Ana Sayfa Arşiv BATI TRAKYA TÜRK AZINLIĞININ SORUNLARI BİR KEZ DAHA AGİT GÜNDEMİNE TAŞINDI

BATI TRAKYA TÜRK AZINLIĞININ SORUNLARI BİR KEZ DAHA AGİT GÜNDEMİNE TAŞINDI

19
0

9-10 Temmuz 2009 tarihlerinde Avusturya’nın başkenti Viyana’da düzenlenen „Din ve İnanç Özgürlüğü” konusundaki toplantıda BTAYTD eski yöneticilerinden Pervin Hayrullah ve ABTTF adına toplantıya katılan Fatma Reşit Batı Trakya Türk Azınlığını temsil ettiler. Batı Trakya Türk Azınlığının Din Özgürlüğü konusunda yaşadığı sıkıntıları toplantı süresince gündeme getirme fırsatı bulan temsilcilerimiz, ayrıca bu konuda yaşanan sıkıntıları detaylı bir şekilde anlatan yazılı raporları dokümantasyon merkezine sundular. Toplantının ilk gününde Sivil Toplum için düzenlenen Yuvarlak Masa toplantısında söz alan Pervin Hayrullah Uluslararası standartların uygulanmasının teşvik edilmesi ve aynı zamanda bu uygulamaların gözlenmesi gerektiğini dile getirdi. Pek çok ülkede bu standartların kağıt üzerinde kaldığına dikkat çeken Hayrullah Yunanistan’daki uygulamalardan örnek vererek Seçilmiş Müftüler konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Sözleşmenin 9. Maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle Yunanistan’ın pek çok defa mahkum edilmesine rağmen hala azınlığın seçilmiş Müftülerini reddettiğini dile getirdi. Toplantının Taahhütlerden Uygulamaya AGİT Bölgesinde Din ve İnanç Özgürlüğü konulu 1. Oturumunda tekrar söz alan Hayrullah Batı Trakya Türk Azınlığının Din Özgürlüğü konusunda karşılaştığı sıkıntılara kısaca değindi. Müftü seçiminin pek çok uluslararası antlaşma ve belge ile garanti altına alınmasına rağmen yargı yetkisi nedeniyle Yunanistan’ın seçilmiş müftüleri reddetmeye devam ettiğini, fakat Batı Trakya’daki uygulamaya göre Batı Trakya Türk Azınlığı Üyelerinin Şeriat hukuku veya medeni hukuk konusunda seçme özgürlüğünün olduğunu, hatta Müftünün kararlarının Yunan Mahkemeleri tarafından onaylanmadan geçerlilik kazanmadığını belirtti. Hayrullah ayrıca 240 imam yasasının Lozan antlaşmasının 43. Maddesine aykırı olduğunu belirterek bu yasada 240 imamın Hrstiyanlardan oluşan bir komisyon tarafından atanmasının öngörüldüğüne dikkat çekti. Vakıfların azınlığın kültürel, tarihi ve dini mirasının elzem bir bölümünü oluşturduğunu belirten Hayrullah Devletin Müslüman Vakıf Mallarının dokunulmazlığını göz ardı ederek yıllardır bu mallara aşırı derecede vergi yüklediğini ve yasal yaptırım uguladığını dile getirdi. 2007 yılında Yunan parlamentosunda kabul edilen yasaya göre vergi borçlarının silinmesi gerektiğine değinen Hayrullah bu konuda henüz olumlu bir uygulamanın olmadığını ve 2008 yılı sonu itibarıyla bu borçların 775.463 Euro’ya ulaştığına dikkat çekti ve AGİT’in dini hakların korunmasını öngören hükümlerin uygulanmasını teşvik etmesi gerektiğini önerdi. TOPLANTININ 2. GάNάNDE DέN VE έNANΗ TOPLULUKLARININ STATάSά VE έBADEşANELER ELE ALINDI. Din ve inanç topluluklarının statüsü konulu ikinci oturumda ABTTF temsilcisi Fatma Reşit söz aldı. Reşit, dini ya da inanç topluluklarının özerk yapısına saygı gösterilmesi konusu ile ilgili olarak devletlerin hiçbir koşulda dini bir grup ya da örgütün inanç ve imanı ile ilgili konulara müdahale etmemesi gerektiğini dile getirdi. Reşit, devletin „içsel” ya da „doktrinel” olarak ifade edilen her konunun uzağında durması gerektiğini dile getirdi. Bu anlamda Reşit, kamu hizmetlisi olan Ortodoks Kilisesi’nde görev yapan din adamlarının Kilise tarafından göreve getirildiğini hatırlattı. Buna karşılık Reşit, İskeçe, Gümülcine ve Dimetoka atanmış müftülere bağlı olarak 240 imamın kamu hizmetlisi olarak görev yapmasını öngören 3536/2007 sayı ve tarihli yasanın Türk Azınlık’ın din ve inanç özgürlüğünün ihlal edilmesi anlamına geldiğini ifade etti. Toplantının İbadeşaneler konulu 3. Oturumunda söz alan BTAYTD temsilcisi Pervin Hayrullah Gümülcine ve İskeçe’de hazırlanmış olan 1930’lu yıllara dayanan şehir planlarının pek çok cami, mescit, vakıf arazisi, mezarlık ve özel azınlık okullarının mülklerine zarar verdiğine değindi. 1996 yılında elden geçirilmiş olan İskeçe şehir planına göre İskeçe şehir merkezinde bulunan sekiz camiden dördünün istimlak edileceğini, diğer bir yandan Gümülcine şehir merkezinde bulunan 20’nin üzerindeki vakıf malının kısmen veya tamamen istimlak sorunuyla karşı karşıya kaldığını vurguladı. Gümülcine’de bu planın bir şekilde uygulamaya konduğuna dikkat çeken Hayrullah neredeyse bütün yolların camilerin üzerinden geçtiğini ve geçen yıl açılan bir yolla Celal Bayar Azınlık Lisesi Yurdunun yaklaşık 210 m2 bir bölümünün istimlak edildiğini söyledi. Pervin Hayrullah aynı zamanda minareler sorununu tarihsel açıdan gündeme taşıdı. 1577/1985 sayılı yasaya göre minarelerin boyunun 16 metreden 7.5 metreye düşürüldüğünü, fakat bu kanunda Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığına özel durumlarda minarelerin boyunun 16 metre ve üzerinde yapılabilmesi konusunda izin verilmesi için yetki verildiğine dikkat çekti. Bu kanuna göre herhangi bir ibadeşanenin yapılabilmesi için bölgedeki yetkili papazın onayının alınması gerektiğine değinen Hayrullah olumlu bir gelişme olarak bu hakkın 1997 yılında Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığına transfer edildiğini bildirdi. Minare meselesinin Batı Trakya’da hala güncel bir sorun teşkil ettiğini belirten Hayrullah bu konuda Rodop Milletvekili Ahmet Hacıosman’ın Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığına yönelik bir soru önergesi yatırdığını ve dönemin Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanı Sayın Evripidis Stiyanidis’in minare boylarının 7.5 metre olacağını ve bu kanunun uygulanacağını belirttiğini dile getirdi. Hayrullah ayrıca Batı Trakya Türklerinin Yunanistan’dan ibadeşanelerine saygı göstermesini beklediğini belirtti. Toplantı akışında daha sonar tekrar söz alan ABTTF temsilcisi Fatma Reşit ise Yunan Anayasası’nın ibadet etme özgürlüğünü garanti altına almasına karşın 300.000’den fazla Müslüman’ın yaşadığı Atina’da ibadet için uygun bir cami ya da mezarlık olmadığını dile getirdi. Reşit, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın ibadet yerleri olan camilerin inşa edilmesi ya da restore edilmesi konusunda problem yaşadığını ifade etmek ile birlikte minarelerin yüksekliği sorununu gündeme taşıdı. Ayrıca Reşit, Rodos ve Kos adalarında yaşayan Türk Azınlık’ın ibadet etme özgürlüğü konusunda yaşadığı problemleri dile getirerek Rodos adasındaki 12 camiden yalnızca birinin din hizmetleri için açık olduğunu not etti.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz