan ve kullanmaktan korkmuyorum, çünkü ben siyasetçi değilim. Bu konuyu yıllarca kullananlar, ısıtıp ısıtıp “zavallı” Batı Trakyalı bacılarımın, büyüklerimin, yeni kurulan gencecik ailelerin önüne sürenler utanmalıdır, ben değil!

Yıllarca duyduk, okuduk, dinledik ve zaman zaman da biz de inanır gibi olduk ve yazdık çizdik. Tütün Kooperatifine gelince onlar masum mu? Çıkıp bunu kanıtlasınlar. Şunu başardık, Katerini’ye verdiler, Serez’e verdiler ve bize de verdiler diye açıklama yapsınlar. Kısacası, tütün üreticisinin lehine olan yıllardan beri neyi hallettiklerini, ne elde ettiklerini, tütüncünün kazancının ne olduğunu, hakkını alınterini sıralasınlar bence. Ancak o zaman aklanırlar diye düşünüyorum.

Son olarak bu ayrımcılık olayı çok yeni, siz de biliyorsunuz. Batı Trakya’da Azınlık tütün üreticisi “De Minimis” destek programı dışında bırakıldı. Miçotakis hükümeti, desteği ve tütün üreticisinin hakkını Meriç (Evros) bölgesine verdi. Askeri araçlar tarlalarda gezmiş ve zarar olmuş. Bizim siyasilerden hiç sesi çıkan biri oldu mu? duydunuz mu? Kooperatif ne gibi girişim yaptı ve sonuç nedir?

Meşhur Trakya Kalkınma Komisyonu

Son olarak şuna geleyim, kaçıncı kez oluşturuluyor ben de artık hesabını şaşırdım. Neden mi bahsediyorum? Tabii ki Başbakanımız Miçotakis’in bizzat emriyle kurulan partiler arası Trakya Kalkınma Komisyonu’ndan. Kime kimseye danışmadan, kendi belirledikleri ve çizdikleri devlet çizgisinden ilerleyerek bir yola çıktılar yeniden. Çok reklamı yapıldı bu Komisyonun. Yok öyle olacak, böyle olacak derken, baktık ki bir önceki Komisyonlar nasıl sonuçlanmışsa bunun sonu da aynı oluyor.

Bu son yaşanan ayrımcılıkla anlaşıldı ki, Temmuz 2020’de Yunanistan Meclisi’nde kurulan partiler arası Trakya Kalkınma Komisyonu, sadece bölgedeki çoğunluğa mensup üreticiler için olan bir komisyon. Zira Komisyon iyi niyetli olsaydı Batı Trakya’ya özel bir ekonomik kalkınma modeli oluştururdu. Onun için bunu da geçiniz.

Siz Azınlığın sorunlarını çözmek istemiyorsunuz!

Sayın Başbakan, Komisyonu momisyonu bir kenara bırakın da, gerçek anlamda Batı Trakya’da Azınlığın sorunlarını çözmek istiyor musunuz? İstemiyor musunuz?

Biz anladık anlayacağımızı, yaptığınız uygulamalarla fazla söze gerek yok. Görünen o ki istemiyorsunuz, siyasi bir risk alamaktan korkuyorsunuz, elininizi kararlılıkla taşın altına koymuyorsunuz, koyamıyorsunuz veya koydurtmuyorlar.

Ama şunu biliniz, Batı Trakya’da kendi kimlik ve değerleriyle asırlarca yaşayan bu Azınlığı, yanlış ve kasıtlı devlet politikası uygulamalarınızla asla ülkemiz Yunanistan’ın gövdesinden koparamayacaksınız.

Ötekileştirdiniz bunu başardınız, dışladınız, yıllarca baskılarla sindirmeye kalktınız ama başaramadınız. Bu Azınlık zamanında Yunanistan’a inandı ve taşıyla, toprağıyla, canıyla ve kanıyla Yunanistan topraklarına katıldı. Bu ülke için atalarımız dağlarda savaştı, şehitler verdi, gazilerimiz oldu ama asla Yunanistan’a ihanet etmedi. Peki bunun karşılığında yıllarca siz ne verdiniz? Siz önce Avrupalılara bunu anlatın. Bırakın model olmayı, siz öyle bir model yarattınız ki, iki başlılık denir bunun adına.

Kaldırın artık bu iki başlılığı!

Atina yönetimine sesleniyorum; Batı Trakya’da Azınlığı yerelden birkaç kişinin ağzından, kaleminden ve size ulaştırdıkları raporlardan izlemeyin, sadece o tarafıyla görmeyin. Siz daha doğru dürüst bu Azınlığın ne istediğini, neyin mücadelesini verdiğini dahi anlamamış ve bilmiyorsunuz. Sadece bölgeden üç beş kişinin gözlerine takındığı “at koşumu” altına girmiş, partililerinizin yansıttıklarını dikkate alarak  Batı Trakya ve dolayısıyla da Azınlık üzerine politikalar üretiyor ve uyguluyorsunuz.

Bu yanlış. Bu güne kadar Azınlığı dinlemediniz. Size göre hak arayan, eşit vatandaş uygulamasının mücadelesini verenleri Türkiye yanlısı, Türkiye’nin bölgede gözünün var olduğu paranoyasına inanarak hatalı politikalar uygulanıyor Batı Trakya’da.

Korkunuz hep aynı, “Batı Trakya bir gün Kıbrıs gibi olacak, bağımsızlığını isteyecek ve Türkiye topraklarına dahil olacak” hep aynı saçmalık. Yıllarca Yunanlı komşularımızı da buna inandırdınız. Aslı hayali dahi olmayan bir olayı canlandırıyorsunuz kafanızda.

Batı Trakya’daki Azınlığın eğer öyle bir emeli olsaydı, durum bu gün çok daha değişik olurdu ve başka telden çalar oynardık. Onun için rahat olun, bu Azınlık toplumu bir yere gitmiyor, gitmeyecek ve önceden olduğu gibi ülkesine vatanına sadık birer Yunanistan vatandaşı olarak yaşamaya devam edecek.

Kaldırın artık bu iki başlılığı!

Kaldırın artık bu iki Müftülü uygulamayı!

Şimdi de iki başlı (Seçilenler ve Tayinliler) bir Encümen uygulaması yaratmayın!

Kısacası Batı Trakya’da Azınlık üzerinde uygulanan devlet politikasını değiştirin!

Yıllarca gördünüz işte, tutmadı!

“Kırk Yıllık Kani, Olurmu Yani!

O zaman yapılacak tek şey, imzaladığınız uluslararası Andlaşmalara sadık kalınız. Bakın o zaman sorun nasıl da kendiliğinden çözülecek. Para harcamayacak ve yorulmayacaksınız. Örtülü ödenek de devletin kasasında kalacak. Batı Trakya genelinde bu kadar “beslemeyi” beslemeyeceksiniz o zaman….

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz