Ana Sayfa Batı Trakya Haberler ŞAPÇI’DAN EFEM ÇUKURU’NDA ALTIN OCAĞINI GÖRMEYE GİTTİLER

ŞAPÇI’DAN EFEM ÇUKURU’NDA ALTIN OCAĞINI GÖRMEYE GİTTİLER

21
0

Rodop İli’ne bağlı Şapçı bölgesinden bir grup “Tüprag Metal Madencilik San. ve Tic. A.Ş. merkezi Kanada’da bulunan Eldorado Gold Madencilik Firmasının tesislerini görmek ve yerinde incelemek üzere İzmir’in Efem Çukuru köyüne gittiler.

Periskopyo gazetesinde bu ziyaretle ilgili çıkan haberde, “Türkiyede yeraltından servet çıkıyor, Yunanistan da engeller devam ediyor, Efemçukuru halkı «Ζengin köyün fakir bekçileri olmadık» dediler” başlığıyla verdi.

“Ζengin köyün fakir bekçileri olmadık”

Tüprag Metal Madencilik San. ve Tic. A.Ş. merkezi Kanada’da bulunan Eldorado Gold Madencilik Firmasının Türkiye’de kurulu şirketinin Altın Ocağına, düzenlenen gezide 23 kişilik Rodop ili Şapçı bölgesinden bir grup yakından tüm çalışmaşaları görmek imkanında altın üretimim zararlı olmadığını gördü.

«Hayatımızın çok değerli bir kararını aldık» diyen İzmir, Efemçukur köyü dalkı» bizlere onların da ilk senelerde bu oçağı yanlış anladıklarını, cevrecilerin şaşkınlığına uğradıklarını açık ve net şekilde söylediler. «Bakın sevgili kardeşlerimiz biz hayatımızın çok değerli bir kararını aldık, bir taraftan madencilikte çalışan 200 kişimiz var öbür taraftanda çocuklarımıza okuma imkanları sağlandı ve devamında bağcılıkta da şirketin çok büyük katkıları oldu yeni projeler uygulandı, paramız satışlar dan çoğaldı, sizlere daha neler neler söyleyebiliriz, bizlere Şirketten her türlü imkanlar sağlandı, zaman kaybı olmadan sizde halkınızı bilgilendirin, görmüşünüzdür ki Altın Madenciliğinin cevremize hiç bir zararı olmamıştır, hayvancılığımıza da, bağcılığımıza da devam ediyoruz, bizlere de çok masallar anlattılar, sizde Çevrecilere kulaklarınızı kapatın, onlar kendi menfaatları içim çalışırlar, köşeyi dönmüş kişiler dir, bizim bir taraftan madenciliğimiz var, öbür taraftan da yiyecek olurmu diyeceksiniz evet oluyor, kendi gözlerinizle görmüşsünüzdür».

Οnur Demir, Κamu ve İlişkiler Müdürü, Rodop ili, Sapçı bölgesi misarfirlerine, Altın ocağı hakıkında «Tüprag» şirketinin, Türkiye’de metalik maden aramaları ve işletmeciliği yapmak için 1986 yılında kurulmuş ve bugüne kadar aldığı yüzlerce maden arama ruhsatında arama yapmıştır ve su anda 200 milyarlık bir yatırım san sonra altın üretimize başlamıştır, dünya çarında üçüncü sırada buylunuyoruz. Arama çalışmaları sonucunda, Uşak-Kışladağ ve Menderes-Efemçukuru gibi önemli altın yataklarını bulmuştur. Tüprag, bugüne kadar 200 milyon doları aşkın yatırımı gerçekleştirilen, Uşak Kışladağ Atın Madeni’nde Mayıs 2006 tarihinden itibaren altın üretimine başlamıştır. Kışladağ Altın Madeni yıllık üretimi ile Avrupa’nın en büyük altın madeni olacaktır. Efemçukuru Altın Madeni ise yakında üretime geçme hazıırlıkları içersindedir. Tüprag bulduğu madenleri, ulusal ve uluslararası çevre standartlarına göre işletip, Türkiye’de yatırım, üretim ve istihdama katkı sağlayarak büyümeyi hedeflemektedir. Kışladağ Altın Madeninde Ağustos 2010 tarihi itibariyle yaklaşık 450 kişi çalışmaktadır. Çevre köylerin den ise 200 eleman-işçi bulunmaktadır» daha detaylı anlatmalardan sonra çalışma alanına ziyaret başladı ve yakından bütün faaliyetler görülde. Fenel müdür Yaşar Dağlıoğlu misafirlere «hoş geldiniz» dedi.

Αltın madenine «hayır» diyenlerin bir ziyareti değerdir, yakından her şeyi gördükten sonra fikirleri dağişecekçir, Efemçukuru köyünü de ziyaret ettikden sonra hiç bir şüpheleri kalmıyacaktır ki madencilikle, haynancılık ve çifçilik yan yana hiç korkusuz olabilir.

Türkiye’de 2001 yılında başlayan altın üretimi, her geçen yıl artıyor. 2001 yılında 1,4 ton ile başlayan altın üretimi, 2006’da 8 ton, 2008’de 11 ton, 2009’da 14,5 ton, 2012 yılında ise 29,5 tona yükseldi. Böylece altın madenciliğinin başladığı 2001 yılından 2012 yılı sonuna kadar Türkiye’de üretilen altın miktarı 136 tonu geçti. Son 18 yılın ortalamasına göre Türkiye’nin yılda yaklaşık 150 ton altın ithalatı vardır. Son yıllarda altın madenciliğine yapılan yatırımlar sayesinde altın üretiminin her geçen yıl arttığını anlatan Akdur, 2012 yılında yer altından yaklaşık 1,7 milyar dolar değerinde 29,5 ton altın çıkarıldığını, 2013’te bu rakamın 33 tona ulaşmasını beklediklerini kaydetti.

Türkiye’de halen 9 altın madeni şirketinin faaliyet gösterdiğini ifade ederek, önümüzdeki 10 yıl içinde Kayseri, Bilecik, Balıkesir, Çanakkale, Konya, Artvin, Sivas, Ağrı, Bursa, Yozgat, Ordu, Malatya ve Erzurum’da açılacak yeni işletmelerle altın madeni sayısının 20’yi geçeceğini tahmin ettiklerini söyledi.

Dünya standartlarında yeni bir altın madenini arayıp keşfetmek ve üretime geçirmek için yaklaşık 15 yıl süre gerektiğine işaret eden Akdur, şöyle konuştu: ”Türkiye’deki altın madenciliği çevre ve insan sağlığı açısından sadece madencilik sektörüne değil tüm sanayi sektörüne örnek olabilecek standartlarda olup, Avrupa Birliği tarafından Avrupa ülkelerine örnek gösteriliyor. Avrupa Birliği’nce örnek alınan Türkiye’deki altın işletmelerin, bazı marjinal gruplarca çevre düşmanı olarak gösterilmesinin ardında yatan gerçek, altın ithalatı için Türkiye’nin bugünkü fiyatlarla yılda ortalama 8 milyar dolar para ödemesi yatmaktadır. Bazı çevreler, bu ticaretin kesilmesini istemiyor. Bu nedenle çevre değerleri bazı marjinal gruplar tarafından kasıtlı olarak istismar ediliyor.”

Sektörde geleceğe dönük risklerin başında fiyatlardaki dalgalanmaların ve yatırım ortamındaki belirsizliklerin geldiğini vurgulayan Akdur, yatırım ortamında izinlerin alınmasında yaşanan belirsizlikler, yatırıma başlandıktan sonra sık sık değişen mevzuatlar ve madenciliği yasaklamaya yönelik girişimlerin 15-20 yıl sonra geri dönüşümü olan altın projelerinin yürütülmesinde sıkıntılara neden olduğunu kaydetti.

Türkiye’de 1989 yılında keşfedilen Bergama Ovacık Altın Madeni, 2001 yılında üretime geçen ilk altın madeni özelliğini taşıyor. Ardından; 2002’de Manisa Salihli Sart Plaser Altın Madeni, 2006’da Uşak Kışladağ Altın Madeni, 2009’da Gümüşhane Mastra Altın Madeni, 2010’da Erzincan Çöpler Altın Madeni, 2011’de Eskişehir Kaymaz Altın Madeni, İzmir Efemçukuru Altın Madeni ve 2012 yılında da Niğde Tepeköy Altın Madeni ile Gümüşhane’deki çinko cevheri içindeki altınların üretildiği maden faaliyete başladı.

Bu arada, Çin, 351 ton ile dünya altın üretiminde ilk sırada yer alıyor. Bu ülkeyi 258 tonla Avustralya, 232 tonla ABD izliyor. 2011 yılında dünya altın üretimi 2 bin 800 ton olarak gerçekleşti. 2011 yılı dünya altın talebi ise yaklaşık 4 bin 500 ton olurken, aradaki fark hurda altınlarla karşılandı.Efemçukuru Altın Madeni Projesi ile İzmir ili, Menderes ilçesi sınırında, Efemçukuru köyü yakınlarında yer alan İR 51792 numaralı işletme ruhsatlı sahada altın madeni ve ilgili tesisler açılmış ve 2011 yılı itibariyle işletilmeye alınmıştır. Hali hazırda işletilmekte olan Efemçukuru Altın Madeni Faaliyet Alanı, Ege Bölgesi’nde, İzmir iline yaklaşık 20 km ve Menderes içesine ise 14 km mesafede yer almaktadır. Efemçukuru Altın Madeni İşletmesi kapsamında, çıkarılacak toplam cevherin yapılan son rezerv geliştirme çalışmaları ışığında yaklaşık 8,5 milyon ton olması ve yıllık ortalama üretimin yaklaşık olarak 600 bin ton olması beklenmektedir. Cevherin ortalama tenörü altın (Au) için ortalama 7,31 gr/ton olarak; Gümüş (Ag) için ise 10,6 gr/ton olarak belirlenmiştir.

Maden İşletme Yöntemi

Efemçukuru Altın Madeni sahasında ve önerilen Proje kapsamında Kullanılacak maden üretim metodu yeraltı maden işletmeciliği olup kazı dolgu sistemiyle çalışıyor.

Üretim yöntemi, özel bir tasarımla yeraltında delme, patlatma yükleme, taşıma ve dolgu yapılarak hayata geçirilecektir. Cevher hazırlama aşaması, kırmayla başlayarak öğütme ve bunu takiben, altının ve gümüşün çok aşamalı flotasyonunu kapsamaktadır. Nihai flotasyon konsantresi, serbest altın eldesi için gravitasyon işlemine tabi tutulacaktır. Gravitasyon işleminden sonra, elde edilen metal ergitilip dore şeklinde dökülecektir.

Geri kalan metal sülfatları ve küçük taneli altın içeren flotasyon konsantresi, altın üretimi için ileri zenginleştirme işlemine tabi tutulmak amacıyla başka bir tesise taşınacaktır. Flotasyon atıkları filtreleme tesisine gönderilerek susuzlaştırma işlemine tabi tutulacaktır. Susuzlaştırılan atıkların yaklaşık %50’si bağlayıcı madde olarak kullanılan çimento ile karıştırılarak yeraltı dolgusu olarak kullanılacak, geriye kalan kısım ise, alanda oluşturulan ve kapasitesi artırılacak olan kuru atık depolama tesisinde depolanacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz